Uyan Sunam
Fahri Bey, eşi Suna'yı çok sevmektedir. Sevmelerin dile getirilmesinin ayıplandığı dönemlerde Fahri Bey daima eşine olan sevdasını dile getirir. Suna da, büyük bir aşkla bağlıdır Fahri Bey'e.
Hamam sefaları, o dönemlerde kadınların en büyük eğlencesidir. Kadınlar kararlaştırdıkları bir günde toplanıp hep beraber hamama giderler. Suna'nın yakın arkadaşı Neriman Hanım, Suna'nın kimselerin bilmediği sırtındaki beni fark eder. Neriman Hanım eve döndüğünde Suna'nın sırtındaki beni kocası Mustafa Bey'e anlatır.
Aradan günler geçer. Fahri Bey bir gün, evlerinin civarındaki kahvehanede Mustafa Bey'e denk gelir. Bir dizi diyalogdan sonra aralarında münakaşa başlar, karşılıklı küfürleşmeye gider mesele. Fahri Bey'in tehdidine karşı Mustafa Bey: "Sen benimle kavga edeceğine, karına sahip çık. Ben senin karının sırtındaki beni dahi bilirim" diye çıkışıverir. Fahri Bey, duyduklarına inanamaz. Tek sevdiceği Suna'sının kendisine ihanet ettiği fikrine kapılır. Yabancı bir adam, eşinin sırtındaki beni nereden bilecektir!
Eve vardığında, Sunası anlatır kendini Fahri Bey'e. Gözünün ondan başka kimseyi görmediğine ikna olur Fahri Bey. İkna olmuştur olmasına ama kafasındaki şüphe hiç gitmez Fahri Bey'in. Sunasına kötü davranmaya başlar o meseleden sonra. Bir akşam yemek esnasında sudan bir sebeple başlayan münakaşa sonrasında Fahri Bey alır ceketini, atar kendini sokaklara. Sabaha karşı eve gelir. Eve girdiğinde gördükleri karşısında donakalır. Tek sevdiceği Sunası kendini asmıştır. Başucuna bir mektup bırakmıştır, Suna. Son dizeleri şunlar olmuştur:
"Kusura bakma beyim. Uzun zamandır kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim. Kendi adımı temize çıkarmak için başka yol bulamadım. Şunu unutma ki, ben sana hiç ihanet etmedim."
Yavuz Sultan Selim Han sefer planlarını gizli tutardı. Ordu hazır olurdu ancak seferin nereye hangi güzergâh üzerinden gideceğini son ana kadar kimse öğrenemezdi. Hasan Can Sefer güzergâhı hakkında bilgi almak istemişti. Yavuz Sultan Selim sordu : "Sır tutmayı bilir misin Hasan Can ?"
Hasan Can heyecanlanmıştı " Evet " dedi zaten padişahın can dostuydu.
Yavuz şöyle bir tebessüm etti, "Ben de bilirim Hasan… "
Sabahattin Ali, Konya’nın meşhur ‘Karma Ortaokulu’nda Almanca öğretmenliği yaptığı sırada dost meclisinde Atatürk aleyhinde bir takım sözler söylemiş. Soruşturma geçirip hapse atılmış.
Her bildiğini söyleme ama her söylediğini bil diye güzel bir söz vardır. Üç ayrı yaşanmış hikâye ile bu haftaki yazımı sunmak istedim sizlere.
Neyi niçin yaptığını bilmek erdemli insanların en önemli özelliğidir. Ben iyi niyetliyim ama karşımdaki kötü ise bunda benim günahım nedir düşüncesiyle zihnimizden geçen her düşünceyi yahut gördüğümüz nahoş olayları, birilerinin bize güvenerek naklettiği sır kabilinden sözleri, başkasına aktarmak erdemli insana yakışmaz. Dahası dost meclisinde bile olsa temkinli davranarak siyasi eleştiri dozunu ayarlamak en doğrusu.
Belki de en erdemli davranış Hz. Ali’nin kıssasında olduğu gibi sırrını kimseye anlatamıyorsan suya anlat. Belki o kuyudan sular yükselir de kamışlar çıkar. Hiç değilse sırrını anlatan kişinin güvenini yitirmez, günahına girmezsin. Selametle kalınız.