Necmettin Şimşek
Necmettin Şimşek Kişisel Hakları Koruma Kanunu

Kişisel Hakları Koruma Kanunu

* Modern zamanın en akıllısı kabul edilen Albert Einstein diyor ki aptallara göre insanlar ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere sekizden fazla kategoriye ayrılır. Halbuki olay bu kadar komplike değil. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar. İyi insanlar ve kötü insanlar. Bu güzel sözü temel alarak çalışma hayatımızı da ikiye ayırabiliriz. Ticaret insanı yani para odaklı ve işadamı yani değer odaklı olanlar diye. Ticaret yapan para kazanmak için iş yaparken, işadamı iş yaparak değer yaratmaya çalışır. Ticaret yapan kısa vadeli kazançlar için hareket ederken, işadamı uzun vadeli kazançlar için hareket eder. Ticaret yapan sadece kendi çıkarlarına odaklanırken, işadamı müşterilerinin ve çalışanlarının çıkarlarını da göz önünde bulundurur. İşadamları genellikle uzun vadeli düşünürler ve müşterilerinin, çalışanlarının memnuniyetini sağlamaya çalışırlar. Ticaret yapan ise kısa vadeli düşünürler ve müşterilerinin memnuniyeti yerine sadece kâr odaklı düşünür. İyilik yapmakla, iyi olmak aynı şey değildir. İyi olmak, iyilik yapmaktan çok bunu neden yaptığınızla ilişkilidir.

* Günümüz dünyasında benim sosyal medya hesabım yok. Telefonumda uygulama yok. Bilgisayarı her zaman gizli sekme kullanıyorum. Kamerasız ortamlardayım hep. Sadece sms kullanıyorum. Şifrelerimi her hafta değiştiriyorum. Aramalarımı kısa tutuyor, uzun konuşmuyorum. Fotoğraf çektirmiyorum. Bunun gibi binlerce bahane. Ne yaparsanız yapın veri depolamadan kurtuluş yok. Bütün datalar siz korumak isteseniz de yapay zekâ elinde. Son 20 yılda en başarılı şirketleri algoritmalarını ve vizyon ve misyon yollarını açıkça belli edenler oldu. Otomotiv şirketlerinden eski kafalı olanlar küçülüyor yâda kapanıyor. Az eski kafalı olanlar birleşerek bir çözüm üretmeyi deniyorlar. Akıllı olanlar ise bütün özelliklerini açık kodla herkese bildiriyorlar. Finans sektörü ise en hızlı değişen ve gelişen sektör. Biliyorlar ki gelecek dönem kesilen komisyonlarla işler yürümeyecek. Her işleme fahiş fiyat alma bitecek. Zor dönemlerinde zor durumdaki insanlardan faydalanmak gözükür de karlı gibi olsa da sistem tamamen zarar. Sistem komple değişecek.

*Gelişime ayak uydurmak için bireysel olarak ne yapıyorsak ülke olarak da aynısını yapmalıyız. Adım adım yeni teknolojileri öğrenmek ve sonrasında uygulayabildiğimiz ölçüde hayatımıza sokmak. Gelişim, değişimin kendisidir. Gelişme hızımız diğerlerinden geri kalırsa kötüye gideriz. Gelişme için haklarımızı bilmeli kullanmalı hayatın her aşamasında bir sonraki adım için hazır olmalıyız. Kişisel olarak kaybedilen veriler ortalıkta olan izler de çok önemli değil aslında. Korumaya çalıştığımız bu verilere harcanan enerji ile yeni ürünler yapabilir yeni fikirler üretebiliriz. Bunu kişisel haklarımızı bilerek yapabiliriz. Bunlar, ırk, cinsiyet, milliyet, etnik köken, dil, din veya herhangi bir başka statüye bakılmaksızın tüm insanlara özgü haklardır. Yaşam ve özgürlük hakkını, kölelikten ve işkenceden uzak durma, fikir ve ifade özgürlüğü, çalışma ve eğitim hakkını içerir. Bütün insanlar, ayrımcılığa uğramadan bu haklara sahip. Adil ve elverişli koşullarda çalışma hakkı ve sosyal korunmaya, yeterli yaşam standardına ve mümkün olan en yüksek fiziksel ve ruhsal refah standartlarına sahip olma hakkı, eğitim hakkı ve kültürel özgürlük ile bilimsel ilerlemenin faydalarından yararlanma hakkı bizim için gerekli.

*Çalışma hakkı evrensel bir haktır. Atıl işgücü oranı, yani gerçek işsizlik oranı diye bir gerçek var. Bu oran, işsizliğin 2024’ün aralık ayında %28,2 düzeyindeydi. İstihdamda olan, esas işinde ve diğer işinde ya da işlerinde toplam olarak 40 saatten daha az çalışmış olup daha fazla gelir elde etmek amacıyla daha fazla çalışmak istediğini belirten ve mümkün olduğu durumda daha fazla çalışmaya başlayabilecek kişiler. İş bulma umudu olmayanlar; yani işbaşı yapabilecek olup iş bulacağına inanmadığı için iş aramayanlar. İşbaşı yapabilecek olup iş aramayanlar. Çeşitli nedenlerle iş aramayan, ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler. İş arayan ancak işbaşı yapamayacak olanlar. Son 4 hafta içinde en az bir iş arama kanalını kullanan fakat 2 hafta içinde işbaşı yapamayacak olanlar. İşte bu durumda olanlarla birlikte işsizlik %30 oluyor. Çalışma çağındaki her 100 kişinin 28’i gerçek anlamda işsiz.

*Sonuç olarak, matematik yanılmaz. 1 Şubat 2025 tarihli Resmi Gazete'de “Ulusal İstihdam Stratejisi (2025-2028)” başlıklı Cumhurbaşkanı Kararı yer aldı. Bu strateji belgesi (UİS), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın koordinasyonunda ve 2024 yılında yürürlüğe giren 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer alan “İstihdam ve Çalışma Hayatı Hedefleri” doğrultusunda yayımlanmış. Söz konusu strateji belgesinin özü, çalışma hayatının gelecek 4 yılını tasarlamak ve dolayısıyla istihdamı geliştirmek. Aslında ülkenin çok temel konularının başında yer alan, kadını erkeği, genci yaşlısı, üniversitelisi üniversitesizi açısından işsizliğin azaltılmasına yönelik gelecek yol haritasını ortaya koymak. UİS belgesindeki 2028 yılı hedefleri ise işsizlik oranı %7.5, gençlerde işsizlik %16.6, istihdam oranı %52.5, işgücüne katılma oranı %56.7, kadınlarda bu oran %40.1.

Aralık ayı istihdam verileri Türkiye’de 35,7 milyon iş gücü olduğunu, bunun 32,7 milyonunun istihdam edildiğini ve yaklaşık 3 milyonun işsiz olduğunu gösteriyor. Son bir ayda işgücüne dâhil olmayanlar 130 bin artışla 30,4 milyona yükselirken, işsiz sayısı 39 bin kişi azalmış görünüyor. İş gücündeki 94 bin kişilik azalma ile beraber işsizlik oranı %8,5 olarak gerçekleşti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi