Dil ve Beyin Senkronizedir
*İş hayatındaki pozisyonlardaki değerlendirmelerin akıl üzerinden olduğu, her pozisyon için bir sınavın olduğu dönemler hiç bitmedi. Iq mu Eq mu derken kullanım beyinden yana oldu. Robotlar bu konuda çok hızlı girdiler. Beyin ile düşündüklerimiz söylemlerimize dönüşür. İyi düşünürsen güzel kelimeler seçersin. Beyin, Türkçedir. Kafatasındaki organ, his, şuur ve irade merkezi anlamına gelmektedir. Eski Türkçedeki asıl şekli bengidir. Bu kelime, birinci tekil şahıs zamiri men ile ebedî, sonsuz anlamına gelen mengi kelimelerini çağrıştırmaktadır. His, şuur, irade ve ebediyetin, benlikle ilgili olduğunu düşünürsek, aradaki ilgi daha kolay anlaşılabilir. Türkçede beyin kelimesi, ben ve benlik kelimeleri ile bir kavram alanı oluşturmaktadır.
**Geçmişten günümüze, insanoğlunun yaptığı bütün bilimsel çalışmalar, yine kendi yaşam standardını yükseltmeye yöneliktir. Bunlardan bazıları, erken süreçte gerçekleşmişken bazıları da birbirini izleyen çalışmaların birikimli kümülâtif verileri sayesinde adım adım ilerlemek zorunda kalmıştır. Beyin üzerine yapılan bilimsel çalışmaların oluşturduğu genel manzara, zaman içerisinde elde edilen verilerle yavaş yavaş ilerleyen zikzaklı bir gelişim eğrisi oluşturmaktadır. Beyin yapısını anlamada gecikmemizin birkaç nedeni vardır. Bunlar; eski bilgilerin öğrenilmesine olan ısrarlı bağlılık ve hemen hemen herkesten gelen karşı koymalar, benimsenmiş metinlerin üzerinde yeniden, gözle yapılacak deneyimlere karşı duyulan isteksizlik ve doğal olarak konunun oldukça karmaşık olması. Bu nedenler, beynin yapısı ve işleyişi hakkında uzun yıllar insanoğlunun sağlıklı bilgi sahibi olamamasına sebep olmuş bu durum araştırmacıları çeşitli benzetmeler yapmaya sevk etmiştir.
***Bir günlük yaşamımızı göz önüne getirdiğimizde 24 saatin her anında dokunma, konuşma, görme, işitme ve koklama yoluyla sürekli bir bilgi bombardımanına maruz kalmaktayız. Duyularımız aracılığıyla dış dünyadan akıp gelen bu bilgilerin koordine edilmesi ve çıktıların hareket olarak dışa vurulması beyinde gerçekleşmektedir. Hareket olgusu bir anlamda beynin canlı bir yapı olduğunun da kanıtıdır. Bu çalışma çerçevesinde, beynin ikinci temel işlevi olan zihinsel aktiviteler üzerinde daha ayrıntılı bir şekilde durulacaktır. İş yaşamında, önemli belgelerin ve bilgilerin dosyalanıp arşivlenmesindeki temel amaç, üzerinde çalıştığımız konularla ilgili düzenli ve çabuk ulaşılabilir bir veri tabanı oluşturma ihtiyacından kaynaklanmaktadır. İnsan beyninin de bu dosyalama sistemine benzeyen bir sistemi bulunmaktadır. Dışarıdan gelen bilgiler alınır ve konularına göre tasnif edilir. Beyinde hemen hemen her şeyin bir yeri vardır. Bu sebeple yeni bilgiler rahatlıkla ilgili yerlere yerleştirilir. Ayrıca, diğer dosyalama sistemlerinde olduğu gibi konu başlıkları beyinde belli bir düzene göre yerleştirilmiştir. Örneğin, Ali’nin okulu, Ali’nin baş ağrısı ve Ali hakkında herhangi bir bilgiyi içeren dosyalar mevcuttur. Beynin aile adını verdiği çekmecede bir dosyası vardır. Mevcut bu dosyalar arasında ise sürekli olarak bir etkileşim söz konusudur. Bu karşılıklı etkileşimler anlamlı bir şekildedir ve hemen bulunabilecek tarzda yerleştirilmiştir. Bilgiler beynimizde bu şekilde dosyalanmasına ve ihtiyaç anında hemen çağrılmasına rağmen bu sistem tamamlanıp bitmiş bir dosyalama sistemi değildir. Bunlar kısmen tamamlanmış dosyalardır. Çünkü duyularımız, çevremizdeki sayısız şeylerden sadece sınırlı bir veri kümesini almaktadır.
****Sonuç olarak dil eğitimi ve beyin kavramları birbirlerinden ayrı kavramlar gibi görünseler de dil, beyinde yapılanan ve sosyal çevrede zaman içerisinde şekillenen bir olgudur. Bir davranış şeklidir. Davranışları belirleyen zihinsel süreçler beyinde oluşmaktadır. Dili eğitmek beyni eğitmektir. Beyni eğitmek ise dili eğitmektir. Bu iki süreç, ana dili eğitiminin nihai hedeflerinden biri olan davranış geliştirmenin de temelini oluşturmaktadır. Nezaket dilde başlar, eylemle hayatı kolaylaşır. Teknoloji hayatı kolaylaştırmak için vardır. Artan zamanda insan olmak gerek.