Bir gün değil her gün…
Önümüzdeki Pazar günü tüm Dünya’da ortak kutlanan önemli bir gün.
Babalar günü...
Hepimizin hayatında önemli bir yeri olan babalarımızın günü. Şöyle bir düşündüğümüzde bütün bir yıl ne kadar çok özel gün kutluyoruz değil mi? Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü, doğum günleri... Bu özel günler sevdiklerimize verdiğimiz değeri göstermek için bir fırsat olmanın yanı sıra, kapitalist sistemin insanlara hediye aldırmak için ürettiği birer para tuzağı aynı zamanda. Ama ne dersek diyelim bir şekilde maalesef bu sistemin içinde yer alıyoruz. Başkaları kutlamış biz de kutlayalım, kimseden geri kalmayalım istiyoruz. Oysa annemizi, babamızı bir gün değil her gün hatırlamamız gerekiyor ama bu özel günlerde de hatırlamazsak, hediye almazsak olmaz gibi bir algı oluşturuluyor zihnimizde. Bunu günler öncesinden başlayan televizyon reklamlarıyla, mağazaların, AVM’lerin vitrinlerindeki süslemelerle, yapılan özel indirimlerle aklımızın bir köşesine yerleştiriyorlar.
Aslında bu tarz günler bizim dinimizde yoktur, genelde Amerika çıkışlıdır. Sevgililer gününün çıkışına bakın. Anneler gününün çıkışına bakın. Hep Amerika'da başlamıştır. Amerika kendi kültürünü empoze etme konusunda o kadar ustaca davranıyor ki toplumlar o kültürü alırken bunun farkına bile varmıyor. Biz de toplum olarak bu özel günleri o kadar benimsemişiz ki sanki bize aitmiş gibi davranıyoruz. Amerika küreselleşen dünyayı o kadar etkisi altına almış ki insanlar bu özel günlerin nereden nasıl ortaya çıktığının farkında bile değil. Kimse merak da etmiyor zaten. Biz, bize sunulanı sorgulamadan almaya ve yaşamaya alışmışız.
Ama Müslüman sorgular, neyi neden yaptığını bilir. Biz de şimdi sorgulayalım. Nereden çıktı bu babalar günü?
Resmi olarak ilk defa 1972 yılında Amerika'da kutlanan babalar günü, bir Amerikan iç savaşı gazisinin kızı olan Sonora Smart Dodd adlı bir Amerikan vatandaşının çabalarıyla kutlanmaya başlanmış. Dodd’un babası annelerinin yokluğunda altı çocuğunu tek başına büyütmüştü. Büyüdüğünde babasına hayranlık duyan bu kız anneler günü gibi babaların da günü olması gerektiğini düşünüyordu. Annesinin yokluğunda altı çocuğuna hem anne hem baba olan çok sevdiği babasına böyle bir gün armağan etmek istiyordu. Babasının doğum günü olan 5 Haziran’ın Babalar Günü ilan edilmesi için çalışmalara başladı ama bu çalışmalar o tarihe yetişemeyerek kutlamalar Haziran ayının üçüncü pazar gününe ertelendi. O günden beri hep aynı tarihte tüm dünyada kutlanmaya başlandı.
Babalar gününün hikâyesinin oldukça masum olduğunu görüyoruz. Bir Amerikan gazisinin kızının babasına olan minnettarlığını göstermek için ilan ettiği bir gün. O vefakâr kız bu masum günün, kapitalist sistemin kendini var etmek için kullandığı bir ürün olacağını bilemezdi. Ya da Amerika'nın tüm dünyaya misyonunu yaymak için kullanacağı araçlardan biri olacağı belki aklına bile gelmedi. Böyle olacağını bilseydi yapmazdı belki de. Çünkü babalar günü artık onun babası ve diğer fedakâr babalar için özel bir gün değil. Ekonomiyi canlandırmak için sadece maddiyata dönüşmüş, içi boşalmış, duygusuz bir gün.
Babalar gününü biraz daha anlamış olmakla birlikte bu vesileyle günümüz babalarından bahsedelim. Eskiden babalar ailede otorite kuran, bu kurduğu otoriteyi korumak için gerekirse şiddete başvuran, çocuklarını uykuda seven babalarmış. Ancak günümüzde kadının çalışma hayatında daha çok yer almasıyla babaların rolleri de biraz değişikliğe uğradı. Gerektiğinde çocukların bakımıyla da ilgilenen, onlarla oyun oynayan, davranışlarıyla onlara rol model olan bir baba algısı oluştu günümüzde. Artık çocuklarıyla daha çok vakit geçiren babalarda çocuklarının her dediğini yapma, her istediğini alma içgüdüsü oluştu. Bu da çocukların doyumsuz ve mutsuz olmasına neden oldu. Tabii aynı şey anneler için de geçerli. Günümüz anne baba hastalığı 'ben yaşamadım o yaşasın, ben görmedim o görsün' oldu. Her istediği olan çocuklarda anne babaya itaaat azaldı. Gölgesi bile yeten babaların kredi kartları yetmez oldu çocuklara. Yeni nesil çok zor bir yere gidiyor. Allah sonumuzu hayreylesin.
Vatanımıza, milletimize, ailemize hayırlı evlatlar yetiştirebilmek dileğiyle...