Senan Kazımoğlu
Senan Kazımoğlu Hocalı'nın Acı Gerçeği

Hocalı'nın Acı Gerçeği

1990’lı yıllar, dünya tarihine "soykırımlar yılları" olarak geçti. Avrupa’nın göbeğindeki Srebrenitsa Soykırımı, Afrika’da Batılı güçlerin katkılarıyla yapılan Ruanda Soykırımı ve Ermenilerin silahsız Azerbaycan Türklerine karşı uyguladığı Hocalı Soykırımı…

Hocalı şehri, Karabağ bölgesindeki tek havalimanına sahip olması, stratejik bir yükseklikte bulunması ve geçiş yolları üzerinde kurulmuş olması nedeniyle büyük bir öneme sahipti. Bu yüzden, Karabağ işgaline giden yolda ilk ele geçirilmesi gereken bölge Hocalı olmalıydı. Öyle de oldu.

1992 yılının 25 Şubat’ını 26 Şubat’a bağlayan gece, Rusya'nın 366. Motorize Birliği ile modern silahlarla donatılmış Ermeni kuvvetleri, dört aydır kuşatma altında tuttukları Hocalı'ya girdiler. O gece, Rusların desteğini alan Ermeni birlikleri, silahsız ve çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuklardan oluşan Azerbaycan Türklerine karşı tarihte eşi benzeri görülmemiş bir katliam gerçekleştirdi. Resmi kaynaklara göre, o gecenin bilançosu 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı olmak üzere toplam 613 ölü; 1275 rehine; 487 ağır yaralı ve 150 kayıp olarak açıklandı. Ancak gerçek rakamlar bunların çok üzerindedir. Mantık çerçevesinde düşündüğümüzde, her tarafı kuşatma altında olan ve 7000’den fazla nüfusa sahip bir şehirde yalnızca 613 kişinin öldüğünü söylemek inandırıcı değildir. Ermenilerin kendi itiraflarına göre bu sayı 4000’den fazladır.

Hocalı, aslında yalnızca Azerbaycan halkına yapılan bir katliam değil, Türkiye’ye, Türk ve İslam dünyasına yapılan bir soykırımdır. Çünkü Ermeniler bizi Hocalı’da "Azerbaycanlı" olduğumuz için değil, "Müslüman Türk" olduğumuz için katletti. Ermenilerin Hocalı hakkındaki itiraflarının tamamında, Türklerden intikam aldıklarından bahsettikleri görülür. Peki, neyin intikamı? Elbette, 1915’te kendi uydurdukları sözde Ermeni Soykırımı’nın (!) intikamı. Bunu anlatmamın sebebi, düşmanımızı iyi tanımamız içindir.

Biz çok unutkan bir milletiz. Hocalı Soykırımı’nın bir ilk olduğunu zannetmeyin. Biz, Hocalı gibi katliamları daha önce de yaşadık. Peygamber Efendimiz (s.a.s), bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Mümin, bir delikten iki defa ısırılmaz.” Ancak maalesef biz aynı delikten defalarca ısırıldık. Evet, Hocalı gibi bir soykırımı ilk defa yaşamadık. 1905 yılında Azerbaycan’da ve tarihi Azerbaycan toprağı olan Erivan’da benzer bir soykırım yaşadık ama unuttuk. 1915’te bu kez Anadolu’da ciğerimiz yandı. Kars, Erzurum, Van ve diğer şehirlerimizde Ermeni çeteleri Müslüman Türklere soykırım uyguladı. Biz yine unuttuk.

Üç yıl sonra, yani 1918’de bu defa Müslüman Türk soykırımının adresi, İran sınırları içindeki Güney Azerbaycan’ın Hoy, Urmiye ve Salmas şehirleri oldu. Aynı yıl, 1918’in Mart ayında Kuzey Azerbaycan yeniden Ermeni terörüne maruz kaldı. Bakü, Şamahı, Kuba ve Karabağ’da Müslüman Türk halkı, kadın-çocuk-yaşlı ayrımı yapılmadan katledildi. Ermeni katliamları yalnızca Anadolu ve Azerbaycan Türkleriyle de sınırlı kalmadı.

1918 ve 1919 yıllarında, Türkistan’da –bugünkü Özbekistan toprakları içinde kalan bölgede– Bolşeviklerle iş birliği yapan silahlı Ermeni Taşnak çeteleri, 35.000 Özbek Türkünü katletti. Biz yine unuttuk. Sene 1992, tarih 26 Şubat… Ve biz, bugün 26. yılını andığımız Hocalı Soykırımı’nı yaşadık. Emin olun, eğer bu soykırımı unutursak bizi bekleyen akıbet, yeni bir soykırımdır. Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi:

“Size yapılan soykırımları asla unutmayın! Çünkü unutulan soykırımlar tekrarlanır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Senan Kazımoğlu Arşivi