Geçen hafta cuma günü İstanbul Fatih'ten gelen korkunç haber Türkiye gündemini kısa bir süreliğine de olsa adeta felç etti. Haberde 19 yaşında bir gencin yine aynı yaşlarda iki tane genç kızı ve başlarına kesmek suretiyle öldürdüğü hatta surlarda öldürmüş olduğu kızın cesedini parçalara ayırdığı ifade ediliyordu. Katilin psikolojik bunalımda olduğu, beş defa psikiyatri servisinde tedavi kaydı olduğu bir defa intihara teşebbüs ettiği gibi hususlar gündeme geldi. Maktûlelerden birisinin kız arkadaşı olduğu, diğerinin eski okul(kız) arkadaşı olduğu gibi detaylar konuşuldu. Katilin evinde/odasında yapılan aramalarda bir takım Hristiyanlık ve satanizmi çağrıştıran semboller/objeler bulunduğu, kara kalem çalışmalarında parçalanmış insan cesedi çizdiği gibi ayrıntılarda dikkat çekmişti. Daha sonra katilin telefonunda ki çözümlemelerde "İncel" olarak adlandırılan gruplarla sosyal medya üzerinden temasta olduğuna dair de bilgiler ortaya dökülmüştü. "İncel" şiddet, cinsel saldırı ve tacizi özendiren, destekleyen paylaşımlarıyla dikkat çeken bir mesajlaşma uygulaması.

Fakat her hadisede olduğu gibi Türkiye'de bir takım çevreler olayı sulandırma, bulandırma ve kendi ideolojik anlayışlarına meze yaparak bunun üzerinden rant kasmaya çalıştılar. Bazı internet sitelerinde katilin, İmam Hatip öğrencisi olduğu, beş vakit namaz kıldığı gibi aslı ve kaynağı olmayan söylemlerle cinayeti İslamla ilişkilendirme çabasına girdiler. Belli ki; ortada nevrotik, şizofrenik ruh halinde, sadist ve satanist bir kişi vardı. Bu kişi, üyesi olduğu "incel" grubunun paylaşımlarından, izlediği internet videoları ve benzeri içeriklerden etkilenerek planlı bir şekilde cinayetleri işleyip yine planladığı üzere kendisi de intihar etti.

Üzerinde durulması gereken asıl konu, bu olay spesifik bir olay mı, yoksa toplum içerisinde ne zaman, ne yapacağı belli olmayan, satanist ve sapkın inançlara kaymasından dolayı psikolojisi alt üst olmuş sağlıklı düşünemeyen sadist, narsist kişiler elini kolunu sallayarak dolaşıyor mu? Dijitalleşen dünyada artık geleneklerin, yerleşik ahlaki değerlerin, örf ve adetlerin ezildiğini, yok edildiğini çaresizce gözlemliyoruz. Discord, Threads, Wattpad, Roblox, Hornet, Grindr vb. sanal uygulamalar yasaklanmış olsa da çözümün yasaklamakla mümkün olmayacağını her aklı selim sahibi kabul ediyor. Çünkü dijital dünyada, yasakları aşmak, çalıyı arkadan dolanmak mümkün. Böyle olunca yasağında ötesinde gençlerin, çocukların, internet kullanıcılarının buralara tenezzül/iltifat etmeyecek, girmeyecek, ateşten kaçar gibi bu tür içerikler üreten yerlerden kaçacak bir anlayışa ve inanca sahip olmaları gerekiyor. Şiddete, cinsel saldırıya, intihara vb. iğrençliklere özendiren uygulamalar; üzerine yağmur gibi yağsa dahi dönüp bakmayacak, nesiller ve bireyler yetiştirme zorunluluğu kendisini bir kez daha hissettirdi.

19 yaşında iki tane genç kızı futursuzca, pervasızca, vahşi bir şekilde öldürecek kadar bayağılaşan bir kimsenin bu duruma kendiliğinden gelmediğini sistemin veya toplumun bir ürünü olduğunu da görmemiz gerekiyor. Yetişmiş bireyler olarak kendimize soracağımız soru şu: "Nasıl oluyor da gençliğimiz "incel"diği yerden çabucak kopabiliyor ya da nasıl oluyor da gençlerimiz bu kadar "incel"ebiliyor? Lakin bu incelik nezaket ve zarafet inceliği değil. İnanç, kimlik, kişilik inceliği... Ve gençlerimiz inançsızlık, kimliksizlik, kültürsüzlük ve kişiliksizlikten dolayı kopuyor... Kendisi koparken etrafındakileri de hayattan koparıyor.

Katilin odasında bulunan satanist semboller, Hristiyanlık objeleri yerine İslami semboller ve objeler bulunmuş olsa idi ya da kütüphanesindeki "İkna'nın Psikolojisi", "Kukla", "Aşkın Yasası Şiddetin Yasası", "İyinin ve Kötünün Ötesinde", "Olasılıksız" vb. kitaplar yerine "Karşı Komşunun Kızı", "Huzur Sokağı", Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar", "Lozan Zafer mi, Hezimet mi?" vb. kitaplar bulunmuş olsaydı ya da bazı haber sitelerinin iddia ettiği gibi katil bir imam hatip mezunu, ilahiyat öğrencisi vb. olmuş olsaydı malum medyanın hadiseye yaklaşımı aynı umursamazlıkta mı olacaktı? 19 yaşında bir genci, ağır psikiyatrik hasta haline getiren asıl unsurun satanizm, ateizm, agnostizim, nihilizm vb. sapkın inanışlar olduğunu hala görmezden gelmeye devam mı edeceğiz? İnanıyorum ki katilin anne babası da; maktûlelerin aileleri, anne babaları kadar elim bir acı, ızdırap içerisinde ve üzüntü içerisindedir. Hiçbir anne baba çocuğunun katil olmasını ve kendi canına kıymasını istemez. Burada sorgulanması gereken 19 yaşındaki katilin kendisi veya ailesi değil; onun, bu duruma gelmesine sebep olan dijital, sanal dünya ve sanal alemde sorumsuzca ve sınırsızca hareket edebilmesidir. Onu bu vahim akıbete sürükleyen asıl sebebin hakiki bir Allah ve Ahiret inancının olmayışıdır. Şayet bu delikanlı sağlam bir Allah ve Ahiret inancıyla yetiştirilebilmiş olsaydı; ne satanist olacaktı, ne "incel" grubuyla bağlantı kuracaktı, ne de odasında Hristiyanlığa ait objeler bulunacaktı. Sağlam/hakiki bir Allah ve Ahiret inancı; "Allah beni görüyor, gözetliyor, her halimden haberdar." Tahkiki bir ahiret inancı da; "Yaptığım her fiilin hesabı var. Neticede de ödül veya ceza var." düşüncesini barındırdığı için bu tür sapkınlıklara futursuzca meyledemeyecekti. Bu satırlara cevap olarak "islam düşmanları" DAEŞ'in işlediği vahşi cinayetleri karşı argüman olarak öne sürebilirler. Lakin, DAEŞ'in MOSSAD tarafından kurulan, yönetilen bir maşa örgüt olduğunu artık sağır sultan bile biliyor. İslam müteammiden katli yasaklamış ve bir masumun ölümünü insanlığı öldürmekle eş değer büyüklükte bir suç olarak görmüştür.

Eğitim sistemimizi ve müfredatımızı yerli ve milli yapmadığımız sürece gençlerimiz; sanal alemden, sosyal medyadan, dijital dünyadan hücum eden kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme, cinsiyetsizleştirme, inançsızlaştırma propagandalarının açık hedefi haline gelmeye devam edecektir. Neticesinde de; sapık/sapkın inançları benimsemiş, kendisine, ailesine, milletine yabancılaşmış, sadist, satanist, egoist, şizoid, narsist bireyler türemeye devam edecektir. Yahut, madde bağımlısı, alkolik tipler türeyecektir. Çözüm, inanç eğitimi... "İmandır, o cevher ki; ilahi ne büyüktür. İmansız olan paslı yürek sinede yüktür..."