Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Komşuluğun İhyası Yeniden

Komşuluğun İhyası Yeniden

İnanç temelli yaşanılan sosyal hayat ona alternatif olarak geliştirilen tüm yapılardan daha sağlam, daha huzurlu, daha yaşanabilir bir cemiyet olacaktır. Yeter ki inananalar inandıklarına samimi ve dört elle sarılmış olsun. Kurduğum cümlenin beylik bir ifade olmadığını, kesin yargı içerdiğini biliyorum buna rağmen iddiamın doğruluğunu ispat için son din İslam’ın emir ve yasaklarına bakmak kâfi olacaktır.

İslam, son ve kâmil din olarak kişinin sadece kendi ve rabbiyle olan ilişkileri değil kendinden başlayarak yakın ve uzak çevresi, diğer insanlar ve diğer canlılar olmak üzere tüm ilişkilerine yön ve nizam veren bir bütünün adıdır. Bu nedenle emir, nasihat, tavsiye ve yasaklarının yenilenmesine ihtiyaç yoktur lakin mensuplarının kendilerini ve yaşantılarını sıklıkla gözden geçirip inançlarına göre ihya, irşat ve terbiye edilmesine muhtaçlıkları kaçınılmazdır. Hal böyle olunca sosyal yaşamın temel ilişkilerinden biri olan “komşuluk” her çağda ve her düzlemde ihya edilmelidir.

Özellikle modern çağ ve devamında teknolojinin, gündelik hayatın damarlarına kadar sirayet etmesiyle birlikte kimi kavramlar, alışkanlıklar, çoğu gelenek, adet ve görenekler tavsadı ya da içi boşaldı, bazıları da tamamen yok oldu ve görmezden gelindi. Kuvvetle muhtemel ki komşuluk da göz ardı edilen, hafife alınan ve hatta “ne gerek var” edasıyla yaklaşılan bir ilişki olarak görüldü. Kaldı ki sadece İslam dininde değil Hristiyanlık, Yahudilik gibi semavi dinlerde ve diğer öğretilerde de ısrarla önemine vurgu yapılan komşuluk ilişkisi sosyal hayatın en önemli yapı taşları ve sigortası kabul edilmiş durumda.

Garip ve hatta acı bir vakıayı tespit etmek yerinde olacak; komşuluğun kıymeti, lüzumu, faydası ve önemine dair bunca ayet ve hadis, bunca atasözü ve canlı bir tarih varken “nerede o eski komşuluklar” hayıflanmasına nasıl geldik… Vahim doğrusu.

“Komşu” demekle; civarımızda, yakınımızda kim varsa tümünü kast etmiş oluyoruz. İlk akla gelen ev komşusu da bir yolculukta yanımıza oturan yolcu da komşuluk etme liyakatine kavuşmuştur. Metrekareye düşen insan sayısı üst üste konulduğunda artık onlu sayılarla ifade ediliyor. Çok yakın zamana kadar külüne muhtaç olduğumuz komşunun şimdilerde adını bilmiyor olmak büyük bir kayıptır.

Komşuluk, geniş hakları ve yerine getirilmesi gereken görevleri kapsayan bir mevzu. “Hak” yani hukukun bir şubesi demek. Gerek kanunlarda gerekse yazılı olmayan etik kurallarda komşunun komşuya görevleri olduğu gibi birtakım hakları da vardır. Uyulmayan kimi görevler, gözetilmeyen haklar müeyyideyi ya da en azıyla kınanmayı getirir.

Uzak değil daha yakın geçmişte, büyüklerimiz neredeyse tüm mahalleyi tanır, bilir ve gözetirdi. Akşam sofralarında komşuların ne halde oldukları konuşulur, derdi olana çareler üretilir, düğünü birlikte derilir, cenazesi birlikte kaldırılırdı. Kapı komşusundan bihaber şehir yığınları şimdilerde tek başına kalmayı ve mümkünse kimseyle görüşmemeyi yeğliyor.

İslam ahlakının en önemli yapı taşlarından olan “komşuya iyilik yapmak” inanç konularından ve anne babaya iyilikten hemen sonra emir kipleriyle salık veriliyor. “Komşuya iyilik” çerçevesi içinde hediyeleşmek, yardım etmek, korumak, kollamak gibi pek çok insani ve ahlaki davranışı barındırıyor. Komşuya güvenmek, komşuya emanet etmek, komşuluk hakkı gözetmek bizzat bu toprakların ve kültürün bizlere mirası. Aynı apartmanda alt ve üst komşusundan haberdar olmamak bahsi geçen komşuluğa sığmıyor. Görece olsa da köy ve kasabalarda, Anadolu şehirlerinde komşuluk ilişkileri geleneksel anlayışla devam ediyor. Tek başınalığa teşvik eden modern hayatın komşuluğa önem vermediği bir gerçek.

Evinin anahtarını eve göz kulak olması için komşusuna veren bir anlayıştan, komşusundan kaçan bir çizgiye gelmek, kapıyı kapattıktan sonra dışarıda ne olduğuna bakmamak bize yakışan değil. Büyüttüğü ağacın dalları komşuya gölge yapıp güneşini engellemesin prensibi ince ve derin bir anlayış imiş nitekim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi