Mehmet Toker
Mehmet Toker Opportunizmle Nereye Kadar?

Opportunizmle Nereye Kadar?

İstanbul Sanayi Odası (İSO) toplantısında Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu: "Bazı sanaayicilerin ucuz kredi ile döviz alıp, döviz stokçuluğu yaptığını" ifade etti . Sanayicilerin bu tutumu, tam anlamıyla opportunist bir davranıştır.
Gazeteci Sevda Türküsev'in daha önce gayet net dile getirmiş olduğu kadınların sokaklardaki ve sosyal medyadaki bedenlerini teşhir ile ilgili durum tespitini, daha yumuşak bir dil ile tekrar eden Halil Konakçı'ya bir iki nebbaş ve ayyaş tarafından gösterilen tepkiler yine tam bir opportünizmdir. (Hocaya tepki gösteren nebbaş ve ayyaşlara, tepki göstermeyen bizim mahalledekilerin suskunlukları da aynı şekilde opportunizmdir.)
Polise tokat atan milletvekili Sebahat Tuncel ve Saliha Aydeniz'e gösterilen haklı tepkinin(Vekilliklerinin düşürülmesi), görevini yapan camii kürsüsündeki vaizi Afganistan'a göndermekle, hesap sormakla, dilini koparmakla tehdit eden, iki tane sözde milletvekiline gösterilmemesi opportunizimdir. -Mezkûrun ileyh iki vekil için fezleke hazırlanıp vekilliklerinin düşürülmesi gerekirdi.- İlkesel olarak değerlendirdiğimizde ilk ikisi görevini yapan devlet memuruna fiziki müdahalede bulunmuş, diğer ikisi ise görevini yapan devlet memuru olan bir hatibe sözlü tehditte bulunmuş ve devlet memurunun görevini yapmasını engelleme suçu işlemiştir. Çünkü DİB'nın "ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek ve toplumu aydınlatmak görevi" kanun ile güvence altına alınmıştır. DİB kuruluş ve görevleri hakkındaki kanun şöyle der: İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Cumhurbaşkanlığına bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.
Opportunizm kelimesi, kapitalist ideolojide kişisel çıkarlar için vasati durumdan, şartlardan bilinçli olarak yararlanmak demektir. Opportunist anlayış, kendi yumurtasını pişirmek için komşusunun evini yakmayı mübah gören bir anlayıştır. Opportunist davranışta inançlara, ilkelere, değerlere, ahlaki seciye, empati, îsâr gibi insani duygu ve durumlara yer yoktur. Opportunist anlayışta, şahsi menfaatler veya sınıfsal menfaatler, bencillik, egoizm, ihtikar ve maddi çıkarlar, ön plandadır ve tercih sebebidir. Siyasal ve sosyal bir terim olarak opportunizm: Onur, şeref, izzet, dürüstlük, erdem gibi hiçbir ahlâki veya dini değeri kabul etmeyen; hedefe giden yolda her fırsatı değerlendirme amacını güden, her yolu mübah gören bir anlayıştır. Opportunistler, siyasal ve sosyal hayatta ahlâki ilkelerin işlevsiz olduğuna, esas belirleyici faktörün çıkar/menfaat maddi veya ekonomik güç olduğuna inanan ve kendi çıkarları için her araca başvurmanın, her fırsatı değerlendirmenin uygunluğunu kabul eden bir düşünceye iman ederler.
Bugün toplumumuzdaki ekonomik sıkıntıların,TL'nin döviz karşısındaki değer kaybının, fahiş fiyat artışlarının sebebi, Kavcıoğlu'nun işaret ettiği sadece kendi çıkarını düşünen, krizleri fırsata çevirmeyi marifet veya maharet zanneden kişilerin ahlâk anlayışlarından kaynaklanmaktadır. Yapılan doğru işleri, faydalı faaliyetleri inkar etmeyi kendi siyasi istikballeri ve maddi çıkarları için çıkış yolu görenlerin yalan ve iftiraya varan beyanları toplumsal huzur ve istikrarın önündeki en büyük engeldir. Hayra mani, şerre teşne olan bu tür anlayış sahibi kimselerin toplumda hızla yaygınlaşması toplumu bir kör dövüşüne doğru sürüklemektedir. Kendi ekonomik çıkarları, siyasi ihtirasları ve menfaatinin temini ve devamı için her ortama ayak uydurabilen, ilkesiz duruş sergileyen, gelene ağam-gidene paşam diyalektiği içerisinde yaşayan bu insanlar; topluma sadece maddi olarak değil aynı zamanda manevi olarak da zarar vermektedirler. İlkesizliğin ilke haline geldiği bu anlayış "dün dündür, bugün bugündür" mantığından hareketle sürekli değişkenlik gösteren, çelişkili ve omurgasız bir hayat anlayışıdır.
Opportunist anlayış sahibi kişiliklerin en büyük düşmanı; ilkeli, karakterli, omurgalı tavır ve davranışlar sergileyen, toplum menfaatini kendi maddi-manevi kişisel çıkarlarının önünde kabul eden ve onur, erdem, izzet, dürüstlük, îsâr, yardımlaşma gibi ilkelere sahip çıkan kişiler ve bu kişilerin oluşturmuş olduğu birliktelikler ve yapılardır.
Opportunizmi hayat felsefesi haline getirmiş olan kişiler veya topluluklar dünyaya, içerisinde yaşadıkları topluma, at gözlükleri ile bakan ya da hadisât karşısında üç maymunu oynayan tiplerdir. Ne zaman ki kendi çıkarlarının dürtüsüyle harekete geçerlerse; hakikata karşı kör, sağır ve dilsiz olanlar; çıkarları uğruna bir anda saldırgan bir varlığa dönüşürler. Hiç kimsenin gözünün yaşına bakmadan, zulmederler. Kendi çıkarları zarar görmesin diye bütün toplumu zarara sokmayı vakayı âdiyeden görürler. Bu anlayış toplumsal çatışmalara, ekonomik buhranlara ve toplum içerisinde istikrarsızlığın, huzursuzluğun ortaya çıkmasına istikrar ve güvenin kaybolmasına sebep olur.
Bugün karşı karşıya kaldığımız, üzerine gidilip çözülmesi gereken esas problem, medyadan iş ve sermaye dünyasına, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına kadar sirayet etmiş olan ve ilkesizliği ilke haline getirmiş opportunist kişiliklerin toplum nazarında değer işgal etmesidir. Zira ilkesizliği, ilke edinmiş kişilerin bir istikameti ve kıblesi yoktur. Kendi çıkarları için âlî menfaatleri rahatlıkla satabilirler. Şahsi hedeflerine ulaşmak için hırsları uğruna tüm toplumu ateşe atabilirler. Toplumun arkasından kuyu kazan ya da topluma alenen düşmanlık yapan terör örgütleri ve uzantıları ile rahatlıkla işbirliği içerisine girip, el ele, kol kola menfaatleri bitene kadar aynı yolda yürüyebilirler. Onursuz bir kazancı, onurlu bir kaybedişe tercih edebilirler.
Onun için bu opportunist tipleri ve oluşumları tanıyıp, toplumun ve geleceğimizin bunlardan zarar görmemesi adına ilkelerimizi, inançlarımızı, ahlaki değerlerimizi her zaman öncelememiz gerekir. İnsanı insan kılan, inançları, ahlaki ilkeleri ve insani duygu ve düşünceleridir. Dünya üzerinde savaşların, kan ve gözyaşının, zulümlerin, haksızlıkların olmasının sebebi opportunist insanların bir takım jelatinli, janjanlı söylemlerle, asılsız vaadlerle, asıl yüzlerini gizleyip toplumda taraftar bulmalarından dolayıdır. Hem bu dünyada, hem de ahirette nokta kadar menfaati için, virgül gibi eğilmeyenler ve ünlem işareti gibi noktayı/menfaati ayağının altına alıp dimdik duranlar kazanacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Toker Arşivi