Senden Ümidimi Kesmem
Kıymetli kardeşlerim bu hafta sizlerle insanın korku ve ümit arasında yaşamasından yani Rabbimizi hem gönülden sevip bağlanmak onun rahmetinden ümit kesmemek,hemde ondan korkmaktan bahsedeceğiz inşallah.İslam literatüründe bu konuya Havf ve Reca denilmektedir.
İyi bir Müslüman hayatı, ancak korku ile ümit arasında (beyne’l-havf ve’r-recâ) yaşanandır. Bazen cemâl bazen celâl sıfatlarını düşünerek Allah Teâlâ’ya karşı son derece saygılı ve korkulu, ama aynı zamanda büyük bir ümitle dolu olmak gerekir.
Bu tıpkı babamızla olan ilişkimize benzer.Babamızı çok severiz ama bir hata yaptığımızda bize kırmasından veya onu üzüp kaybetmekten korkarız.
Hz. Peygamber hastalanan Hz. Ömer’in ziyaretine gitmişlerdi. Ona “Ey Ömer! Kendini nasıl hissediyorsun?” diye sordular. O da “Ey Allah’ın Rasûlü! Korku ile ümit arasındayım. Şöyle ki bir taraftan Allah’ın rahmetini umarken diğer taraftan da O’nun azabından korkuyorum” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber “Bu iki duygu herhangi bir müslümanın kalbinde biraraya gelirse Allah ona umduğunu verir ve onu korktuğundan da emin kılar” buyurdular.[1] Kenz, II/145 (Beyhaki, Said b. El-Müseyyeb’den).
İnsan, sevdiği kimseyi, herhangi bir şekilde üzmekten korkar. Allahü teâlâyı ise, herkesten çok sevmek gerekir. Allah’ı çok seven bir kimse, herhangi bir yanlış iş yapıp, Onu üzerim diye çok korkar.
Bizleri yoktan var eden ve çeşitli nimetler ihsan eden Rabbimizi elbette çok sevmek gerektiği gibi, bu sevgiyi kaybetmekten de çok korkmak gerekir.
Peygamber Hz.Muhammed s.a.v bir Hadisi Şerifte şöyle buyuruyor Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Eğer mü’min, Allah’ın azabının nitelik ve niceliğini bilseydi, cennet ümidine kapılmazdı. Kâfir de Allah’ın rahmetinin nitelik ve niceliğini tam olarak kavrayabilseydi, O’nun cennetinden asla ümidini kesmezdi”.
Rabbim bizleri kendinden ümit kesmeyen ama gazabından korkan kullarından eylesin. Amin.