Şenol Metin
Şenol Metin Ahtapotun Son Kolu: Bilim Sınavları

Ahtapotun Son Kolu: Bilim Sınavları

2016’dan itibaren Akademik Klanların üniversitenin bilim üretme kapasitesinin sınırlayan, akademik itibarı katleden ve gençliği mobilize ederek toplumsal istikrarı tehdit eden bir yapı olarak gördüğümüzü defaatle ifade ettik. 2018’de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, en üst seviyede ve en sert biçimde ‘Bunların varoluş gayesi  akademik tekamül değil, akademik klanların tetikçiliği yapmaktır.’ Meydan okuması ile ifade etti. Kasım ayından itibaren de hareketlenmeye başlayan Klanlarla ilgili dikkat çekmelerimiz oldu. Nihayetinde Akademik Klan, verilen talimat gereği Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasını bahane ederek Ocak ayında harekete geçti. Ancak karşı refleksin etkililiği sayesinde Klanın Boğaziçi Üniversitesi merkezli hareketlenmesi lokal kaldı, başarısız oldu.

Bugünkü yazım, Klana güç veren bir diğer araç, ahtapotun son kolu Lisansüstü Eğitim ile Araştırma Görevliliği alımlarındaki sözde BİLİM SINAVLARINA dair olacak.

Rektör atama sisteminin değişmesi ile güç devşirdikleri en önemli silahı kaybeden Klan, Doçentlik Sözlü Sınavının kaldırılması ile büyük bir darbe daha aldılar. Gerçi aralarında Necmettin Erbakan Üniversitesi ile Konya Teknik Üniversitesinin de olduğu 18 üniversitede hala Doçentlik Sözlü Sınavı devam etse de Doçentlik Sözlü Sınavının Klana güç transfer etme potansiyeli kalmamıştır. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanımızın ve TBMM’nin açık iradesine rağmen 80’e yakın üniversitede ‘Doçentlik Sözlü Sınavı Devam Etmeli’ diplomasisi bile, Akademik Klanın maniplasyon kapasitesine dair fikir vermesi için yeterlidir.    

Akademik Klanın gücüne dair bugünlerde yaşanmış Boğaziçi Üniversitesi dahil Türkiye’min her üniversitesinde her an, anbean yaşanmakta olan bir anekdotla dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu anekdot gerçektir, Sizler de herhangi bir üniversitenin Yüksek Lisans ve Araştırma Görevlisi Bilim Sınavı sonuçlarına baktığınızda benzerini belki daha da rijitini göreceksiniz.

Bir üniversitemizin bir Ana Bilim Dalında Tezsiz Yüksek Lisans Programı için 100’ün üzerinde Kontenjan istenir, kontenjan verilir ve Tezsiz Programa başvuran herkes kabul edilir.  Aynı Ana Bilim Dalında ‘öğretim üyesi sayısı yetersiz olduğu’ gerekçesi ile Ana Bilim Dalı Tezli Programa çok az sayıda 5-10 gibi bir kontenjan ister. Üniversite yönetiminin baskısı ile Ana Bilim Dalının planladığının 2 katına yakın kontenjan çıkar. Fazlası ile başvuru olur. Ana Bilim Dalı, Bilim Sınavını yapar. Buraya kadar her şey normaldir, sorun yoktur. Bilim Sınavı sonuçları açıklandığında Klanın kontrolündeki Ana Bilim Dalı operasyonunu tamamlamıştır. Kontenjanın yarısı ‘Başarılı’ sayılarak Programa kabul edilir, kalan kontenjan üniversite yönetiminin baskısına rağmen boş kalır.  Diyeceksiniz ki, Bilim Sınavında Başarısız olmuştur. Ama öyle değil, devam edelim.

Bilim Sınavında Başarılı sayılmak için 50 Puan üstü almak gerekir.

50 Puan altı verilerek başarısız sayılan öğrencilerin 1/3’ü 80 üstü Diploma notuna,

3/4’ü 75 üstü Diploma notuna,

Bilim Sınavında 50 Puan altı verilerek Başarısız sayılan öğrencilerin 2/3’ü 70 Puan üstü ALES’e sahiptir.

Ve Başarısız sayılan öğrencilerin 1/5’i de bu üniversitenin mezun ettiği lisans öğrencisidir.

Şimdi Soruyorum;

Tezsiz Programa başvuran herkesi kabul ederken, Tezli Programda ALES ve Diploma Puanı ölçeğinde ‘Başarılı’ öğrencileri Bilim Sınavında ‘Başarısız’ kabul etmenin çelişkisini vicdanınızda ve Bilim İnsanı kimliğinde nasıl normalleştiriyorsunuz?

Lisansta 80-90 verirken mi hatalı ölçme yaptınız? Yoksa Yüksek Lisans Bilim Sınavında 30-40 verirken mi hatalı ölçme yaptınız?

Sorun, ölçme hatası sorunu mu, yoksa akademik ahlak sorunu mu?

İşte Klan derken tam bunu kastediyoruz. Üniversite yönetiminin baskısı ile kontenjanı arttırmak zorunda kalan Ana Bilim Dalı, Bilim Sınavını maniple ederek kontenjanın yarıdan fazlasını kullanmamış, istediği adamı almış, istemediği adamı almamıştır. Bunu yaparken de 80 Diploma puanı ile mezun ettiği öğrencisine, Bilim Sınavında 50’nin  altında puan vererek Bilim  İnsanı kimliğini hiçe saymış, akademik itibarı katletmiştir.

Yüksek Lisans Bilim Sınavında bunu yapan Araştırma Görevlisi sınavlarında neler yapmaz!...

Lisansüstü eğitime giriş sisteminin merkezileşmesi ile sorun çözülebilir. Geçiş dönemi için de Klana maniplasyon alanı açan sözde BİLİM SINAVI kaldırılmalıdır. ALES ve Diploma puanı yeterli ve güvenli bir ölçme yapmaktadır. Lisansüstü Eğitim ile Araştırma Görevliliğine girişin merkezi yerleştirme ile yapılması için ÖSYM’nin kurumsal altyapısı değerlendirilebilir. Milyona yakın lisans öğrencisinin yerleştirmesini yapan ÖSYM 100 Bin civarında Yüksek Lisans öğrencisinin de yerleştirmesini yapabilir, ÖSYM bu kurumsal kapasiteye sahiptir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şenol Metin Arşivi