Kanayan Yara
İsrail hemen hemen her Ramazan ayında olduğu gibi bu Ramazanda da Kudüslü Müslümanların orucunu burnundan getirmeyi başardı. İşgalci İsrail, yıllardır kuşattığı Kutsal şehri elde etmek için oradaki halka huzur vermemeye kararlı.
Her üç din için de önemli olan Kudüs çok eskiden beri paylaşılamıyor. İslamiyet emredildiğinde diğer dinlerin hiçbir geçerliliğinin kalmadığını anlayamayan Yahudiler, Kudüs'e tek başına sahip olmak için ellerinden gelen bütün kötülüğü yapıyorlar. Tabi Kudüs’e sahip olmak bir kenara dursun, Başbakan Netanyahu ülkesine yaranmak ve daha fazla oy almak için kendi ülkesindeki fanatik Yahudi grupları kışkırtıp Kudüslü Müslümanların üzerine salıyor ve oradaki sözde hâkimiyeti tek başına sağladığını İsrail'e ve tüm dünyaya göstermek istiyor. Dünyada hiçbir ülke tanımadığı halde Kudüs'ü başkenti ilan eden İsrail, bölgedeki masum sivilleri çocukları katletmekten geri durmuyor. Dünya da her yıl olduğu gibi bu yıl da İsrail'i kınamaktan, destek mesajları göndermekten başka bir şey yapmıyor. Bir kaç gün süren İsrail mallarını boykot çağrıları da çoktan unutuldu. Nasıl boykot edelim adamlar her şeyin en iyisini yapmış diyenler çoğunlukta olsa da, aldığımız her İsrail ürününün o katilleri beslediği, Filistin'e bir bomba olarak geri döndüğünü aklımızdan çıkarmayalım.
Tarih boyunca, birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne olan Kudüs, dinler ve siyaset tarihi açısından oldukça önemli bir şehir. Dünyanın en önemli kentlerinden biri olan Kudüs Orta Doğudaki sorunların merkezinde yer alıyor. İsrail, kentin doğusunu 1967'de işgal etti, 1980 yılında da şehrin tamamını başkenti ilan ettiğini duyurdu. Dünyada Amerika'dan başka bir ülke tanımasa da bu İsrail'in umurunda değildi. Bölgede zaman zaman barış sağlanmaya çalışılsa da, üç semavi dinin de kutsal mekânlarının orada bulunması bölgede hiçbir zaman bunu mümkün kılmamış.
Arapça El Kuds, İbranice Yeruşalayim olarak adlandırılan Kudüs, dünyanın en eski kentlerinden birisi. Tarih boyunca, birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne oldu ve defalarca yıkıldı, yeniden inşa edildi. Osmanlı İmparatorluğu, 1517'de ele geçirdiği Kudüs'ü 1917 tarihine kadar kontrolü altında tuttu. Osmanlı'dan sonra Mısır ve Ürdün'ün elinde bulunan Kudüs, Altı Gün Savaşları'ndan sonra İsrail'in İşgali altına girdi.
Kudüs, üç din için de neden bu kadar önemli?
Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri olan Mescid-i Aksa ve Kubbet'üs Sahra'nın bulunduğu Harem-üş-Şerif, Doğu Kudüs'te yer alıyor. Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) Miraç gecesi buradan göğe yükselmiştir. Yahudiler için Mescid-i Aksa'nın hemen altında yer alan tapınağa ait olduğuna inanılan Ağlama Duvarı yer alıyor. Burası Yahudilik inancının en kutsal mekanı. Hristiyanlar için ise Kudüs'te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi'nde İsa Peygamber'in çarmıha gerildiği ve kabrine konulduğu düşünülüyor. Bu kilise, aralarında Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikliği'nin de olduğu farklı mezheplerin temsilcileri tarafından yönetiliyor.
Kudüs diğer dinler için ne kadar önemli olsa da asırlarca Osmanlı tarafından yönetilen ve bütün milletlerin barış içinde yaşadığı çok önemli bir İslam şehriydi. Peki Kudüs Müslümanlar için neden önemli ve neden korunması gereken bir şehir diye soracak olursak;
Çünkü Kudüs, ilk kıblemiz, ikinci mescidimiz ve üçüncü haremimiz Mescid-i Aksa’yı içinde bulunduruyor. Kudüs, İsra ve Miraç mucizelerinin gerçekleştiği beldedir. Peygamber Efendimiz (sav) Mescid-i Aksa’da bütün peygamberlere namaz kıldırmış ve Yüce Allah’ın huzuruna buradan çıkmıştır. 400 yıl Osmanlı himayesinde kalan ve bu döneme ait yüzlerce tarihi eseri içinde barındıran bir İslam şehridir. Bu eserlerin birçoğu camii ve mescitlerden oluşur ve Kudüs’ün İslami kimliğini yansıtır. Bu eserlerin yok olması Kudüs’ün İslam kimliğinin yok olması demektir.
Kudüs halkı her geçen gün işgalci İsrail devleti tarafından bilinçli bir şekilde yoksullaştırılıyor. Kudüslü Müslümanların % 80’i yoksullukla mücadele ediyor. Kudüs ve civarında yaşayan Filistinli Müslümanların evleri yıkılmakta, işyerleri kapanmakta, tarım arazileri işgalciler tarafından yakılmaktadır. Kudüs’ün İslami kimliği yok edilerek Yahudileştirilmek istenmektedir. Kudüs’te her gün insan hakları ayaklar altına alınmaktadır. Dünyanın gözü önünde hemen her gün sokak ortasında yargısız infazlar yapılmaktadır.
Kudüslü Müslümanlar İslam ümmetinin onuru olan Mescid-i Aksa’yı canları ve malları pahasına korumaktadır. Sırf Mescid-i Aksâ’ya yakın olduğu için oturdukları küçük ve bakımsız evlerine milyon dolarlık teklifler getiren Siyonistlere evlerini satmamakta ısrar etmektedirler. Kudüs, müminlerin unuttuğu fakat gayrimüslimlerin hiç boş bırakmadığı bir yerdir. Kudüs, ne zaman Müslümanlar tarafından yönetilse dünyaya huzur hâkim olmuş ve masum kanı akıtılmamıştır. Kudüs 1917 yılından beri Siyonizm işgali altında ve dünyanın her yeri masum insanların kanıyla boyanmış vaziyettedir. Kudüs, haksız bir işgal altındadır.
Sosyal medyada tepki göstererek üç gün paylaşım yapıp, oturduğumuz yerden boykot edip sonra da unuttuğumuz bir gündem malzemesinden çok daha fazlasıdır Kudüs.