Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Yağmur yağıyor Araplar'a

Yağmur yağıyor Araplar'a

An belki geçicidir, fakat anı ebediyen kalıcıdır. Bud Mеyеr’in bu sözü ne kadar da doğrudur. Yıllar geçse de unutmuyor insan yaşadığı bazı şeyleri. Bunun bir olaya ya da birilerine bağlı olması da gerekmiyor bazen; durumdan da hatıralar kalabiliyor çok zaman. Mesela çocukluğumun, ama daha çok gençliğimin yağmurlu günlerinden pek çok manzara kalmıştır bende. Bunlar kimi zaman şiirlerimde, kimi zaman da yazılarımda dile geliveriyor kendiliğinden. Gencim, / Karşıki evin kiremitlerine / İplik iplik bir yağmur yağıyor / Bir serçe yıkanıyor su birikintisinde / Yamalı asfaltıyla Büyük Sinan caddesi / Arınmış tozundan toprağından / Dallarında kuşlar tünemiş akasyanın / Yağmur damlıyor yaprağından işte bu mısralarda dile gelen yağmur hatıram, mümkün olsa da gözümde canlanan yerden size de gösterebilsem. Yağmurun o kiremit dama düşerken çıkarttığı sesi bile duyabiliyorum. Dua eden dudaklar gibi tevekkül içinde ve büyük bir huzuru duya duyura. Araplar Mahallesi’nin tozu toprağı yıkanmakta o iplik iplik yağan yağmurla. Uzun zamandır öyle yağmıyor yağmurlar. Son zamanlar da gökyüzü bile bir kızgınlığın şimşeklerini şaklatıyor üstümüzde.

Gencim, / O yağmur devam ediyor / Kiremitleri kendi rengine boyayarak / Güvercinler memnun bu yaz yağmurundan / Kızlar geçiyor ellerinde şemsiyeler / Her biri dolgun bir buğday başağı / Yağmur ığıl ığıl Araplar’ın üstünde / Gözlerimde gökkuşağı evet, gençlikte yağan yağmura bile bir anlam yükleyen duygular kızları görmezden gelebilir m? Elbette onlar da canlanacak hatıralarda…

Gencim, / Kanatlarında yankılanıyor / Yağmur taneleri, çırpındıkça kuşlar / İçimde bir çığ topağı gibi büyüyen aşk / Bir zarfa baharı doldurup geliyor/ Islak şapkasının altında postacı / Açılan bir mektupla güzelleşiyor gün / Kelimeler can, cümleler baş tacı o postacılar nasıl unutulabilir ki? Getirdiği mektubun içime yayılan merakı, postacıyı ta uzaklardan gördüğüm an koca bir çığa dönüşürdü içimde. Hele bu yağmurlu günlerde onlara daha bir sevgiyle ve takdirle bakardım. O zarfların içinden yağmurun ortasına bir güneş doğuverirdi. Bir gökkuşağı sarardı içimi. Yedi renkle bambaşka bir boyut kazanırlardı hayat, aşkım ve sevgili…

Gencim, / Sükûnet döküyor yağmur mahalleme / Çelen altlarından Ak Cami'ye gidiyor / Elleri bastonlu ihtiyarlar küçük adımlarla / Dualar gibi umutla dolu içim / Kuşlar cıvıldaşıyor yüreğimde /Hayal ülkem bağımsızlığın hazzında / Düşlerim rüzgârla sevişiyor bayrak direğimde tam da o an hayatın her türlü yansıması güzelleşiveriyor bayram günleri gibi; camiye giden ihtiyarlar, çelenlerde cıvıldaşan kuşlar Araplar’ı bir mahalle olmaktan çıkarıp bir masal diyarına dönüştürüyor; belki de öyle yapmıyor da gerçekliğini ben o anlarda anlıyorum! Düş ve hakikat birbirinin kanatlarına değerek uçuyorlar gökyüzümde. O Ak Cami’de yapılan dualar, edilen tövbeler yağmur sonrasında tertemiz bir hava ve sularda yıkanan serçeler gibi tazelenen bir mahalle çıkıveriyor karşıma. Hayat bütün yoksunluklarını, yoksulluklarını çekip alıyor Araplar Mahallesinin üzerinden. Bakkala gelip utana sıkıla veresiye isteyen insanlar zenginleşiyor, iş bulamayıp ameleliğe giden babalar evlerine cepleri parayla dolu dönüyor ve ayrılıkların yıktığı aşıklar yağmurun getirip bıraktığı perilerine sarılıyorlar sanki.

Gencim, / Bu bir yağmurlu günün hatırası / Güneşli günü anlatsam çiçek açar bu şiir / Meyveye durur baharlı mısralar / Hele onu gördüğüm günleri hatırlasam / Kuş olur uçar elimden yazdıklarım / Ayrılık, hasret yok, iyimserim bugün, / Başka bir şiirin konusu ağlayıp sızdıklarım gençlik ve aşk yağmurlu günleri bile mutluluğa boyayıveriyor işte. Bunu hala becerebiliyorlar mı? Günümüzün gençleri aşklarını bu duygularla yaşayabiliyorlar mı? Doğrusu emin değilim. Çünkü artık ne o günkü Araplar var bugün ne de o günün insanlarının hayatı direkt ellerinden tutarak yaşamaları kaldı. Şimdi bizler odalarımıza çekilmişiz de ara sıra pencereden ya da balkon bakıp gördüğümüz bir şey haline geldi. Apartmanların içinde yağan yağmurdan, doğan güneşten, açan çiçekten haberimiz bile olmuyor çoğu zaman. Hani ne demiştik o şiirde: Biliyorum / Ne o günler yaşanır yeniden / Ne o mahalle canlanır, / Ne de sen, o sen olabilirsin. / Ama o günleri ve seni özleyen bir ben varım / Benim umut ağacım da döktü yapraklarını / Yeni bir bahar beklemek yok artık / Gözlerim gözlerin gibi kara bulutlarda / Artık gökyüzü o güzel mavisinde değil / Bugün sen de bulamayabilirsin beni / Hiçbir şey eski adresinde değil...

Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi