Hayret ve gayret
Şehrin caddelerinde, sokaklarında çağın manzaralarına baktıkça insan umutsuzluğa düşüyor, karamsarlaşıyor bazen. Dinimizin düsturuna, dedelerimizin, ninelerimizin hayatına kıyasla hayatın sadece gelişip değişmediğini, aynı zamanda büyük bir erozyona uğradığını, yozlaştığını açıkça görmek içimizi yakıyor. İhtiyarlarımızın yalnızlığı, gençlerimizin başına buyrukluğu, her yaştan insanın kıyafet seçerken, sokakta yürürken, toplum içinde bulunurken hiçbir kurala bağlı olmayışı, kalbimizdeki hakikati yaralıyor.
Seksenli, doksanlı yıllarda çok duyduğumuz bir serzeniş, bir şikâyet vardı, umumi tuvaletlerin duvarlarına yazılan uygunsuz yazılar. Yaşı müsait olanlar hatırlar. Şimdi yazılıyor mu hala bilmiyorum, ama bugün daha beter bir uygulama peyda oldu toplumumuzda. İnsanlar yazı, resim ya da bambaşka figürleri vücutlarına yazdırıyorlar, çizdiriyorlar. Ve maalesef bu bilinçsizce hareket, dini, milli, ananevi karşılığı nedir diye düşünülmeden uygulanıyor. Haram, ayıp ve çirkin olduğunu düşündüğüm bu ucube dövmeleri, ne yazık ki insanlar kendi vücutlarına reva görüyorlar.
Aynı lakaytlığı gençlerimizin arkadaş seçimlerinde, sevgili ilişkilerinde ve kıyafet tercihlerinde de görüyoruz. Kafelerde, tramvaylarda, parklarda gençlerin verdiği manzara ve onlardan dışarıya akseden sohbet konuları bazen dehşete düşürüyor insanı. Tahsil gören, liseye, üniversiteye devam eden giyimleri salaş, hareketleri hafif, konuştukları mevzular malayani. En içime batan görüntü ise gençlerimizin karşı cinsle olan toplumun içinde pervasızca sergiledikleri görüntüler. Hiçbir kaidenin geçerli olmadığı, ayıbın, günahın ve toplumsal kuralların geçerli olmadığı görüntüler, gelecekte anne baba olacak gençler hakkında umutlarımızı kırıyor. Elbette bu manzaranın dışında, olumlu hal ve hareketler sergileyenler de var, onları bu eleştirilerin dışında tutuyorum.
Bugünün anne ve babaları da ideal bir hayatın peşine düşüp çocuklarının geleceğe hazırlanması konusunda yanlış uygulamaların müsebbibi oluyorlar. “Okuyor” etiketi altında yılları heba olan çocuklarına ya sınırsız bir özgürlük alanı açıyorlar ya da bilinçsiz bir baskı uyguluyorlar. Para, mevki kazanma ve görüntüyü kurtarma üzerine kurulu bir hayatı evlatlarına dayatıyorlar. Onlara sorumluluk vermeyerek, hiçbir inancı hayatlarına almalarına çaba göstermeyerek, doğruyu yanlışı değil de menfaat öncelikli bir hayatı empoze ederek gelecek nesli hayat acemisi olarak öylece bırakıp gidiyorlar günün birinde.
Bütün bunların bir tezahürü olarak da yaşlı anne ve babalarına sahip çıkmayan, çocuklarını kreşlere gönderen bir toplum oluşuyor. Anne şefkatinden mahrum, baba ilgisinden uzak çocuklar büyüyor ve yaşadığı topluma eleştirel, hatta nefretle bakan bireyler oluyorlar. Kendi kurdukları yuvaları terk eden adamlar, bilmem kaç çocuğunu bırakıp kaçan kadınlar giderek çoğalıyor. Bunların sonuçları ağır oluyor tabii. Kadın cinayetleri, dağılmış aileler, sahipsiz çocuklar. Gelecek daha zor görünüyor.
Yazan biri olarak bütün bu olup bitenlerin olup bitmemesi için bazı uyarılarda bulunmak için çaba gösterme yoluna gitmeyi bir vebal olarak görüyor ve yazılarımın büyük ekseriyetinde bunları yazmaya çalışıyorum. Ancak yine yukardaki olumsuz hayatın getirdiklerinden dolayı, toplumun okuma oranının düşmesi bu çabayı gösteren bütün yazar arkadaşlarımda olduğu gibi bende de bir umutsuzluk, bir karamsarlık oluşturuyor.
Ama ne olursa olsun hayat devam ettiği sürece imtihan da devam ediyor. Her şeye rağmen insanları ve yaşadığımız toplumu seviyoruz. İmanın olduğu yerde imkânın da bulunduğunu biliyoruz. İnsanların kurguladığı hayatın karşısında Allah’ın da bir hesabı olduğuna eminiz. Hayat o hesap üzerinden düzeltilecektir bir gün.
HAYRET!
Bedenler cinnette, ruhlar karardı
Ak eller siyah süt sağıyor hayret
Böyle bir hayali kimler kurardı?
Anne yavrusunu boğuyor hayret
Arzın üzerinde akıl delirmiş
İnsanın hakkından insan gelirmiş
Karanlığın yedi tonu belirmiş
Gökten içimize ağıyor hayret
Namusun ak koynu yataklık olmuş
Nikah parsellenmiş ortaklık olmuş
Dünya kocaman bir bataklık olmuş
Sabah güneş yine doğuyor hayret
Kimi kumarda kimi kadında kayıp
Kaypaklık baş tacı, dürüstlük ayıp
Bin bir türlü zulmü bir anda sayıp
Vicdana bin mihnet sığıyor hayret
Davranmış zalimler silahlarına
Kul olmuşlar taştan ilahlarına
Beşerin sınırsız günahlarına
Söğütler başını eğiyor hayret
Bilmem nerden yolum çağla bitişti
Örenlik baykuşlar bende ötüştü
Baktığım yerlerden bağrım tutuştu
Gözümü yumunca soğuyor hayret
İnsanlık git gide çirke batıyor
Ekranlar beşere ayna tutuyor
Kimi hava kimi füze atıyor
Alçaklar göklere değiyor hayret
Bu ne cühela bir ilmdir Allah'ım
Dilerim bunlar bir filmdir Allah'ım
Bu ne sabır bu ne hilmdir Allah'ım
Rahmetin hala da yağıyor hayret