Şehir ve şehirleşme…
Dünya nüfusunun yatay hareketliliği şehirlerin lehine doğru ilerlemektedir. Tabi burada lehine ifadesinin kavramsal değerine dair konuşulması gerekenin olumlu anlamından ziyade olumsuz yönü itibariyle daha dikkat çekici bir hal almış gibi durmakta. Belki bunun için şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Aşırı nüfus yığılması belki gelecekte gerekli alt yapının tesis edilmediği anda bir takım problemleri beraberinde getirebilir.
Gelişmişlik şartlarının sağlanması ya da sağlanamaması ayrıca bunun meydana getirdiği göç olgusu bir şehirleşme kavramını ortaya çıkarmış bulunmakta. Galiba dünya ülkelerinin de yüzleşmek zorunda kaldığı çarpık şehirleşme anlayışı olsa gerek bu.
Göç faaliyetinin yönü kırsal kesimden şehirlere ya da şehirlerden kırsal alanlara doğru değişmesi ekonomik kalkınma şartları, işsizlik gibi durumların yanı sıra dünya üzerinde savaşların, doğal afetlerin, yetersiz beslenme durumlarının, susuzluk ve doğal kaynakların bilinçsiz tüketilmesine kadar konuyu ilerletebiliriz. Ve beraberinde bu gibi eksilerin oluşturduğu göç olgusu, şehirleşme adına birçok problemleri de beraberinde getirebilir.
Şehirleşme anlayışı yeni bir problemi de ister istemez gün yüzüne çıkaracak ve çevre sorunlarının oluşmasına ve oluşan bu sorunlara yönelik problemin kaynağı, yeni bir çözüm üretme arayışına götürecektir. Belki de insanın bu anlamda tek sığınağı da teknolojik faaliyetler olsa gerek. Çünkü beşeriyetin kendi bunalımından bir şekilde kurtulması gerektiği de beynin bir çalışma yöntemi olsa gerek. Teknoloji elbette önemli fakat teknoloji sayesinde doğaya haddinden fazla müdahale de sonuçta çevreyle ilgili şehirleşmenin getirdiği yeni bir veriyi de konuşmak zorunda bırakacak gibi durmakta.
Tabi hızlı şehirleşme sürecinin, normal seyrinden çıkması ve göçün etkisiyle bir takım problemleri beraberinde getirmiş olmasının en başında konut problemlerinin yaşanması olacaktır. Sürecin olması gerekenden daha hızlı olması normal seyrinde seyreden sürecinde kesintiye uğramasına neden olması kaçınılmaz son olarak, beşeriyetin problemlerine bir yenisini daha ekleyecektir.
Bu hızlı şehirleşmenin meydana getirdiği en önemli problem olarak eğitim sorununu konuşabiliriz. Yetersiz eğitim, eğitimsizlikten daha tehlikeli olduğu bilinen bir gerçek. Bilmeyene öğretmek kolay olacaktır fakat yeterli ile yetersiz eğitim arasında kalınması ciddi anlamda bir problem oluşturabilir. Çünkü herkes her şeyi yeterli ve yetersiz olanın dışında fazlasıyla biliyor olma ihtimali sosyolojik anlayış kabiliyetini de düşürebilir. Bu da sonuçta bir gürültü kirliliği oluşturabilir mi? Bilemeyeceğim.
Tabi coğrafyacı olmam hasebiyle, dünya coğrafyasının günümüz dünya sorunlarına dair güncel bir bakış açısı oluşturma derdinde olmam ve bu yüzyılda yaşayan bir birey olarak görülen sorunların çözümüne dair geçmişin düşünce anlayışının dünya nezdinde zihinlerde kırıldığı bir dönemde şunu söyleyebilirim.
Savaşları durdurun… Eğitim faaliyetlerinin niteliğinin artması, gürültü kirliliğinin azalmasının yanında çevre sorunlarının ortadan kalkmasına kadar birçok parametreyi beraberinde getirebilir. Bireyin donanımlı olması elbette bakış açısının kavi, anlayışının yeterliliği bir nebze olsun şehirleşme ve ekolojik kaygının niteliğine yönelik bir çaba oluşturabilir.
Sonuçta şehirleşme anlayışı sanayi faaliyetlerinin gelişmesine bağlı olarak kaçınılmaz bir durum. Çünkü göç olgusunun şehirleşmeyle beraber akıllı kentlerin varlığına kadar uzanan bir süreci beraberinde getirmiştir. Şehirleşmeyi bireyin şehirli anlayışından uzakta işlemekten ziyade bir bütünün parçası olduğunu da unutmamak gerekecektir. Sağlıcakla.