Laf ile Değil, Kalp ile ...
Hayat, karşılaştığımız insanlarla güzelleşir; ama gerçek anlamda güzellik, sadece
sözlerde değil, kalpte yer bulduğunda ortaya çıkar. Lafla dostluk kurmak, sevgi sunmak
kolaydır. Asıl mesele, bir insanı kalbimize alıp onun ağırlığını, sevinciyle ve hüznüyle
birlikte taşıyabilmektir.
Günümüzde ilişkiler sanki vitrindeki eşyalar gibi sunuluyor. Güzel sözler, şık
tebessümler, bolca verilen vaatler... Ama içi boş. Bir sıkıntı olduğunda, bir zorluk kapıyı
çaldığında, nice dostluklar kumdan kaleler gibi yıkılıp gidiyor. Çünkü o dostluklar kalpten
değil, dilden kurulmuştu.
İnsanlar hayatımıza kolayca girebilir; fakat önemli olan, kaçına gerçekten yer
açabildiğimizdir. Yer açmak, o insanın varlığına içtenlikle kıymet vermektir. Zor
günlerinde yanında olmayı göze almak, sevinçlerinde samimi bir sevinç duyabilmektir.
Kalpten yer verdiğimiz insanlar, bizim gerçek hikâyemizi oluştururlar.
Şu da bir gerçek: Herkese kalbimizde yer vermek mümkün değil. Ne güzel ki hayat, bu
seçimi yapmamızı sağlıyor. Kimini sadece selamla, kimini bir tebessümle uğurlarken;
kimilerini köklerimiz gibi içimize yerleştiriyoruz. Bu yüzden seçerken dikkat etmek, lafla
değil kalple bağ kurmaya gayret etmek gerekiyor. Çünkü gerçek bağlar gösterişe ihtiyaç
duymaz, süslü sözler beklemez.
Bazen bir bakış, bir suskunluk, bir küçücük destek binlerce kelimeden daha derin iz
bırakır. Kalpten verilen yer, insanı hem büyütür hem de korur. Lafla verilen yer ise ilk
fırtınada kaybolur.
O yüzden hayatımıza birilerini alırken, süslü sözlere değil, içimizin sesiyle karar verelim.
Çünkü kalp neyin gerçek olduğunu, lafın nerede bittiğini her zaman bilir.