Başkalarını üzerek güçlü olamazsın
Bazı insanlar vardır; girdiği ortamı ağırlaştırır, enerjiyi emer, kırıcı sözleriyle başkalarının moralini bozar. Kimseye mutluluk çok görülmez ama onların huzursuzluğu bulaşıcıdır. Peki, neden bazı insanlar kendi içindeki eksiklikleri başkalarını mutsuz ederek bastırma ihtiyacı duyar?
Bu davranışın sebebi çoğu zaman “kompleks” dediğimiz bastırılmış özgüvensizlik duygusudur. Kişi kendi yetersizlik duygusunu, başka birini küçük düşürerek ya da mutsuz ederek dengelemeye çalışır. “Ben kötü hissediyorsam, kimse iyi hissetmemeli.”
Oysa bu yaklaşım, içsel boşluğu doldurmaz; sadece geçici bir rahatlama sağlar. Üstelik bu davranış sürdükçe kişi çevresindeki insanlar tarafından daha da dışlanır. Sevgi yerine korkuyla kurulan ilişkiler, kalıcı değildir.
Toplumsal olarak da bu tür davranışları bazen “sert olmak” ya da “güçlü durmak” sanıyoruz. Oysa gerçek güç, başkasını ezmeden de var olabilmektir. Kendi yetersizliklerini tanıyıp bunları başkalarına zarar vermeden dönüştürmek, en büyük olgunluktur.
Belki de kendimize şu soruyu sormalıyız: Birini küçümsediğimde, eleştirdiğimde ya da mutsuz ettiğimde aslında neyi bastırıyorum?
Unutmayalım; kendi karanlığını başkasına yansıtmak kolaydır, ama asıl cesaret, o karanlığın içine bakıp ışığını oradan yakabilmektir