Yaşananlar milat olsun
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının geçersiz olması, ardından açılan yolsuzluk soruşturması, gezi benzeri yeni eylemler derken mübarek Ramazan ayını ve bayramı geride bıraktık. Hızını alamayanlar gündüz gözüyle yerli markalara boykot çağrısına başladı. Sanat sepet tayfadaki isimler İmamoğlu lehine paylaşıma zorlanıyor. Hükümete yakın olmanız linçe uğramanız için yeterliydi. Fakat artık tarafsız kalmanız da yetmiyor. İllâ ki onların dediğini yapmak zorundasınız. Lafa geldi mi yerseniz bu ülkede baskı var, ifade özgürlüğü engelleniyor(!) Bu durumla ilk kez karşılaşsak neyse diyeceğim ama ne ilk ne de biz bu kafayla gittiğimiz sürece son olacak. Aklımızı başımıza almazsak aynı yerde dönüp durmaya devam…
Son iki, üç haftadır yaşanılanların tek sorumlusu, hükümet ve ona yakın basın kuruluşlarıdır. Bir şeye zamanında önlem alınmazsa geleceği yer burasıdır. Ekrem İmamoğlu’nun nasıl biri olduğu 2019 yılında tam anlamıyla belli olmuştu. O zaman ipliği pazara çıkarılıp nasıl bir insan olduğu kamuoyuna gösterilmeliydi. Öyle araştırmacı gazeteci olmaya falan gerek yok. Özgeçmişi okunduğu zaman üniversite eğitimiyle ilgili bir falso olduğu rahatlıkla görülebiliyor. İki, üç üniversite arasında birbirinden alâkasız bölümlere geçişler yapılmış. O dönemdeki Kıbrıs üniversitelerinin durumuna bakılsa her şey ortaya çıkarılacaktı. Fakat bekleye bekleye durduk yere bir kahraman yaratılmaya çalışıldı.
Yolsuzluk soruşturması ile ilgili ihbar kendi partisinden geliyor. Ortada milyarlarca liralık ciddi, maddi delillere dayalı iddialar var. İş yargıda, bekleyip görmek gerekiyor. Lakin CHP’li yöneticiler işi biliyor. Son 10, 15 senedir seçmen kitlesini Cumhurbaşkanı Erdoğan nefretiyle hipnotize etmeyi başardılar. CHP seçmeni AK Partililere hakaret etmek için kullandıkları “koyun” tabirinden daha ileri bir seviyeye ulaştılar. Sorgulamak, acaba mı demek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti’yi sevmiyorlar, onlara göre tek alternatif de CHP. CHP önlerine kimi koyarsa sürü psikolojisiyle destekliyorlar. Ekmeleddin İhsanoğlu, Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu fark etmez…
Bugün de Karadenizli müteahhit, ANAP kökenli 90’lı yılların tipik sağcısı Ekrem İmamoğlu’nun peşine düştüler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da eleştirdikleri ne varsa fersah fersah fazlası İmamoğlu’nda var. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi ile ilgili şehir efsanelerinden hoşlanıyorlardı. Sözde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin yurtdışında milyarlarca doları var. Ülke içinde “beşli çete” sayesinde kafalarına göre yandaşlara ihale dağıtılıyor vb. ortaya attıkları iddiaların benzerlerinin somut hâli bugün İmamoğlu için söyleniyor. Lakin onların umurunda değil. İmamoğlu muhalif, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük rakibi olduğu için diploması elinden alındı ve hapse atıldı. Bu ezber ve kafa konforu onlar için yetiyor. İmamoğlu masum diyemediklerinden diğerleri de çalıyor deyip işin içinden sıyrıldıklarını sanıyorlar.
Muhafazakâr kesim iyi niyetli olmasının bedelini her seferinde ödemesine rağmen bir türlü akıllanmıyor. Adamlar gündüz gözüyle faşizm rüzgârı estiriyor. Kendileri gibi düşünmeyenin üzerini çiziyorlar. Yaşını, başını almış isimler sırf sektörden dışlanmamak için ben de sizdenim demek zorunda kalıyor. Aynı şeyle ilk gezi zamanı karşılaşmıştık. O dönem sosyal medya bu kadar revaçta olmadığından bazı şeyler unutuldu. Sonrasında 2019 seçimi döneminde her şey çok güzel olacak etiketiyle paylaşım yapmayanı kara listeye aldılar, yandaş diye yaftaladılar. 2023 genel ve 2024’deki yerel seçim sürecinde de benzer naneleri yediler. Bunlara sesini yükseltip, anlayacakları dilden konuşulmadığı sürece bir yere varamayız. Açık açık bunların militanlığını yapanları biz de boykot edip sözde muhafazakâr kanallardan milyonlarca lira kazanmalarının önüne geçmeliyiz.
Türkiye’de oyuncu, şarkıcı mı bitti? Bunlar bizim balık hafızalı olmamıza güveniyorlar. İmamoğlu’na destek bildirisine imza atan, sosyal medyada sokak olaylarına destek olup, yerli markalara boykot çağrısı yapanların listesi çıkarılıp bir daha bu tarafta iş yapmamaları sağlanmalı. Çünkü kendileri aynı şeyi yapıyor. Sosyal medyadan herhangi bir açıklama yapmadı diye bir komedyene dünyayı dar ettiler. Oyunu iptal ediliyor, sözde tiyatrocular sahnelerini kapatıyor vb. Fazlasına gerek yok aynı şekilde muamele etmek bile bunları yola getirmeye yetecektir.
İsrail’i destekleyen markalara boykot çağrısı yaparken insanlar işsiz kalacak diye duyar kasanlar bugün önüne gelene boykot diyor. İki yüzlülükleri bir kez daha ortaya çıkıyor. Kendilerini üstün, ayrıcalıklı gördüklerinden bize bir şey olmaz kafasında takılıyorlar. En çok da bizim tembelliğimize güveniyorlar. Hiç olmazsa bu sefer bari aklımızı başımıza alalım. Kültür ve Turizm Bakanlığı, TRT ve sözde muhafazakâr kanallarımız sürüye uymuş sanat, sepet tayfanın mensuplarına iş vermesin. Belediyeler konser listelerini oluştururken iki kere düşünsün. Bu tayfanın biraz olsun canı yansın ki akılları başlarına gelsin. Yaşananlar milat olsun, yeni Türkiye inşa edilirken bu gereksiz yüklerden kurtulalım. Yerli ve millî tabirinin içini tam anlamıyla doldurmuş olalım.