Hayır Demek, Kendimize Evet Demektir
Hayatta en çok ihmal ettiğimiz şeylerden biri belki de kendimize koyduğumuz sınırlardır. Toplum olarak başkalarını memnun etmeyi, kırmamayı, uyum sağlamayı öyle içselleştirdik ki, bazen “hayır” demek bir kabahatmiş gibi geliyor. Oysa sınır koymak, bencillik değil; özsaygının bir yansımasıdır.
Kendi sınırlarımızı belirlemek, neyi kabul edip neyi edemeyeceğimizi netleştirmektir. Bu sadece fiziksel alanlarla ilgili değil; duygusal, zihinsel, hatta zaman yönetimiyle ilgili bir durumdur. Mesela size iyi gelmeyen bir arkadaşlığın devam etmesine göz yummak, sınırların ihlalidir. Veya sürekli başkalarının sorumluluklarını üstlenmek, kendinizi tükenmiş hissetmenize neden olabilir.
Peki neden zorlanıyoruz? Çünkü çoğu zaman onaylanma arzumuz, iç sesimizi bastırıyor. Başkalarının bizi sevmesi, kabul etmesi uğruna kendimizi yok sayıyoruz. Ama unutmamamız gereken şu: Gerçek ilişki, sınırları tanımakla güçlenir. İnsanlar sizi sınırlarınızla sevebiliyorsa, o sevgi daha gerçektir.
Sınır çizmek demek, çatışmak ya da mesafe koymak anlamına gelmez. Aksine, sağlıklı ilişkilerin temelidir. Birine “hayır” demek, kendinize “evet” demektir. Kendi ihtiyaçlarımıza kulak vermek, ruhumuzu korumaktır.
Sınır koymak, bir süreçtir. Önce ne istediğimizi anlamakla başlar. Ardından, bunu açık ve net bir şekilde ifade etmekle devam eder. Belki başta rahatsız edici gelebilir. Ama zamanla, iç huzurumuzun arttığını farkedeceğiz.
Unutmayalım, biz değerliysek, sınırlarımız da değerlidir.