Toplumumuz Dindarlaşıyor mu Sekülerleşiyor mu?
Ramazan'a yaklaştığımız şu günlerde bir kamu oyu araştırma şirketi tarafından yapıldığı iddia/ifade edilen bir kamuoyu araştırması ile ilgili sosyal medyada ve ulusal medyanın amiral gemisi denilebilecek ulusal medyada bir takım değerlendirmeler yayınlandı. Araştırmaya göre Türkiye çok dindar! bir ülkeymiş. Nüfusun % 94'ü Allah'a inanıyormuş. Allah'a inanmıyanları oranı %4'müş. Dolayısıyla Deist, Teist, Ateist gençler geliyor algısı doğru değil sadece bir manipülasyonmuş. Keşke öyle olsaydı. Buna en çok sevinen bu satırların yazarı olurdu.
Allah'a/yaratıcıya inananların sayısının % 94 olması bu kişilerin hepsinin dindar Müminler olduğu anlamını taşımıyor. Zira kendisini Deist olarak tanımlayan bireylerde Allah'a/yaratıcıya inanıyor. Deizm: "Allah’a ve O’nun âlemi yarattığına inanmakla birlikte peygamber, kitap, vahiy, melek, ahiret vb. doktrinlerini inkâr eden felsefi inanış" olarak tarif edilemektedir. Tanrı’nın varlığını ve âlemin ilk sebebi olduğunu kabul etmekle birlikte akla dayalı bir tabii din anlayışı çerçevesinde nübüvveti(peygamberlik, vahiy, kitap ve melek) şüphe ile karşılayan veya inkâr eden felsefî ekolün adı. Teizm ise: Yaratıcı Tanrı anlayışını savunan felsefe akımı. Teizm, öncelikle Tanrı’nın var olduğuna inanmak ve bu inancı bir şekilde savunmaktır. Bu tavrın arkasında, maddî dünyanın ötesinde aşkın bir varlığın mevcudiyetini ve O’nun kutsallığını kabul etme düşüncesi yatmaktadır.
Dolayısıyla bu araştırmayı sonuçlarını yorumlayanlar, deist ve teistlerin Allah'a veya yaratıcı fikrine inandığını bilmiyorlar veya biliyorlarsa dahi bir yerlere sinyal yakma adına bilmezlikten geliyorlar. Halbuki iki yıl önce yapılan bir başka kamuoyu araştırma şirketinin yaptığı araştırmada Allah'a inandığını ifade edenlerin oranı % 85. % 8.6'sı ise septik olduğunu, Allah'ın varlığından şüphe içinde olduğunu, kendisini ateist, agnostik, nihilist veya diğer felsefi inanç biçimleri ifade edenlerin oranı ise % 5.7. Üniversite öğrencilerinde ise durum daha da vahim. Üniversite öğrencilerinin % 13'ü "Allah'a inanmadığını" ifade ediyor.
Anketlerde görülmeyen ve esas tehlike gençlerde yaygınlaşan ve ateizm,deizm, agnostizm, septizm ve nihilizme götüren "3İ" diye kodlayabileceğimiz İstihlâl, İstihzâ, İstihfaf. Seküler hayat tarzı, batı tipi yaşam özentisi, sosyal medyada yapılan manipülatif dini! veya antidini paylaşımlar dini tutumu etkileyen etkenler olarak karşımıza çıkıyor.
İstihlal, haram olan bir şeyi helal veya helal olan bir şeyi haram görmektir. Bugün insanlar arasında yaygın hale gelen "efendim bugün bunu yapmayan var mı ki, herkes yapıyor, hangi devirde yaşıyoruz, Şeriatle yönetilmiyoruz, bu sistemde din yaşanmaz vb." şeklindeki sözlere sığınılarak maalesef birçok haram olan hususlar helalmiş gibi telakki edilmektedir.
İstihza: Bu gün bazı şovmenlik yapanlar insanlar güldürüp para kazanmak için inanç konusu veya dinin ahkamı ile alakalı değerlerle alay edebilmektedirler. İslam’ın bir hükmüyle, şeraitiyle alay etmek veya onu hafife almak Allah korusun insanı iman sınırlarından çıkarır ve küfre götürür.
İstihfaf: Hafife almak, hafif görmek, önemsememek demektir. Gençlerin arasında maalesef dini inanç, uygulama ve değerleri hafife almak bir moda gibi yayılmaktadır. Sosyal medyadakendini fenomen vs. gibi gören bazı kimseler daha fazla reaksiyon alabilmek adına dini inanç ve değerleri istihza veya istihfaf konusu yapamaktadırlar. Bunun neticeside ateizme, deizme, agnostizme çıkıyor.
Günümüz Müslümanlarını ve özellikle Müslüman gençleri iman-küfür bağlamında tehdit eden en önemli faktör dijitalleşmenin etkisiyle insanları bir virüs gibi saran sosyal medya ve etkileşimdir. Özellikle iletişim ve haberleşmenin çok ilerlediği çağımızda insanlar her türlü bilgi ve düşünceyi büyük kitlelere çok kısa sürelerde ulaştırabilmektedirler. Dijitalleşmenin gecekondulaşmasını yaşadığımız günümüz Türkiye'sinde inançsızlık ve inkar moda gibi yayılmaktadır. İnanç karşıtı düşünce ve akımların bilgi paylaşımları, bazı dış mihraklı düşünce kuruluşlarınca finansal olarak desteklenip bu tür ideolojinin yaygınlaşması amacıyla yapılıyorsa daha da tehditkâr olabilmektedir. Bu nedenle günümüz de doğru bilginin dijital platformlardan değil eğitim kurumlarından alınması bir zaruret olmuştur.
Bu konuda elimiz değil gövdemizi taşın altına koymamız gerekmektedir. Yoksa sipariş anketlerle ancak kendimizi kandırırız. Tehlike yok demekle tehlike geçmiyor. Hariçten gazel okumuyorum sahanın tam ortasından bildiriyorum... Sonra son pişmanlık fayda vermez...