Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Zirve Ben, Sadece Ben

Zirve Ben, Sadece Ben

Aynalar da doğru söylemiyor artık azizim, suya düşen yansımaların da ederi yok. Oysa ne ayna yalancı ne suda yansıyan görüntü sahtekâr… Onlar olanı olduğu gibi gösteriyor da insanın kendini görmek istediği şekil şemail başka.

Modern zaman insanı, Narcissus’un suya yansıyan suretine âşık olmasından çok daha derin bir hayranlıkla kendine bakıyor artık. Öyle ki, o suya düşen yansıma bile yeterince parlamıyorsa, suya suç buluyor, yağmura kızıyor, ışığa kahrediyor ve göleti kirletmekten çekinmiyor. Çünkü çağımın insanı için önemli olan kendine bakmak değil, herkesin ona bakması.

Hz. Pir, “ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol” diyordu. Şimdilerdeyse "göründüğün gibi olma, yeter ki iyi görün" anlayışı hüküm sürüyor. Güzellik filtrelerde, başarı hikayelerde, mutluluk ise başkasının acısında bulunuyor. Çünkü modern insan, kendi acısını bile romantize edip vitrine taşırken, başkasının acısını tıklanma malzemesi yapıyor. “İyi” adına bir şeyler yapmaya çalışanlar meşhur masaldaki Don Kişot kadar muamele görüyor. Yel değirmenleriyle savaşmak beyhude ve sıradan…

Kalkıp biri bu çağa “bencilliğin altın çağı” dese hata etmiş sayılmaz. Hızın, rekabetin, gösterişin kutsandığı bu çağda insan, başkasının gülüşüne değil, acısına odaklanıyor. Çünkü birini geçmek için onun düşmesi gerekiyor artık, nitekim “olmuş gibi görünmek” yetip artıyor. Modern insanın en büyük tutkusu, kendini parlatmak. Yalnızca ayna karşısında değil, kendini gördüğü ne kadar mecra varsa. Herkes onun için var herkes onu alkışlamak için ayağa kalkmalı… Tam da bu kalıba uygun olarak modern insan; kendi keyfi için başkasının kalbini kırıyor, zirvede ben olayım, benim çevremde dönsün her şey istiyor. Acı çektirmekten kaçınmadığı gibi neredeyse büyük bir zevk alıyor sonra da bir kahve içip “hayat kısa, kırmadan yaşa” yazılı kupasından bir yudum alıyor.

Kendi merkezine kendisini koyup bundan başka haz ve zevk bilmeyen insanın zirvede sadece kendini görmek istemesi de doğal ve makul görülüyor. “Ben” dedikçe “biz” olmaktan uzaklaşan dünya insanı, en yakınından bile korkup ürkmeye başlıyor. Başkasının derdiyle dertlenmek de neymiş, ötekinin acısı uzakta olduğu sürece onu düşünmek de neyin nesi…

Modern insan kırmadan sevemiyor, üzmeden yol alamıyor. Çünkü onun sevgisi bile hesaplı kitaplı. Sevmek artık fedakârlık göstermek değil “ben” denilen o yalnız ruhu beslemek. Sevmek acı çektirmenin ve bunu kendine hak görmenin kredisi artık.

Günümüz insanı bir “ben senfonisi” çalıyor. Ama ne yazık ki bu senfoninin notasını dinleyen yok. Çünkü herkes sadece kendi solosuna kulak kesilmiş.

Belki bir gün, bir durup dinlemeyi, göz göze bakmayı, başkasının acısını kendi yüreğinde duymayı yeniden öğreniriz. Ama o gün gelene kadar korkarım ki modern insan, “Ben” dağının zirvesinde yalnızlığın soğuk rüzgarına şal diye egosunu saracak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi