Su Uyur Düşman Uyumaz!
Atasözlerimiz bize daha ilkokul sıralarından itibaren söylenmeye başlamış ve o günden günümüze kadar zihnimize yerleşmiştir. Çünkü yaşamımızın her anında karşılaştığımız durumlar karşısında söylediğimiz bir atasözü vardır. Bize faydalı olacak birçok atasözü vardır. Atasözlerinin yaşamımıza yaptığı etkiyi inkâr edemeyiz. Hepimiz muhakkak bu bilgece ve tecrübeye dayanan sözlerden dersler aldık. Bu faydalı atasözlerinden biri de “su uyur düşman uyumaz” atasözüdür. Su uyur düşman uyumaz atasözümüz, düşmanımızın her zaman bize karşı uyanık olduğu ve bu nedenle bizim de her zaman uyanık olmamız gerektiğini anlatan bir atasözüdür. Düşman bize saldırmak için pusuda beklediğini asla unutmamamız lazım. Çünkü düşman, fırsat beklemektedir. Eğer düşmanımıza karşı mağlup olmak istemiyorsak uyanık olmalıyız.
Bugün su uyur düşman uyumaz atasözümüzle yazımıza başlamamıza neden olan düşmanımız “Sözde ermeni Soykırımı Yalanı”nın savunucusu olan ermeni diasporası’dır. Özetle Batılıların Müslüman Türklerle hesaplaşma adına kurduğu sayısız hayalden biriydi “Sözde ermeni Soykırımı Yalanı”. Suni bir meseleydi ortaya atanlar ve yaşatmaya çalışanlar açısından. Yani “bir iftira kampanyasından” ibaretti aslında! Böyle olduğu bilinmesine rağmen Birinci Cihan Harbi yıllarında Osmanlı topraklarını işgal eden Birleşik Krallık, sözde ermeni Soykırımı’nı araştırdı. Bütün imkânlarını ezici gücüyle birleştirip seferber eden İngilizler, neticede en küçük bir delile ulaşamadı. Haliyle sözü geçen “iftira kampanyası” dünya kamuoyunun gündeminden düştü ve unutuldu, ta ki 1960’lı yıllarda yeniden hatırlanıncaya dek!
Bu hamleyle Türkiye Cumhuriyeti’nin sıkıştırılmaya çalışıldığı ve kutuplaşan yeni dünya düzeninde bir cephenin tarafı olmaya zorlanacağı açıktı. İlk önce Rusya’nın kaşıdığı ve tamamıyla hayal ürünü olan bu “siyasi yara” maalesef bugün birçok devlet tarafından kanatılmaya çalışılmakta! Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti, siyaseten kuşatılıp diz çöktürülmek istenmekte!
Birleşik Krallık (İngiltere) Parlamentosu üyesi Tim Loughton’un gündeme taşıdığı “Sözde ermeni Soykırımı” yasa tasarısına Birleşik Krallık Parlamentosu’nun alt kanadı olan Avam Kamarası’nda gerçekleştirilen oturumda oybirliği ile kabul edildi. Bu yasa tasarısı ile ilgili oylama 18 Mart 2022’de yapılacak. Oylamanın yapılacağı tarihi dikkatle incelediğimizde düşmanlarımızın nasıl bir intikam ile dolu olduklarını görebiliyoruz. İngilizler, Birinci Cihan Harbi sırasında en büyük mağlubiyeti Osmanlı İmparatorluğu’ndan yani Türkler’den 18 Mart 1915 tarihinde aldılar. Bu mağlubiyetin intikamını da Birinci Cihan Harbi sırasında bizi arkamızdan vuran ermeniler ile almak istiyorlar. İngilizler, 20. Yüzyılın başlarında olduğu gibi kendi oyunlarına yine ermenileri dâhil ediyorlar. ermeni diasporası yalanları konusunda hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Yani iftira kampanyalarını dünya kamuoyuna duyurabilmek adına çalışmalarına son sürat devam ediyorlar. Kısacası su uyur ermeni uyumaz. İşte ermeniler bu atasözümüzü bizlere tekrar hatırlattı.
Tüm televizyon programlarını, sosyal medyayı ve siyasetçilerimizin konuşmalarına baktığımızda 18 Mart 2022 Çanakkale Deniz Zaferimizin yıldönümünde yapılacak olan Sözde ermeni Soykırımı yalanı oylaması ile ilgili hiçbir ses yok. Maalesef düşman pususunu kurmuş saldırmak için her yolu kullanıyor. Ancak biz uyumaktayız. Artık uyanmamızın zamanı geldi, geçiyor. ermeni diasporasının ve bunlara destek veren birçok devletin Türklere yönelik iftiralarını artık tarihin karanlık sayfalarına gömme vakti geldi. Artık bütün gerçeklerin ortaya çıkma zamanı geldi: Dökülen kanlar,kanı dökenler ve kan dökmediği hâlde iftiraya uğrayanlar… Ayrıca ermenilerin önce isyana, sonra Müslüman katliama ve soykırıma dönüştürdüğü ihanetlerini bütün dünyaya anlatmanın da vakti geldi.
Bütün bunların belki de tek bir sebebi var: İnsanlığı birbirine düşüren, onların arasına fütursuzca çekilen SİYA(H)SET!... Tabiri caizse benim kanıma dokunuyor; vicdanlı insanların, merhametli bir milletin iftiraya uğraması ve asıl akıl tutulması ise bu iftirayı atanların gerçekte bu zulme maruz bırakıldıkları milletlerce kışkırtılmalarıdır.