Seyfullah Koyuncu
Seyfullah Koyuncu Emniyetteyiz!

Emniyetteyiz!

Geçtiğimiz gün Genel Yayın Yönetmenimiz Lokman Koyuncuoğlu ile birlikte Konya Emniyet Müdürümüz Maksut Yüksek’e misafir olduk. Bizi çok sıcak bir şekilde karşılayan Sayın Yüksek’in çok cana yakın bir isim olduğunu ilk andan hissediyorsunuz zaten.

Biz de öyle rahat hissettik kendimizi.

Emniyet gibi stresli ve ketum bir kurumda bürokrat olup da bu derece cana yakın ve sıcak kanlı olmak öyle kolay değildir. Karşınızda sert tavırlı bir insan bekliyorsunuz ister istemez.

Ama o iş öyle değilmiş işte. Benim gördüğüm kadarıyla Sayın Müdür bazı şeyleri aşmış. Ne bir ego görebiliyorsunuz ne de çatık kaşlı bir bürokrat. Çok sevecen, baba bir adamla karşılaşıyorsunuz. Olgun, dolu ve sevecen.

Hani derler ya; "İnsanlar buğday başağı gibidir. İçleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler” diye. Sayın Yüksek de öyle, o kadar çok şehir gezmiş, o kadar farklı görevlerde ve birimlerde bulunmuş ki, tam yukarıdaki sözdeki gibi olmuş, dolmuş, taşmış.

Bir de Konya kültürüne hakim ki beni en çok şaşırtan da o oldu ilk tanışmamızda. Ama şaşırmam yersizmiş, çünkü aslen Elazığ Sivrice’li olan Emniyet Müdürümüz, Konya’nın eniştesiymiş aynı zamanda.

Demek ki bizi de kan çekti…

Her neyse, bu kadar hasbihalin ardından “Emniyette miyiz?” sorusuna cevap almak istedik Sayın Yüksek’ten. O da bize uzun uzun anlattı.

Birebir sokakta olduklarını söyledi. Hatta içeride oturan polis çok azmış. Tüm polisleri sokaklara görevlendirmiş Sayın Yüksek. Bu durumu da “Polislerimizi sokaklara zimmetlemiş durumdayız” diyerek anlatıyor.

Sayın Yüksek’in sokakların güvenliğini belirtmesinin ardından konu doğal olarak narkotiğe geldi. Sokaklardaki uyuşturucu illeti hakkında da dikkat çekici cümleler kullandı.

Bize öyle dikkat çekici rakamlar verdi ki, hem Konya’daki alıcı sayısı hem satıcı sayısı hem tutuklu sayısı hem de takip altında olanların sayısı kabaca aklımda. Ama buraya yazmaya gerek yok.

Sadece şunu söyleyeyim; Konya Emniyet Müdürlüğü, uyuşturucu ile mücadelede adeta destan yazıyor. Çok büyük çalışmalar, çok derin operasyonlar yapılıyor.

Hatta geçtiğimiz hafta şehit olan polisimiz de bunlardan bir tanesinin peşindeymiş. Kaçan kişi uyuşturucudan 27 suç kaydı olan ve toplam 27 defa suç işleyip dışarıda olan biri. Emniyet böylesine çaba sarf ediyor ama bir de böyle hukuki ve idari engellerle karşılaşıyor…

Bu da bizim kötü talihimiz. Ülkemizin sorunlarından bir tanesi. Etkin olamama sorunu. Yaptırımın yetersizliği sorunu…

Benzer olay ABD gibi ülkelerde yaşansa polis değil, suçlu cezasını çekerdi. Ama bizde ne yazık ki bedeli polislerimiz ödüyor...

Emniyetimizin bundan sonra kaçanlara gereğini rahatça yapması gerekiyor, kaçan araçlar için polisimize ateş emri verilmeli. Polisimiz adi suçluların peşine takılıp kovalamacaya girmemeli, canını riske atmamalı.

Öte yandan, uyuşturucuyla mücadelede tüm yük polisimizin üstüne bırakılmamalı!

İçen tarafın sorumlusu sadece polislerimiz değil. Bağımlıların arkadaş çevresi, okulu, iş ortamı ve en önemlisi de ailesi baş sorumludur. Tüm bileşenler bundan sorumludur.

Sayın Yüksek’in narkotik üzerine verdiği bilgiler söz konusu olunca ben de birkaç kelam etmek istedim…

Son olarak Sayın Yüksek’in Konyalılara trafik konusunda yaptığı bir çağrıyı da hatırlatmak istiyorum.

Toplumda birlikte yaşamanın birtakım gereklikleri var elbette. Bunun başında da trafik geliyor. Ne üzücüdür ki trafik kültürü konusunda iyi bir sınav vermiyoruz.

Konya Emniyet Müdürlüğü, şehirdeki huzur ve güven ortamını sağlamanın yanı sıra trafik kültürünü geliştirmek için de bundan sonra daha titiz çalışmalar yürütecek.

Bu konudaki uyarıyı da Sayın Emniyet Müdürümüz Maksut Yüksek’in ağzından veriyorum; “Trafikte bazı vatandaşlarımız yol benim hakkım veya her yere park edebilirim diye düşünüyor. Bu konuda biraz canımız yanacak. Her gün 6.2 kişiyi trafikte kurban veriyoruz. Polisimiz, kardeşimiz, sevdiklerimiz ölüyor. Evimize ateş düştükten sonra trafik kurallarına niye uyulmadığını düşünerek dizlerimize vuruyoruz. Biz ellerimizi dizlerimize vurmamak için elimizden geleni yapacağız.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Seyfullah Koyuncu Arşivi