Anadolu coğrafyası insanoğlunun yeryüzünde var olduğu her dönemde ön planda olmuştur. Anadolu tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Farklı uygarlıkların hep egemenlik kurmak için mücadele ettiği bir coğrafya olmuştur. Çünkü Anadolu bereketli toprakları ile üzerinde yaşayanlara her zaman cömertlikle muamele etmiştir.  Roma medeniyeti Anadolu’ya “Güneş’in doğduğu yer” manasına gelen “Anatolia” demiştir. Ama bu söz tabi ki Anadolu’yu anlatmak için yetmeyecektir. İşte medeniyetin beşiği olan bu bereketli topraklar tarih boyunca birçok istila ve savaşa tanıklık etmiştir.  Anadolu’nun tarihini irdelediğimizde Müslüman Türklerin Anadolu ile tanışmasından önce hep bir karışıklık içinde olmuştur. Anadolu toprakları, Selçuklular ve Osmanlılar ile huzura kavuştu.

 

Stratejik öneme sahip bu toprakların Müslüman Türklerin eline geçmesi Haçlı zihniyetini ziyadesi ile rahatsız etti. Türkleri bu topraklardan atmak için türlü türlü oyunlar tertiplediler. Aynı günümüzde olduğu gibi. Son yüzyılda Anadolu üzerine oyunlar kuranların başında hiç şüphesiz ki Amerikalı Yahudi işadamı David Rockfeller gelmektedir. Rockfeller’in Türkiye üzerine söyledikleri aslında hepimizin çok iyi bildiği gerçeklerdir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan Soğuk Savaş döneminde Rockfeller, Amerika Birleşik Devletleri’nin Marshall Planı kapsamında yapılan ekonomik yardımlarla Türkiye’ye el atmaya başladıklarını itiraf eder. Türkiye’ye sürekli verilen borç paralar ile ekonomimizi kıskaçları altına aldılar. Özellikle de kendilerine ait olan şirketlerine imtiyazlar elde ettiler. Adnan Menderes’ten Osmanlı İmparatorluğu döneminde ki kapitülasyonların benzeri talepleri oldu. Adnan Menderes Türkiye’yi bu kıskaçtan kurtulmanın yollarını aramaya başladı. Doğal olarak da bu durum Rockfeller’in isteyeceği en son şeydi. O zaman Adnan Menderes’ten kurtulması gerekirdi. Bunu da 27 Mayıs 1960 askeri darbesi ile başardılar. Çünkü Adnan Menderes ülkesini her alanda hızla kalkındırmaya başlamıştı. Böyle devam ederse Türkiye onların prangalarından kısa sürede kurtulacaktı.

 

Öyle ki Mason localarını Türkiye’nin başına bela ettiler. Onların arasında hangi Cumhurbaşkanlarının da olduğunu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Onların isteklerine karşı durmaya başlayan Adnan Menderes ve arkadaşları idam edilirken Papa 23. John sayesinde idamdan kurtulanın kim olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Türkiye ne zaman onların çizgisinden çıksa hemen ayar veriyorlardı içimizdeki elamanları vasıtasıyla. Sıradaki oyunları Kıbrıs Savaşı sonrası Türkiye’ye uygulanan ambargo oldu. Ambargo nedeniyle halk yokluktan dolayı canından bezmişti. Bir de bunun üzerine provokatörleri aracılığı ile başlattıkları sağ-sol kavgalarıyla kardeşi kardeşe kırdırdılar. Sonuç 12 Eylül 1980 askeri darbesi oldu. 1980 askeri darbesinin de onların istekleri doğrultusunda yapıldığını itiraf eder. Sağ-sol kavgaları sonucunda binlerce Türk genci uydurma ideolojiler uğruna can verdi. Birçoğu da hapishanelerde gençliğini çürüttü. Böylece yine Türkiye’yi kendi istekleri doğrultusunda yeniden dizayn ettiler. O dönemin en önemli sonuçlarından biri günümüzün fırsatçılığı gibi ortaya çıkan karaborsacılık olmuştu. İşte günümüzdeki dünyada yaşanan gelişmeleri kendilerine çıkar kapısı olarak kullanan fırsatçılar gibi karaborsacılar türedi.

 

15 Temmuz’da Türkiye’ye yeniden dizayn vermek istediler. Ancak silah gücü ile hedeflerine ulaşmayı başaramadılar. Çünkü Türkiye’nin başında güçlü bir lider vardı. Bunun üzerine yeni oyunları ise pandemiyi kendi çıkarlarına kullanmak oldu. O da yeterli olmayınca Ukrayna-Rusya Savaşı’nı kullandılar. Bölgede kendi ayakları üzerinde duran ve onlardan direktif almayan bir lider istemedikleri için Türkiye içinde algı operasyonları ve ekonomi üzerinden yapılan komplolar ile Cumhurbaşkanını ve hükümeti devirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Maalesef ki bu duruma kolay yoldan para kazanmak isteyen fırsatçı çapulcular onların ekmeğine yağ sürüyorlar. Yani Türkiye’yi kendi emelleri doğrultusunda parçalamak istiyorlar.

 

Mehmet Akif’in dediği gibi, “Sahipsiz olan memleketin batması haktır; Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.”