Mücahit Uludağ
Mücahit Uludağ Yeni Ortadoğu Düzeni

Yeni Ortadoğu Düzeni

Ortadoğu'da yaşanan büyük değişimlerle bölge yeniden şekilleniyor. Bu süreç, özellikle Suriye iç savaşından sonra yeni dönem, Irak'taki istikrarsızlık, İran'ın bölgesel rolü, Suudi Arabistan ve İsrail arasındaki ilişkiler gibi faktörlerle etkileşim ve değişim tüm hızıyla devam ediyor. Bu yeni düzen, sadece Ortadoğu'yu değil, küresel güç ilişkilerini de derinden etkiliyor, sarsıyor.

Amerika’nın Ortadoğu’daki Rolü ve Değişen Stratejiler

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ortadoğu'da uzun süredir önemli bir aktör olarak yer aldı. Ancak son yıllarda, özellikle Donald Trump döneminde, ABD'nin bölgedeki askeri varlığına yönelik eleştiriler artmış ve Amerika'nın bölgedeki askeri müdahaleleri sorgulandı. ABD şimdi bölgede daha girdap sorunlarla beraber kalacak görünüyor.

Özellikle PKK’nın silah bırakma süreci ve Suriye devrimi, ABD’yi görünenin aksine ciddi çıkmaza soktu. Bölgede beraber çalışma yaptığı ülkelerde, kendisinin gözüne bakarak mağlubiyetin kabullenilmesi gerektiği söylüyor ve bölgedeki askeri varlığın milimize etmenin planlarını yapıyor.

Özellikle ABD'nin Afganistan'dan çekilmesi, Ortadoğu'daki Amerikan etkisini azalttı ve bölgedeki güç boşluğunu başka ülkeler doldurmaya başladı. Bu durum, Türkiye Rusya, Çin, İran gibi ülkelerin bölgedeki etkilerinin artırmasına neden oldu.

İran’ın Bölgesel Rolü ve Şii Koridoru

İran, özellikle Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan gibi ülkelerde etkinliğini artırmış bir güç olarak öne çıkmıştı. Gazze süreciyle başlayan Lübnan (Hizbullah) ve Suriye devrimiyle devam eden süreç İran’ın ciddi yorgunluğuna ve içe dönük siyasete ağırlık vermesine yol açtı. İran'ın nükleer programı ve şii milis gruplarıyla olan bağlantıları, Ortadoğu'daki birçok ülke için bir tehdit olarak görülmeye devam ediyor. İran, bu bölgelerde hem askeri hem de ideolojik etki sağlamaya devam edecek ama bu eskisi kadar kolay ve hızlı olmayacak.

İran’ın bölgesel koridoru Lübnan'daki Hizbullah'tan, Irak’taki Şii milis gruplarına, Suriye’deki Esad rejimine kadar geniş bir stratejik etkiye sahipti. Şimdi ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldı. Bölgede Türkiye ile birlikte iş birliği yapma zorunluluğu da artmış oldu.

Türkiye’nin Ortadoğu’daki Yeni Rolü

Türkiye, Ortadoğu'daki en önemli güçlerden biri olarak, son yıllarda aktif dış politika izlemiştir. Türkiye, Suriye, Irak, Libya ve Doğu Akdeniz gibi bölgelerdeki askeri müdahaleleri ile dikkat çekti. Ayrıca, Azerbaycan ile olan ilişkileri ve PKK’ya karşı yürüttüğü operasyonlar, Türkiye’nin bölgesel stratejisini şekillendirdi. Ve son olarak Suriye devrimi ayrıca PKK’nın silah bırakma süreci Türkiye’nin gücüne güç kattı. Bölgesel güç durumunu tekrar tasdik, küresel güçlerle aynı masada oturma eyleminin de kabul edilmesine mecbur bıraktı.

Türkiye'nin Rusya ile ilişkileri, Ortadoğu'daki yeni düzenin önemli bir parçasıydı ve ilişkiler güçlenerek devam ediyor. Suriye’deki gelişmeler, Türkiye ve Rusya’yı karşı karşıya getirmedi, aksine iki ülke arasındaki işbirliğini de güçlendirdi. Bu olay Amerika’nın en ciddi rahatsızlıklarından da birisidir.

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları, Türkiye’nin bölgedeki etkisini artıran diğer bir faktördür.

Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde, özellikle PKK/YPG gibi terör örgütlerine karşı askeri operasyonlar düzenleyerek, bölgedeki güvenlik tehditlerini ciddi anlamda ortadan kaldırmış olması, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in “kilidi kapattık” ifadesi bölgedeki güç dengesinin ne boyutta olduğunu bizlere göstermektedir. Ayrıca, Libya'daki sürece müdahalesi, NATO içindeki rolü ve Afrika’daki genişlemesi, Türkiye'nin daha bağımsız bir dış politika izlediğini göstermektedir.

Avrupa Birliği ülkeleri dışişleri bakanları toplantısına Hakan Fidan beyin özellikle davet edilmesi ve İngiltere Başbakanı’nın sabırsızlıkla bekliyoruz ifadesi Türkiye’nin yeni tüm dengelerdeki pozisyonunu bizlere açık bir şekilde göstermektedir.

Yeni Ortadoğu düzeni, tarih boyunca sadece bölgesel değil, küresel güç ilişkilerini de etkileyen dinamiklere sahipti. Amerika’nın ve İran’ın bölgedeki etkisinin azalması, Türkiye'nin bağımsız politikaları, İsrail’in Gazze soykırımı ve katliamlarıyla Arap ülkeleri arasındaki normalleşmelerin askıya alınması ve Rusya'nın bölgedeki askeri varlığının Esad’ın mağlubiyetiyle sekteye uğraması, Ortadoğu'yu daha fazla belirsizliğe ve karmaşıklığa sürüklemiş gibi görünse de, tarihin doğru Analiz okumaları sürecin böyle olmayacağını Türkiye’nin büyük stratejik oyun kuruculuğu ve sonuç odaklı çalışmaları tüm denge dinamiklerini derinden sarstığını bize göstermektedir. Bu dinamikler, bölgedeki istikrarı sağlamak için atılacak adımların daha dikkatli ve stratejik olmasını gerektirdiğini bölge ülkelerine ve küresel güçlere daha kalıcı nitelikte göstermiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mücahit Uludağ Arşivi