Ömer Kocabaş
Ömer Kocabaş Milletin derdi ne?

Milletin derdi ne?

Kaygan zeminde çok hızlı ilerleyen ülke gündemine zor yetişiyoruz. Olaylar kısa zamanda güncelliğini kaybediyor. Her yeni güne farklı konu başlıklarıyla uyanıyoruz. Öte yandan gündelik hayatta insanların kadim gündemlerinde, sorunlarında pek bir değişiklik olmuyor. Yaşam gailesi devam ediyor.

Erken seçim dedikoduları, silahlı eğitim kampları(!) falan derken gündemimizde Afrin harekâtı var. Ülkemizin geleceğinin şekilleneceği kritik süreç adım adım ilerliyor. Öte yandan muhalefetin kendi çapında gündem belirleme, nasıl olursa olsun bizden bahsedilsin çabaları gittikçe komedi filmine döndü. İyi Parti lideri Meral Akşener haklı olarak kendisinin ve partisinin ismini duyurmaya çalışıyor. Yoğun gündem içerisinde araya kaynamamak içinde ilgi çekici bir söylem geliştirmeye çabalıyor. Fakat anlamadığı bir şey var. Kendisi bir siyasi parti lideri, gelecekte bu ülkeyi yönetmeye aday. Yani bir sosyal medya fenomeni değil. Bu yüzden insanlar onun sözlerinde gerçeklik, mantık arıyor. Söylenti varmış, ben öyle duydum tarzı açıklamalarıyla gündeme gelebilir ama ciddiye alınmaz, sözlerine Zaytung haberi muamelesi yapılır.

Akşener, hükümet üyeleri, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından muhatap kabul edilmek istiyor. Sürekli bir polemiğe girme gayreti içerinde. Karşılık bulamadığı sürece de eli yükseltip, seviyeyi düşürüyor. Silahlı eğitim kampları var diye bir dedikodu ortaya attı. Olayda ismi geçen dernek yalanladı ama Akşener için yetmedi. Meral hanım “Öyle dernek başkanlarına açıklama yaptırarak olayı geçiştiremezsiniz” falan diyerek hükümet içinden bir muhatap bekledi lakin yine olmadı. Akşener’in hesaplamadığı şey gelecek yıl seçim var. Bu silahlı eğitim kamplarıyla ilgili iftira attığı Konya başta olmak üzere diğer illerde miting yapıp, oy isteyecek. Peki, hangi yüzle olacak bu? Mesela ben hemşerilerimin yerinde olsam Akşener’in mitinginde “Silahlı kampta eğitimdeyiz, mitinge gelemedik” diye bir pankart açarım.

Meral Akşener iki de bir de ben FETÖ’cü değilim, ispatlarlarsa istifa ederim, savcılar işlem yapsın diyor. Hâlbuki sosyal medya dedikoduları haricinde kimse Akşener’e doğrudan FETÖ’cü demiyor. Fakat bu tarz dedikodular üzerinden mağduriyet oluşturup, gündemde kalmanın da dayanılmaz bir hafifliği var. Savcılar işlem yapsa, bir gözaltı kararı alınsa neredeyse sevinecekler. Akşener ucuz polemiklerin peşinde koşacağına günün birinde iktidar olursa ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik politikaları nasıl olacak, projeleri ne onu anlatsın. Lafı yuvarlamadan, somut örnekler üzerinden. Tabi varsa öyle bir çalışmaları…

Halkın ise erken seçim, siyasi polemikler gibi bir gündemi yok. İnsanların tek derdi ekonomi, geçim sıkıntısı. Gıda fiyatlarındaki spekülasyonlar yüzünden saçma sapan artışlar… Fiyatlara zam yapmak için en ufak bir şeyi bile bahane ediyorlar. Rusya’ya domates ihraç ediliyor diye domates fiyatları, İran’a yumurta ihracı başladı diye yumurta fiyatları fırlıyor. Sanki domates üreticilerin, yumurtacıların hepsi ihracat yapıyor. Dedikoduyla fiyat yükseltiliyor. Hükümetin gıda fiyatlarının düzenlenmesi konusunda kapsamlı bir çalışma yapması gerekiyor ama nedense hep bir sürünceme de bırakılıyor. Günü kurtarmaktan öteye bir adım atılıp, kalıcı bir çözüm bulunmuyor.

Sıkı bir denetimle, üretim sürecine dahil olarak kalıcı bir çözüm istenirse bulunabilir. Hükümet belediyeler ve üniversitelerle işbirliği yapıp sebze-meyve üretimine katkı sağlayarak spekülatörlerin önüne geçebilir. Hemen devletçi mantıkla olmaz özel sektör desteklenmeli ezberini tekrar etmeyin. Hükümet aynı ette olduğu gibi sebze-meyve, kuru gıdada elini sağlam tutup, gerektiğinde piyasaya ürün koyabilmeli. Bu da ancak üretimde rekabetle olabilir.

Milletin gerçek derdini, gündemini görüp, bununla ilgili çözüm bulabilenler başarılı olur. Suni gündemlerle, günübirlik polemiklerle ayakta kalmaya çalışanların sonlarının ne olduğu konusunda Türk siyasi tarihinde onlarca farklı örnek bulunabilir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi