Necmettin Şimşek
Necmettin Şimşek Geniş Tanımlı Aptallık

Geniş Tanımlı Aptallık

*Bu hafta verimlilik üzerine yazı yazacaktım ki bir baktım 9 gün tatil. 1 Hafta sonrasına bıraktım yazıyı. Kimi kahve zinciri protesto ediyor. Kimi de protesto edeni protesto ediyor. Sana mubah bana günah. Sana ceza bana ödül. Tarzı, tavrı olmayan, omurgasızların yaptıkları ve yapmayanları suçladıkları geniş tanımlı bir aptallık dönemi. Verilen sözlere bakınca hemen hemen herkes anlıyor. Konuşurken tahmin edilemez vaatler ve hayalî dünya görüşleri. 2050 yılına kadar şu problemimiz kalmadı dedikten 5 yıl sonra durum ortada. Aldığı yağış miktarında Türkiye ortalamasının altında kalan Konya Ovası’nda, hazırlanan projelerle 2050 yılına kadar Konya Ovası’nın su sorunu görünmüyor.

* Konya, karasal iklimin etkili olduğu, Türkiye’nin en az yağış alan şehridir. Yıllık ortalama 326 mm yağış düşerken, Karapınar ilçesinde 250 mm’ye kadar gerilemekte. Konya’nın düzlük, dağ ve plato gibi farklı coğrafi özellikleri iklim değerlerinde çeşitliliğe yol açmaktadır. Türkiye’de kişi başına düşen su miktarı yaklaşık 1.320 m³/yıl seviyesinde olup, mevcut nüfus artışı devam ederse 2030 yılından sonra bu rakamın 1.000 m³/yılın altına inerek ülkemizi su fakiri konumuna getirme riski bulunmakta. Meteorolojik veriler, bölgede sık sık kurak dönemlerin yaşandığını göstermektedir. Bu durum, hem içme suyu hem de tarımsal sulama açısından havza dışından su temin edilebilecek yeni projelerin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır. Konya Kapalı Havzası içinde yaklaşık 3 milyon hektar tarım arazisi bulunmaktadır; bu değer, Türkiye’deki toplam tarım arazisinin %12’si ve sulanan tarım arazilerinin %17’sini oluşturmaktadır. Ancak mevcut su potansiyeliyle yalnızca tarım alanlarının %30’u sulanabilmektedir. Tarımın tamamının sulanabilmesi için ek olarak 10,635 milyar m³ suya ihtiyaç duyulmaktadır. Yani, bölgemizde Türkiye genelindeki su varlığının yalnızca %4’üyle tarım yapılmaktadır. KOSKİ, kuraklık, küresel iklim değişikliği ve yağışsız geçen mevsimler dolayısıyla azalan su rezervlerinin gelecek adına risk taşıdığını belirterek, tüm Konyalıları su tasarrufuna davet etti. Bir damla suyun değerini anlamak için suyun evlere hangi zorluklarla ulaştığını bilmek gerektiği vurgulanan açıklamada, Konya’nın içme suyu ihtiyacının 2018 yılından bu yana Mavi Tünel’den karşılandığı, kuraklık nedeniyle su seviyesinin düşmesinden dolayı kuyulardan su verilmeye başlandığı vurgulandı. Türkiye’de özellikle bazı büyükşehirlerin zaman zaman su kesintisine gittiği ama bunun Konya’da yaşanmadığı belirtilen açıklamada, Yaptığımız çalışmalarla yaklaşık %50 tasarruf sağladık. Konya’mızın geleceği için bugünden adım atmamız gerekiyor. Bu konuda her yaştan hemşerimize görev düşüyor. Su bittiği zaman hayat biter. Suya sahip çıkmak vatana sahip çıkmaktır.

* Sonuç olarak, Çok kıymetli şairler ve düşünürlerden oluşan akil insanların, nasıl olup da bir korkaklar, düzenbazlar ve suçlular topluluğuna dönüştüğünü düşününce. Sorunun kökeninin kötülük değil, aptallık olduğu sonucuna varılıyor. Kötülüğe karşı savaşılabilir ama aptallığa karşı savaşmak çok zordur. Aptallık topluma en büyük zararı verir. Kötülük protesto edilebilir, güç kullanarak kötülük önlenebilir ancak aptallığa karşı savunmasızız. Aptal yani cahil kişilere kanıt bile göstermenin anlamı yoktur. Böyle kişiler kolayca saldırgan hale gelebilir. Aptal bir insana gerçekleri kanıtlarla bile ortaya koysanız, o insan cehaletiyle oluşmuş önyargılarıyla çelişen gerçekleri göremez. Kendisine anlatılan gerçekleri içeren fikirleri çürütemediğinde de, katıksız gerçekleri bile önemsiz ve rastlantısal diye bir kenara iter. Bütün bu süreçlerde, aptal kişi kendinden memnundur ve kolayca sinirlendiğinden, saldırıya geçerek tehlikeli hale gelir. Bu nedenle, aptal bir insanla uğraşırken kötü niyetli biriyle olduğundan daha dikkatli olunması gerekir. İnsanlık için en büyük tehlike olan aptallıktan nasıl kurtulacağımızı bilmek istiyorsak, onun doğasını anlamaya çalışmalıyız. Kesin olan şu ki, aptallık özünde entelektüel bir kusur değil, ahlaki bir kusurdur. Aptal yani cahil insan denildiğinde kastedilen, sadece eğitim görmemiş ya da entelektüel bir ortamda yetişmemiş insan değildir. Entelektüel olarak dikkat çekecek derecede çevik ama aptal olan insanlar olduğu gibi, entelektüel olarak son derece sönük ama kesinlikle aptal ya da cahil diye tanımlayamayacağımız insanlar da vardır. Yani aptallık doğuştan gelen bir kusur değildir. Tam tersine bazı durumlarda insanlar kasıtlı olarak aptallaştırılır. Hatta insanlar aptallaştırılmalarına kendileri izin verirler. Aptal olmayı ya da cahil kalmayı tercih ederler. Aptallaşma sürecinde, zekâ gibi belirli insani yetiler birden bire ortadan kaybolmaz. Bunun yerine, yükselen yaygınlaşan herhangi bir gücün ezici etkisi altında kalan insanların düşünme yetileri bir biçimde ellerinden alınmaya başlar. İnsanlar bu süreçte bilinçli veya bilinçsiz biçimde kendi özgürlüklerinden, benliklerinden, zekâlarından vaz geçme eğiliminde olurlar. Aptal bir kişiyle sohbet etmeye kalkarsanız onu bir kişi olarak değil, onu kontrol altına almış sloganlar ve benzeri şeyler bütünü olarak görürsünüz. Çünkü aptal kişi bireysel bağımsızlığından uzak, sadece ona ezberletilmiş sloganlarla bir papağan misali konuşabilir ancak. Aptal insan büyülenmiş, kör olmuş, kötüye kullanılmış ve suiistimal edilmiş bir zavallıdır. Düşünemeyen bir kuklaya dönüşen aptal insanlar, ne kadar kötü bir şey yaptığını hiç fark edemeyecek bir şuursuzlukta, her türlü kötü kullanıma açık hale gelirler. Bu şekilde düşünce sistematiği bozulmuş bu kişiler ile tartışmak anlamsızdır. Çünkü söyledikleri argümanlar kendilerine ezberletildiği için fikir içermez. Sonucunda da bu kişi her türlü kötülüğü yapabilir. Ancak yaptığı şeyin temelinde bir kötülük olduğunun farkına bile varmazlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi