Şerife Oktar
Şerife Oktar İmam Hatipli Olmak Ayrıcalıktır

İmam Hatipli Olmak Ayrıcalıktır

Beş artı üç sekiz yıllık zorunlu ilköğretim okulu okuyan neslin bir parçasıyım. Sekizinci sınıfta iken Allah selamet versin kendisine halen dua ettiğim okul müdürüm Mustafa İlik Hocam, lise tercihleri döneminde bana şöyle demişti: “Şerife kızım, sen edepli ve namaz kılan bir çocuksun, gönlüm İmam Hatip okumandan yana. Yine de sen bilirsin ama başka liselerde ortamdan etkilenmen ve değişmen kolay olur. Gel İmam Hatipli ol. Tercihlerini öyle yapalım.” Allah razı olsun sebep oldu ve ben de geriye dönüp baktığımda İmam Hatipli olmamı şükür sebebim olarak görürüm.

Ailede ilk okuyan kız çocuğu benim. Babam ufacık puanla kaçırmış İmam Hatip okumayı; sınıf arkadaşı olan amcama ve dayıma nasip olmuş. Ortanca amcam da aileye dahil olan yengelerim de hep İmam Hatipli. Okunacak lise olmadığından mı, hayır ne münasebet! Öyle ki amcamın anlatışına göre kendi devrinde imam hatipler öylesine çoğalmış ki Merkez İmam Hatipte Z harfine kadar şube açılmış. Kendisi yanlış hatırlamıyorsam lise iki yada üçte Z3 şubesinde farklı bir binada eğitim görmüş.

Ben de okuluma puanla yerleştim. Kendi dönemimde ciddi düzeyde puan kesintisi yaşadım üniversite sınavlarına girdiğimizde. İzahları o kadar mantıksız ki, sen İmam Hatiplisin, İlahiyat Fakültesi dışındaki bölümlere girmek istersen puanının kırılır. Yine hamd olsun puanımız kırılsa da alan dışı bölümlere yerleşme hakkı verildi bizlere. Öyle ki o dönem pek çok arkadaşım hukuk fakültesi, tıp fakültesi kazanarak mezun oldular. Ben de Türk dili ve edebiyatı bölümüne yerleştim. Bizden önceki mağdur olan nesil ki, 28 Şubat nesli, isterse sınavda tüm soruları doğru cevaplayarak Türkiye birincisi olsun İmam Hatipli diye tercih hakkı sunulmuyordu kendisine. Aaah ah ne günlerden geçti güzel ülkemin güzel insanları.

İmam Hatip Lisesine başladığımda, heybetli giriş kapısındaki Konya İmam Hatip Lisesi tabelasının arkasındaki yazı beni çok etkilemişti: “Hiç Bilenlerle Bilmeyenler Bir Olur Mu? Zümer 9” Ayet olduğunu anladığımda daha bir ürpererek baktığım bu cümlenin ne demek istediğini yaşayarak öğrendim.

Sonra bize söyledikleri çok manalı bir cümle vardı hocalarımın: “İmam Hatip’in ön kapısından girip arka kapısından çıkanla, bahçesinin dışından dolaşan kişinin soluduğu hava bir değil.” Bu cümlenin doğruluğunu da yaşayarak öğrendim. Ahlaklı olmanın kişiye matematik ve Türkçe bilgisinden çok daha önemli olduğunu, imanlı bir duruşu ve iyiliği emredip kötülükten sakındırmak gerektiğini öğrendim. Hep söylediğim bir şey var ki, şu okuldan dört yılda hiçbir şey öğrenemediysem -ki edebiyat aşkımı filizlendiren de bu okuldur aynı zamanda- evden çıkarken abdest almanın ne derece önemli olduğunu öğrendim ve bilfiil uygulayarak hayatıma idame ettim. Nice sağlam dostluklarımın temeli de bu okulda atıldı. Halen görüştüğüm samimi dostlarımı İmam Hatip’te aldığım vefa duygusuna borçluyum.

Dünkü okuduğum haberde günümüz insanının ne kadar çirkinleşebileceğini, hadsiz söylemin ve iftiraların ne kadar rahatça söylenebildiğini gördüm. Sahneye çıkınca adam olduğunu zanneden insanlar kendini alkışlayınca burnu kaf dağına çıkan şarkıcı müsveddesi kişiler son zamanlarda hayli türedi. İslam’la alay etmeye kalkan, Allah’ın Peygamberine laf söyleyebilen insan pek hala İmam Hatiplere de laf atmayı kendine meziyet biliyor. Öyle ki sahnede Türk bayrağı yerine LGBT bayrağı açmayı meziyet sanan bu mahluk “kalbimizin en güzel yerine koyuyoruz bu bayrağı” diyerek kendini sevenlere de kendi çapında öncülük etmiş oluyor.

Şunu unutmayalım ki, altın çamura düşmekle pislenmez. İmam Hatip okulları layık olmadığı ağızlarda kötülenerek konuşuluyor diye değerinden asla düşmeyecektir. Çünkü bir okulu İmam Hatip yapan orada Allah kelamının okutulması ve derslerin İslami ilimlerle dolu olmasında yatıyor. Ahlak ilkelerinin temel alındığı bu kurumlarda İman esasları tatbik edilerek öğretiliyor ve parlak bir neslin inşası yapılıyor. Z kuşağı değil de Elif nesli yetiştiriliyor.

“Rabbim, içimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak etme. Araf 155” duasıyla. Selamette kalın

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şerife Oktar Arşivi