Türkiye’nin yeni güvenlik stratejisi
Türkiye'nin yeni güvenlik stratejisi, kapsamlı bir teknik yapı ve uç bir akılla ulusal çıkarlarını korumayı, bölgesel yönetimi güçlendirmeyi ve küresel tehditlere karşı hazırlıklı olmayı hedefliyor. Bu devlet aklı mantığında tarih boyunca var olan bir teorik yapı ama özellikle son iki asırda doğru kurgudan ve planlamadan uzaktı.
Bu yeni strateji, klasik güvenlik anlayışından çıkarak özgürleşen çok boyutlu bir güvenlik sınırlarına dönüşmüştür. Türkiye'nin bu stratejisini ne derecede başarıyla ulaşacağı, hem iç hem de dış dinamiklere bağlı olarak şekillenecektir.
Türkiye’nin 21. yüzyılın dinamik tehdit ortamına ve teknolojik gelişmelere uyum sağlamak amacıyla çok boyutlu ve kapsamlı bir şekilde hazırlıklar yaptığı günümüz savunma sanayi sektöründe bariz bir şekilde gözlemlenmektedir.
Terörle mücadelede sınır ötesi operasyonlar,
iç güvenlik,
terör finansmanına vurulan darbeler,
insansız hava araçlarının kullanımı,
yeni teknolojik sistemler,
mülteci akımları kontrolü,
mavi vatan stratejisi,
NATO ve çoklu ittifak politikaları,
enerjide bağımsızlık ve güvenliği,
Ortadoğu ve Afrika açılımı,
insani diplomasi,
devletler arası arabuluculuk,
yeni nesil tehditlere karşı hazırlık.
Türkiye'nin yıllarca başına bela olarak sarılan terörün son bulması, bölgesel güç potansiyelini koruması, küresel güç ortaklarıyla doğru dengede aynı masaya oturabilmesi çok boyutlu bir yaklaşım gerektirir. Güvenlik önlemlerinin artırılmasıyla beraber, toplumsal barışı ve adaleti güçlendiren politikalar benimsenmelidir. Bu çok boyutlu bakış açısının devlet kurumları arasındaki doğru bilgi transferiyle desteklenmesi, zahmet ve zaman konusunda pozitif yönde ciddi kazanımlar sağladı. Özellikle terörle mücadelede; MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığı’nın ülkemizin iç ve dış güvenlik hatlarındaki muazzam koordinasyon yetenekleri Türkiye’nin dış politika stratejisine güç kattı.
TÜRKİYE RİSKİ ?
Türkiye, Suriye, Libya, Güney Kafkasya, Doğu Akdeniz ve Körfez’deki askeri erişimini ve istihbarat etkisini genişletti. Afrika, Orta Asya ve Batı Balkanlar’daki yumuşak gücünü yaydı ve çok önemli bir ulusal savunma sanayi ağı kurdu. Büyütmeye devam ediyor.
Bu hamleler tabi ki tüm ülkelerden önce ABD için büyük risk. Türkiye’nin bu genişleme ağı ve Suriye süreci ABD’yi, Türkiye’nin İsrail ile doğrudan karşı karşıya gelme olasılığını arttırıyor. Bu olasılık ABD’nin amaçlarına ciddi manada gölge düşürecek. ABD bu sebeple Suriye’de ki askerlerini geri çekmeyi planlamaya başladı.
Türkiye’nin yakın tarih güvenlik stratejisi olumlu sonuçlara vesile oldu. Şimdi Suriye süreciyle beraber yeni stratejik ağların kurgulanması, doğru zaman ve zemin analizlerinin yapılmasıyla atılacak adımlar bir çok mazlum milletlerce sabırsızlıkla bekleniyor.
Türkiye küresel aktördür. Bunun sürekliliği öncelikle güvenliğine bağlıdır.
Türkiye caydırıcı güçtür. Bunun sürekliliği sahip olduğu fırsatları doğru değerlendirmesine bağlıdır.
Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Çünkü gönül ve medeniyet coğrafyası en geniş ülkedir.