Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Koyup gittin beni şiirle

Koyup gittin beni şiirle

Tayyar Yıldırım Konya’mızın ve Selçukya topluluğunun önemli şairlerindendir, dolayısıyla çıkardığı kitap, yazdığı şiir de önemlidir. Geçtiğimiz ay yeni bir kitap çıkarttı Yıldırım. Koyup Gittin Beni Şiirle isimli bu kitapta şairimiz, büyük kısmını son dönemde yazdığı şiirlerden oluşturuyor. Kitaba adını veren şiir şöyle başlıyor: Yağmur yağıyordu bir eylül günü, / Küstün, koyup gittin beni şiirle. / Rüzgâra kapılıp dönmedin geri / Estin, koyup gittin beni şiirle. Evet, bir ayrılığın, bir vedanın buruk tadıyla başlayan şiiri baştan sona okuduğumuzda şairi kimin koyup gittiğini öğrenemiyoruz, ancak kitabın içindeki şiirleri okumaya başladığımızda bazı ipuçları beliriyor gözümüzün önünde. Hasretine Geldim şiirinde: En son gördüğüm zaman şu dere coşuyordu. / Derenin kenarında bir adam koşuyordu. / O adamın üstünde bembeyaz bir elbise, / Yaklaşınca gördüm ki babam imiş meğerse. / Ah babam, sen ömrünü bu dağlarda tükettin, / Yine Allah bilir ya, sen cenneti hak ettin. / Tüm babalar, analar babam gibi yaşadı. / Neticede, evlatlar köyü şehre taşıdı. Bu mısraları okuduğumuzda bir baba figürü çıkıyor karşımıza. Sonra ayrılmak zorunda kaldığı köyüne olan özlem bu şiirinde ve başka birçok şiirinde buram buram tütüyor mısralarında şairin. Kendisiyle konuştuğum zaman da söylediği için biliyorum. Şairimizi şiirle koyup gidenin babası ve genlik yılları olduğunu söyleyebilirim. Tayyar Yıldırım’ın ilk kitabı Gönül Sızımın Bam Telleri’nde de yer yer gördüğümüz sıla özlemi, hayat şartlarının zorlamasıyla şehre göç etmek zorunluluğunun sıkıntıları ve modern zamanların dayattığı hayat şekline itirazlar bu kitabında daha belirgin hale gelmiş.

Selçukya Kültür Sanat Derneği Başkanı Fatma Şeref Polat’ın yazdığı ön sözde, Köye özlem, şehrin geçmiş asaleti ve günümüzdeki hızlı değişim sorunları, insanın cehalet yangınına su serpmek adına amansız bir mücadele içinde geçen dizelerin arka planında ise hâkim olan en temel metafor olarak ‘memleket sevdası’ hakimdir. Bu sevda kuru sözden, anlamsız bir duygudan ibaret de değildir. Dayandığı çok sağlam bir temel vardır o da ‘şuurlu millet’ ve ‘güçlü devlet’ hedefidir. Bu şekilde dile getirdiği gibi Tayyar Yıldırım, anlattığımız özlemlerin ötesinde, yaşadığı ülkenin güçlü bir devlet olmasına, ideal bir role bürünmesine ve dünyada söz sahibi bir konuma gelmesine de ayrıca hassasiyet duyan bir şair. Böyle bir ülke olmanın yolunun, geçmişine bağlı, kültürüne sahip çıkan ve inancını yaşayan bir ülke olmaktan geçtiğini şiirlerinin arka planında rahatlıkla gösteriyor okurlarına.

Ahmet Efe’nin kitaba yazdığı takrizde yaptığı, Daha çok, güzel ahlâka, vatan-millet sevgisine ve sıla hasretine dair mısraların yer aldığı bu çalışma şairin, halk âşıkları üslûbunca kaleme aldığı ve çoğunluğunu 11’li hece vezniyle yazdığı şiirlerden oluşuyor. Bunlar, kimseyi kırıp incitmek istemeyen, doğaya düşkün ve yalnız bir insan olan şairin bir takım samimi duygularının dışa vurumu olarak görünüyor. Kitaptaki şiirlerin, yer yer alışılmışın dışındaki mısralarıyla edebiyat dünyamıza taze bir katkı sunduğu söylenebilir. Saptamalarında da benzer ifadeleri görüyoruz.

Şiir hem şairler hem de okurlar için müthiş bir duygu alanı olduğu kadar müthiş bir öğrenme ve etkileşim alanı da sunuyor insanlara. Kelime zenginliği, imgelerin vurgusu ve geniş hayal çağrışımlarıyla okura duygunun ve bilginin kapıları sonuna kadar açılabiliyor. Tayyar Yıldırım da bu konuda çok başarılı bir şair.

Baştaki şiirin devamıyla yazımızı bitirelim. Çözümsüz bir yığın, zor bilmeceyle, / Sonsuza uzanan bir düşünceyle / Teselli verseydin sözle, heceyle / Sustun, koyup gittin beni şiirle. / Ne yazmayı bildin ne de kelâmı, / Gurbet miydi yolun yoksa sıla mı? / Vefasız, çok gördün bir tek selâmı / Kestin, koyup gittin beni şiirle. / Gönül yakınlarda, göz uzaklarda, / Duman da tütmüyor bak ocaklarda. / Resimdin, tabloydun sen sokaklarda / Süstün, koyup gittin beni şiirle. / Yazarken gelmişti senden bu veda, / Olmadı bu gidiş, böyle elveda. / Hıçkırıklar tuttu, çıkmıyor seda / Sestin, koyup gittin beni şiirle. / Giderken derdini döktün üstüme, / Çok ağır bir yükü yıktın üstüme. / Dağlarda sis gibi çöktün üstüme / Bastın, koyup gittin beni şiirle. / Esin miydi adın yoksa ilham mı? / Bu bendeki kuşku muydu evham mı? / Boynuna ip takıp sen bu adamı / Astın, koyup gittin beni şiirle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi