Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Adem’in yareni

Adem’in yareni

İki sevdalı bakış sandal üstünde

Daha baştan daha yekten

Kışı sıyırıp atmış Âdem amca

Bahar Yâren leylekten

Yalnız mevsim girmemişti aralarına

Denizler, şehirler, kıtalar

Hepsini aştılar hem de on dört kere

Yeniden çizildi gönülde haritalar

İnsanda gülüş tazelendi

Leylekte çığlık

Kim bilir bu daha kaç kez tekrarlanacak

Durdukça iki canda sağlık

Suya yazılmış en güzel şiir bu

Sandalın taşıdığı en nayif yük

Cihan kadar geniş

Umut kadar büyük

Bir örnektir bu Yarenle Adem'den

Ayrılan sevgililere, boşanan eşlere

Bir destan gibi yazıldılar tarihe

Ve gerçeklere, düşlere

Tam 14 yıl olmuş Âdem Amca’nın Yaren ile macerası başlayalı. Bursa’nın Karacabey ilçesinin Eskikaraağaç köyünde, Uluabat Gölü’nün üstünde bir kayıkta sessiz sedasız başlayan bu macera artık bütün ülkenin hatta dünyanın dilinde konuşulur oldu. Kayığın ucuna konuyor leylek, yaşlı balıkçı, yakaladığı balıklardan birini havaya fırlatıyor, leylek bu balığı havada kapıyor. Bütün hikâye de bunun üzerine gelişiyor.

Âdem Amca leyleğin adını, gösterdiği dostluktan dolayı Yaren koyuyor., Bulundukları köy Eskikaraağaç. Ancak bu yaşananlardan sonra ‘Leylek Köyü’ olarak da biliniyor. Karacabey, Bursa merkezden yaklaşık 70 kilometre batıda yer alıyor. Kuş gözlemcisi Alper Tüydeş’in çektiği fotoğraflar ile herkesin tanıdığı ‘Âdem ve Yaren’ yıllardır aynı heyecanla göçten dönerken yahut göçe giderken takip edilir hale geliyor. Âdem Amca ile Yaren leyleğin dostluğu öylesine içselleştirilmiş ki sadece köyün adı değil yapısı da değişmiş. ‘Leylek Köyü’ne gidenleri ilk karşılayan görüntülerden biri köy meydanında bulunan heykel. O heykelde Âdem Amca ile Yaren leyleğin dostluğu anlatılıyor. Öyle ki köyde bir de kuş müzesi var. Hatta kuş gözlem kulesi bile var.

Anadolu köylülerinin pek çoğu gibi Eskikaraağaç (Leylek Köyü) köylüleri de tarımdan geçiniyordu. Âdem Amca ve Yaren leyleğin dostluğunun şöhreti ile turizm de köyün önemli bir gelir kaynağı haline geldi. Bu insanla kuşun dostluğunu yakından görmek isteyenler, Leylek Köyü’nün yolunu tutuyor. Haliyle köyde bir hizmet sektörü oluşuyor. Köyün kadınları dışarıdan gelen ziyaretçiler için gözleme evleri yapmış, kendi evlerinin önüne attıkları birkaç sandalye ile mütevazı işletmeler açmışlar. Ama öncesinde hikâyenin başını, yani dostluğun nasıl başladığını Âdem Amca’dan dinleyelim:

Âdem Amca 2011 yılında Bursa’da çalıştığı kurumdan emekli olunca köyüne geri döner. Aynı yıl balıkçılık yapmaya başlar Âdem Amca, kayığına bir leyleğin konduğunu ve onu beslemek için nasıl balık verdiğini anlatıyor: “8-10 tane balık verdim, uçup gitti. Dönüp evime girdim. Ertesi sabah yine balığa çıktım, leylek aynı saatte yine kayığa geldi. Ve bu devam etti gitti, Yaren ile 14 yıldır dostluğumuz sürüyor. Her yıl mart ayında geliyor, kayığıma konuyor. Beraber balığa çıkıyoruz, balık tutuyoruz. Hem onu doyuruyorum hem de kendi kazancımı sağlıyorum. Yaren ile aramda bir sevgi bağı oluştu. Onu görmeden duramıyorum, o da beni görmeden duramıyor.”

Yıllar yıllar sonra Yaren leylek sadece kayığa değil Âdem Amca’nın evine de gidiyor. Bu anları ise Âdem amca şöyle dile getiriyor: “Bu sene Yaren ile diyaloğumuz biraz daha gelişti. Evimin yanına bir yuva yaptım, bu yıl yavrularıyla beraber oraya geldi. Ancak bu sefer biraz korkuttu bizi. Genellikle 6 Mart’ta geliyordu bu yıl 11 Mart’ta geldi, gelmeyecek sandım. Sonra da gitmeyecek diye korktum. Çünkü gitmezlerse kışın burada soğuktan ölürler diye düşündüm.

Gerçekten de kimsenin kimseye müdana etmediği, sevgililerin durmadan ayrıldıklarını, boşanma davalarını artık bitti sözlerinin havada uçuştuğu günümüzde bir leyleğin bir insanla kurduğu, ya da bir insanın bir leylekle kurduğu ilişki de diyebiliriz; yıllarca devam ediyor olması şaşırtıcı olduğu kadar bütün insanlara örnek teşkil edecek kadar da değerli bir hadise. Son zamanlarda insan ilişkilerimizde gözle görülür bir deformasyon yaşıyoruz. Gençlerimiz yuva kurma vaktini bir hayli ileri aldıkları gibi, o yuvaların bozulma süresini de oldukça kısalttılar ve basit nedenlere yaslanarak ayrılığı hemen başuçlarında tutuyorlar. Oysa vefa, sadakat ve tahammül insanlara verilmiş en büyük nimetlerden ki insan her yaşta aynı fiziksel yapıda olmayacağı için, yaş ilerledikçe daha çok ihtiyaç duyar yanında bir eşe.

İşte Âdem Amca ve Leylek hikayesine biraz da böyle bakmak gerekiyor.

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi