Necmettin Şimşek
Necmettin Şimşek Kim Seviyor

Kim Seviyor

* Bir gün 2 komşu kadın Süleyman Peygamber'in huzuruna çıktı. 2 Anne, 1 bebek için. Aralarında ihtilâf vardı. İkisi de bebeğin kendilerinin olduğunu iddia ediyordu. Hz. Süleyman as meseleyi anlatmalarını istediğinde birincisi söz aldı önce; Efendim, bu kadınla birkaç gün arayla doğum yaptık. Bebeklerimizi bir arada büyütmeye başlamıştık ki bu kadının bebeği öldü, bunu hazmedemeyince ölenin benim bebeğim olduğunu söylemeye başladı, yalan, ardından bebeğimi çaldı ve şimdi de kendisinin olduğunu iddia ediyor, vermiyor, yavrumu geri istiyorum. Hz. Süleyman as doğru hüküm verebilmek için kucağında bebek olan ikinci kadına da söz verdi. O da aynı hikâyeyi anlatıyor, ama kucağındakinin kendi bebeği olduğunu, kıskanç arkadaşı bebeğini elinden almaya çalıştığı için şikâyetçi olduğunu söylüyordu. Meseleye ışık tutacak ne bir şahit, ne de bir delil vardı. Mahkeme salonundakiler başlarını öne eğmişler bu işin içinden nasıl çıkılacağını merakla bekliyorlardı. Hz. Süleyman as bir an sessiz kaldıktan sonra ayağa kalktı ve cellâdın tez huzuruna çağırılmasını emretti. Sonra kadınlara döndü ve bebeği tutan kadının kucağından kundaktaki bebeğin alınmasını işaret ederek hükmünü açıkladı: Madem aranızda anlaşamıyorsunuz ve ikinizin de iddiasının aksini ispat etmek mümkün değil, bebeği tam ortadan ikiye böleceğiz, ikinize de birer yarısı verilecek. Kucağından bebeği alınan kadın öfkeli bir bakış fırlattı ötekine ve mecburen razı olduğunu belirtircesine salladı kafasını. Diğer kadın ise hıçkırıklara boğularak atıldı bir anda Süleyman'ın ayaklarına yalvarırım yapmayın, ben annelik hakkımdan vazgeçiyorum, tamam, komşuma verilsin bebek, razıyım, yeter ki yaşasın, ne olur bir zarar gelmesin yavrucağın tek bir kılına. Süleyman as usulca gülümsedi, bebeğin, ayaklarına kapanan kadına verilmesini emretti hemen; ancak seven, gerçek bir anne böyle davranırdı. Mesele bu şekilde çözülmüştü.

* Kıssadan hisse olarak, nelere sahip olduğumuz değil nelerden feragat ettiğimiz duruşumuzu belirler. Kimi parayı, kimi makamı, kimi evladını tercih ederek duruşu düzgün olmadan yitik bir hayat sona eriyor. Dönem değişse bile olaylar sadece farklıymış gibi gözüküyor ama aynı olaylar hep devam ediyor. Özellikle 2018 yılından itibaren kimse hiçbir şey kaybetmek istemiyor. Aksine en çok kazanan olmak istiyor. Müslüman bazen iflas etmeli, işyerini kapatmalı, para kazanmamalı. Duruşu olan biri aslında kaybetmemiştir tercihini ahlaktan dürüstlükten yana kullanarak kazanmıştır. Para elbet sonra da kazanılır fakat kaybedilen ahlaki şeyler tekrar yerine konamaz. Yalanla, aldatmakla, faizle yapılan büyümeler elbet kötü sonlu olacak. Sadık alıcısı olan markalar her yönden şeffaf oluyorlar. Ticaret her zaman aynıydı ve hep aynı kalacak. Kripto gibi süreçler, otonom araçlar, nesnelerin interneti gibi gelişmeler düzeni değiştirmeye yönelik gelişmeler. İklim değişiyor diye başlanan sürece direnmeliyiz. Fazladan ne yapıyoruz ki hep aynı yemekler, hep aynı içecekler… İklim teknolojiyle değişiyor inandırıcı değil. Bir insan sadece 1 dizüstü bilgisayarı kullanır, 1 telefon kullanır, 1 televizyon izler, 1 fırından yemek pişirir. Sayılar oranlar hep kafa karıştırmak için.

* Eğer seviyorsanız davranışlarınızla yaşamınızla her bakımdan anlaşılır. Ülkenizi, ülkenizde yaşayanları, milli birlik ve beraberliğimizi. Diğer bütün ülkeler toplanmış vergiler ile birbirlerini ezmeye çalışıyor. Üretirsen kimseye bağımlı olmaz isen ülkeni çok seviyorsundur. Ülkesini en çok seven en verimli çalışandır.

* Sonuç olarak, görevini en iyi yapan biri isen ülkesini en çok seviyorsundur. Ne iş yaparsanız yapın en iyisini yapmak en önemli görevimizdir. Ekonomi bakanı, dışişleri bakanı, Kültür bakanı ve sağlık bakanı gibi herkes görevini güzel ve etkili yapacak. 2030 Yılına kadar devran değişecek. Bunu görmemek için kör olmak bile yetmez daha farklı yetilerimizi kaybetmeliyiz. Başlangıç olarak gümrük vergileri derken karbon diyerek biz insanları köleleştirmek için her türlü vergi gelecek. Kim seviyor ortaya çıkacak. ABD'nin gümrük oranlarını %104'e çıkardığı ve uzlaşmak için telefonla ararlar diye umduğu Çin, hodri meydan dedi. Oranlarını %84'e yükseltti. Ama görünen o ki Çin, bununla yetinmedi. Tahvil piyasalarını kullanarak yeni bir oyuna kalktı. Elindeki yaklaşık 760 milyar dolarlık ABD tahvillerinin bir kısmını satmaya başladı. ABD'nin derdi trilyonlarca dolarlık tahvillerinin faizini düşürüp, daha ucuza çevirmek. Düne kadar bekleyen Çin, dün tahvil ihalesi yapan ABD'nin elini görüp tahvil sattı. ABD'yi zor durumda bıraktı. Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP30, ilk kez Amazon bölgesinde, Brezilya’nın kuzeyindeki Belem kentinde düzenleniyor. Ormanların karbon emisyonlarını azaltmadaki rolü göz önüne alındığında, bu tercih sembolik olarak önem taşıyor. Ancak yetkililer, 1,3 milyonluk kentin on binlerce katılımcıyı ağırlamaya hazır olup olmadığı konusunda endişeli. COP30 Başkanı André Corrêa do Lago, mart ayında yayımladığı vizyon mektubunda, Başkan Luiz Inácio Lula da Silva’nın konferansı Amazon’da düzenleme kararını savunarak, yağmur ormanlarının iklim değişikliğiyle mücadeledeki olağanüstü rolünü dünyaya göstermek istediklerini belirtmişti. Corrêa do Lago, organizasyona yönelik dile getirilen güvenlik endişelerine yanıt olarak ise, Belém’in böyle bir etkinlik için tasarlanmadığını kabul ederek, şehrin taşıdığı sembolik önemin zorluklardan daha ağır bastığını ifade etti. Brezilya hükümeti, Kasım 2025’te gerçekleşecek zirve öncesinde şehirdeki konaklama kapasitesini artırmak amacıyla nehir kruvaziyer gemileri, kiralık daireler, askeri tesisler ve okullar dâhil olmak üzere toplam 26 bin yeni yatak kapasitesi sağlamayı planlıyor. Hatta ihtiyaç öyle büyük ki çadırlar bile gündemde…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi