Mücahit Uludağ
Mücahit Uludağ Hedonik Siyaset

Hedonik Siyaset

Felsefede, hazcılık veya hedonizm, hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insanın ideal eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz vereni nefsini tatmin edene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüş. Hedonizm terimi felsefe, sanat ve psikolojide, günümüzde de toplumsal kariyer ve siyasi hedeflerde hem duyusal hazzı hem de daha entelektüel veya kişisel arayışları kapsayan bir dizi teori veya uygulamayı kapsamakta. Aynı zamanda bu terim günlük dilde başkalarının zararı pahasına kısa vadeli haz peşinde koşan egoist kişiler için de bir aşağılama ifadesi olarak kullanılabilmektedir.

Kariyer, para, toplumsal statü üstünlüğü, ben merkezci bakışla üstünlük taslama ve daha nice kibir sanatı sergisinin özü hedonizm. Kendince farkındalık yaratmak veya aynayı kendisine dost olarak değil de, hedonik hastalığını tatmin aracı olarak kullananların ama kimsenin de pek farkında olmadığı ciddi bir hastalık türü.

Hedonizmi bir çok toplum statülerinde görmek mümkün, bürokrasi, iş dünyası, soy ve ırk hastaları vs. ama bugün göze en çarpıcı şekilde görünen siyaset gibi tarihin en önemli sosyolojik kavramını dillere pelesenk eden hedonik siyaset anlayışına sahip kişi veya kişiler.

Hedonik siyaset, insan davranışlarını ve toplumsal düzeni anlamada hedonizmin yani haz arayışının bir temel olarak alındığı bir siyaset anlayışıdır. Bu anlayışa göre, bir toplumun veya bireylerin yaşam kalitesini artırmanın yolu, onları daha fazla haz ve tatmin elde etmeye yönlendirmekten geçer. Bugün toplum önünde olmaya, takdir görmeye, popilist bir yaşam sürmeyi başarı olarak gören beşer için hedonik siyasetçi olmak büyük fırsat.

Hedonik siyasetçiler, genellikle bireysel ve kişisel hazlarını ön planda tutar ve beşeri refahını sağlamak için kendilerinin mutlu ve tatmin olacağı bir ortam yaratmayı hedefler. Bu tür bir yaklaşımda, özgürlük, bireysel haklar ve refah en önemli değerler arasında yer alabilir. Bu tür bir siyaset anlayışının bireysel hazların ve tatminin peşinden gitmekle sınırlı kalabileceğini ve uzun vadede toplumun daha geniş, derin sorunlarına yeterince çözüm sunamayabileceğinin de hiç farkında olmazlar.

Hedonizmin sınırsız bir şekilde uygulanması, toplumsal eşitsizlikler ve çevresel sürdürülebilirlik gibi daha büyük meseleleri göz ardı etme riskini de taşır ve aile içinden dışına kadar bir çok alanda özelliklede siyaset camiasında sizi kibir manzumesi haline getirir.

Hoşlandığı şeylerle çevrili bir hayat sürme eğiliminde olan her Müslüman, tarih boyunca “kayıp ömür markasıyla” anılmıştır. İnsan olma ve onurluca bir yaşam sürme biçimi, şekli, düsturu, imtihanda bulunduğu şuurunu kaybetmemeyle mümkündür.

Hedonik yaşamda, kişi genellikle anlık hazlardan, rahatlık ve konfor arayışından memnuniyet duyar. Övgü, makam, hep en önde olma, gazeteler, dijital platformlar, toplantılar vb. ne varsa hepsinde haz alma kendince önde olma, övülme. Sürekli olarak eğlence, seyahat, lüks ortamlar, lüks tüketim ve duygusal tatmin.

İnsan fıtratı ve içinde bulunduğumuz siyasi ortamlar tabi ki nefse hoş gelen tuzaklara meyillidir. Beşerdir şaşar. Lakin omurgalı siyaset yapmak dururken, haz odaklı, övgü merkeziyetçi anlayışla siyasete adım atmak, bu ortamlarda boy göstermek, bu amaca hizmet ederek hem Hedonizim kurbanı olmak, hem de hedonik siyasetçi markası taşımak Anadolu irfanına ve bu asil medeniyetin evlatlarına asla yakışmayacak bir durum.

Üzülerek belirtmeliyim ki, hedonik siyaset anlayışı bugün bir çok siyasi kesime hakim olmuş. Siyasi misyonun merkezine konmuş. İstisnaların kaideyi bozmayacağı anlayışı burada da geçerlidir.

Gelişim ve değişim mutlaktır. Yenilik daimdir. Bu akımın var olması demek, temel inanç değerlerimizden, milli ve kültürel adetlerimizden, kimliğimizi temsil eden siyaset anlayışımızdan ve içinde bulunduğumuz zaman içinde temsiliyet vasfı verilmiş siyaset adamlarımızın hedonik bir anlayışa sürüklenmelerini, kendilerini, hassas değerlerini, inanç akidelerini unutmasını, savrulmalarını da gerektirmez.

Hedonik siyaset anlayışından ve akımından beri duralım. Aslımızı unutmadan, içinde bulunduğumuz “zamanı doğru okuyarak” ilmi siyaset tarihimize katkı sağlamaya çalışalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mücahit Uludağ Arşivi