Annelerin değeri
Yeni normallerimize her gün bir yenisi ekleniyor. Bunlardan biri de sürekli evde olan özellikle okul çağındaki çocukların gün boyunca bir rehbere ihtiyaç duyması. Çalışmayan, evde olan anneler için bu durum daha kolay olurken, çalışan annelerin işi oldukça zor bu dönemde. Pandemiden önce daha çok okul öncesi çocuklar için bakıcıya ihtiyaç duyulurken, artık bütün gün evde yalnız kalan okul çağındaki çocukların da bir bakıcıya ihtiyacı var. İşi iyi olup imkanı olan kadınlar için bakıcı tutmak daha kolay görünse de, imkanı olmayan kadınların işi oldukça zor. Ayrıca eski bakıcı anlayışı da artık değişti. Sadece çocuğun karnını doyuran, uykusu gelince uyutan bir bakıcı değil, derslerden ve uzaktan eğitimden de biraz olsun anlayan bakıcılar gerekiyor. Eğitimli bakıcılar için devlet desteğiyle gerekli çalışmalar çoktan başladı bile.
Türkiye ve AB işbirliği ile gerçekleştirilen, SGK tarafından uygulanan eğitimli çocuk bakıcılarının teşviki projesi şimdilik Ankara, İstanbul ve İzmir'de uygulamaya başlandı. Çalışanların belli bir eğitimden geçeceği bu proje ile çalışan annelere bakıcı desteği sağlanacak. Bir yandan da evlerde çalışan kadınların kayıtlı istihdamı sağlanacak, çalışan annelerin iş yaşam dengesine katkı sağlanacak, çocuk bakıcıları artık sigortalı olarak çalışacak ve ebeveynler çocuklarını eğitimli bakıcılara emanet edecek.
Bu yeni projede bakıcıya sigorta yapmak zorunlu olduğu için proje, herkese değil bir üst kesime hitap ediyor aslında. Pandemi döneminde kadın istihdamı azalmasın diye yapılan bu çalışmalar kadını çalışma hayatından koparmamaya çalışıyor. Çalışan kadın özgürdür gibi bir algı oluşturmaya çalışsalar da, aslında çalışan kadın daha çok eziliyor ve yıpranıyor ama kimse bunu görmek istemiyor. Sonuçta hizmet sektöründe ve özel sektörde çalışan annelerin bu projeye katılamayacağı ortada ama bunun gibi uygulamalarla biz çalışan kadına destek veriyoruz imajı çiziliyor.
Keşke doktor, öğretmen, avukat gibi şartları ve imkanları iyi olan meslekler dışında hiçbir kadın çalışmak zorunda olmasa. Çocuklarını kendileri büyütse, çocuklar annelerinden ayrı kalmasa. Bu zorlu dönemde annelerin ve özellikle çalışan annelerin ne zorluklar çektiği çok daha iyi anlaşıldı. Zira bu dönem çalışan annelerin kabusu oldu. Bitmeyen toplantılar, okula gidemeyen çocuklar,eve gelemeyen yardımcılar, destek alınamayan anneanne- babaanneler ... Sürekli evde olan ve sürekli acıkan aile bireyleri ve bir türlü bitmeyen ev işleri... Bu dönemde çalışsın çalışmasın her kadın biraz acemi anne oldu galiba. Çalışan kadınların belki hayaliydi evden çalışmak ama bu salgın evden çalışmanın çok da iyi bir fikir olmadığını göstermiş oldu. Herkes evdeyken evde çalışmak işyerinde çalışmaktan çok daha zor hale geldi. Şu anda bu neredeyse dünyanın her yerinde böyle.
Bizdeki durumu daha iyi anlamak için Ankara Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmaya bakalım. Bu araştırmaya göre, pandemi döneminde annelerin, özellikle çalışan annelerin iş yükü çok daha fazla arttı. Ne kadar çalışsa da annelerin, babalara göre eve ve çocuklara çok daha fazla zaman ayırdığını görüyoruz. Az önce bahsettiğimiz şartları iyi olan mesleklerde çalışan kadınlar zorlandığı, yetiştiremediği yerde yardımcı tutabilir. Ama özellikle hizmet sektöründe ve özel sektörde uzun süren saatlerde çalışan kadınların sırtına bir de evdeki iş yükü binince işte o zaman hayat kaldırılamayacak duruma geliyor. Bu kadınların yardımcı almaya da maddi olarak imkanı olmuyor.
Okulların kapanmasıyla bütün gün evde kalan çocukların yemeğiyle, dersleriyle kim ilgilenecek? Bunun için çalışan annelerin iki kat daha fazla enerji harcaması ya da eşinden eskisinden daha fazla yardım alması gerekiyor. Hal böyle olunca her iki tarafa yetişemeyen ve çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilenmek isteyen anneler işlerini bıraktılar. Zira salgın ile hayatımıza giren yeni eğitim modeli uzaktan eğitim, ekstra bir çaba ve uzmanlık gerektiriyor. İşlerini bırakan anneler bütün enerjilerini evlerine ve çocuklarına harcamaya başladılar.
Babaların da çoğunun çalışamadığı bu dönemde herkesin evde olması demek, üç öğün yemek-bulaşık, neredeyse her gün çamaşır demek. Dolayısıyla bu dönemde iş yükü iyice artan annelerin de ara sıra dinlenmeye ve biraz nefes almaya da ihtiyaçları var. Genç- yaşlı ,çoluk -çocuk demeden herkesin psikolojisinin yıprandığı bu zor dönemde en çok annelere yardımcı olunmalı. Onlara nefes alacak zamanlar tanınmalı. Çünkü annenin sağlığı bozulursa, evdeki herkesin sağlığı bozulur ve evdeki düzen bozulur. Daha doğrusu günümüz tabiriyla sistem çöker. Anneler evin bel kemiğidir. Onlara her zamankinden daha çok yardımcı olalım ve daha çok anlayışlı olalım.
Herkese sağlıklı ve anlayışlı günler...