Ye Kürküm Ye…
Günümüzden yedi asır kadar önce bu kadim topraklarda yaşamış olan Nasreddin Hoca ne güzel söylemiş, “Ye kürküm ye.” Nasreddin Hoca, o tarihten bugünlere yaşanacakları bize söylemiş. Biz ise ağlanacak halimize gülüyoruz. İşte etiket o kadar önemli olmuş ki güzel ülkemde. İsminizin önünde bir etiketiniz yoksa makam, mevki sahibi değilseniz değer göremez hale geldik. Sizinle hiçbir kimse ilgilenmez oldu. Öyle ki siz o etiketiniz ile değil de sade bir vatandaş olarak bir şeyler yapmak veya karşılaştığınız sorunları çözmek istediğinizde sizi etiketinizi, makam ve mevkiinizi kullanmaya zorlar hale getirdiler.
Etiketiniz olmadığında bir sorun ile karşılaştığınız zaman muhataplarınıza sorununuzu ilettiğinizde sizi dikkate almaz veya geçiştirmeye çalışırlar. Ancak makam, mevki veya etiketinizi dile getirdiğinizde sizi muhatap almayan bütün görevliler etrafınızda pervane oluverirler hemen. Öncesinde çözümün imkânsız olduğunu, yapabilecekleri bir şeylerin olmadığını söyleyen o görevliler, bir anda sorunları sihirli değnek değmişçesine çözüverirler.
Şimdi makam ve mevki sahiplerine sormak lazım? Siz o maaşlarınızı ne için alıyorsunuz? Sizleri o makam ve mevkilere neden getirdiler? Sizin bulunduğunuz makama başvuran bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı (tabi sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması da gerekmez ya) olması onunla ilgilenilmesi için yeterli bir durum değil midir? Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin resmi devlet kurumlarında iş yapabilmek için artık makam mevki sahibi olmak şart oldu. Siz örnek bir vatandaş olarak bir makam ve mevki sahibi olmanıza rağmen o etiketinizi sadece hizmet etmek amacıyla kullanmaya çalışırsınız. Ancak oturdukları o koltukları birilerinin ahbabı dostu olduğu için alan kişiler sizin iyi niyetinizi bile bitirirler.
Yine sormak isterim makam, mevki ve etiketinizi kullanmadan önce siz canım ülkem Türkiyemin bir vatandaşı değil miydiniz? Türkiyem de hizmet almak veya insan yerine konulmak için bir etiket, makam ve mevki sahibi olmamız mı lazım?
Ya da soruyu tersten soralım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde millete hizmet etmek için maaş alan o görevliler neden etikete bakar oldunuz? Kısacası sizler bu millete hizmet için varsınız. O sade vatandaşlar olmazsa siz olamazsınız. Böyle olmaya devam ettiğinizde de sizlerin korkudan ne yapacağınızı şaşırmanıza, elinizin ayağınızın birbirine girmesine neden olacak sizden daha büyük makam mevki sahipleri her zaman olacaktır.
Artık idealist ve örnek insanların sabrını daha fazla zorlamayın. Makama mevkiye değil, insana hizmet ederek ayrıma son vermelisiniz. Sizlerin yüzünden görevini hakkı ile yapan görevliler de töhmet altında kalmakta ve lekelenmekteler. Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan Atatürk İlkeleri’nden biri de Halkçılık İlkesi’dir. Halkçılık İlkesi kısaca; “Devlet, vatandaşın refah ve mutluluğunu amaçlar. Vatandaşlar arasında iş bölümü ve dayanışmayı öngörür. Ulusun devlet hizmetlerinden eşit bir şekilde yararlanmasını sağlar.” Atatürk’ün halkçılık ilkesinden anlaşılan; toplumda hiçbir kimseye, zümreye ya da herhangi bir sınıfa ayrıcalık tanınmamasıdır. Herkes kanun önünde eşittir. Halkçılık ilkesine göre; hiçbir kimse başkalarına karşı din, dil, ırk, mezhep veya ekonomik açıdan üstünlük sağlayamaz.