Hasan Ukdem
Hasan Ukdem Gazze niye…

Gazze niye…

İnsan bir canlıya, kazara da olsa zarar verdiği zaman; onu kırdığı, yaraladığı, üzdüğü için içinde kötü bir duygu uyanır. Hatta bunu bir başkası yaparken görse bile yine kötü hislere kapılır. Oysa İsrail diye güya bir devlet, yıllardır Filistin’e, hem de inançlarının gereği olarak görüp olmadık zulmü yapmakta ve dünyada ne kadar devlet ne kadar millet varsa seyredip durmakta… Ne bu zulmü yapanlar ne de bunu seyredenler bunu bitirmek için kalıcı bir şey yapıyor. Üstelik bu zulüm öylesine pervasız ki, evler, okullar, hastaneler de dâhil olmak üzere kadının kızın, ihtiyarın hastanın, çocukların hatta bebeklerin üzerine tonlarca bomba yağdırılıyor. Ambulanslar dahi hedefte…

Haydi diyelim ki onlar inanmıyorlar, onlar kâfir, onlar gâvur. Adını ne koyarsan o… Peki Müslümanlar neden bir şey yapmıyor? Hatta bazı İslam ülkesi olduğunu iddia edenler neden bu zulmün yanında yer alıyor? Adorno, 1949’da Auschwitz’den sonra şiir yazmanın barbarca olduğunu söylüyordu. Peki, bugün Gazze’den sonra barbarca olmayan bir eylem kalmadığını söylüyor muyuz? “Merhamet etmeyene, merhamet edilmez” demiyor mu Rabbimiz? Sahi merhamet nedir tam olarak? Bir yaralıya, bir sefile, bir acize acımak mı? Hayır! Bir zulüm karşısında kıyama kalkmak ve o zulüm bitinceye kadar eylemde olmaktır bazen de…

Bugün kabe’de, Ravza’da, Kudüs’te dua eden Müslümanlar var; gözyaşlarıyla hıçkıra hıçkıra, ağlaya ağlaya dua eden Müslümanlar! Sahi neden hala bu zulümler, sadece Filistin’de, Gazze’de de değil dünyanın pek çok yerinde sürüp gidiyor? Çünkü artık sadece dua zamanı değil bu zaman. Artık bir kıyam, bir eylem, bir cihat gerekiyor. Selehaddin Eyyubi bir dizi kahramanı değildi. O duasının gereğini yapan büyük bir eylem adamıydı. Mazlumlarımızı, mahremimizi, ırzımızı, namusumuzu, dahası dinimizi, imanımızı sadece dua ederek koruyamayız. Onları küffarın merhametine bırakamayız. Zira onlarda merhamet diye bir mefhum yok. “İnanıyorsanız üstünsünüz” diyen ayet orada dururken, “Ayağa kalk Sakarya” diyen şair bize haykırıp dururken, istiklal marşımız “Korkma” diye başlarken biz, üstünlüğümüzü yeniden inşa etmek için ayağa kalkmaya, hem de korkmadan ayağa kalkmak zorundayız. Bu sadece ülkemizdeki Müslümanlar için değil, bütün dünya Müslümanları için geçerlidir.

Her yıl milyonlarca insan hacca gidiyor, bundan katbekat Müslüman umre için Mekke’ye, Medine’ye gidiyor. Ve dünyanın dört bir yanından dualar semaya yükseliyor. Herkes Allah’tan bir yardım bekliyor. Allah da Müslümanlar ne yapacak diye bekliyor. Uhud’u, Hendek’i, Bedir’i hatırlamamızı istiyor. Dua her zaman için gereklidir, tevekkül ve sabır da öyle ama biz bu kavramları tam olarak anlamlandıramadık kafamızda. Bu saydığım kelimelerin hepsi de bir musibet geçinceye kadar beklemeyi değil, eylemle ikame edilerek ayakta durabilirler.

Bize yeni bir dil, yeni bir el lazım artık…

Unutup bütün dualarımı

İptal edip tüm dileklerimi

Ellerimi kaldırıp gökyüzüne

Yalnızca Gazze’li çocuklar için

Allah'a yepyeni bir sesle

Yepyeni bir umutla

Dua etmek istiyorum

Olmaz böyle bir dünya

Olmaz böyle insanlık

Ya duamı kabul et

Ya da ben bu dünyadan

Hemen gitmek istiyorum

Duman olayım mesela

Buhar olayım

Çiy olayım çölde

Bir dikenin üstünde

Kuruyup kumlarda

Bir serap gibi kaybolup

Usulca yitmek istiyorum

Çocukların üstüne yağan

Zulmün bombaları

Benim içimde patlıyor

Çileleri yaşlı o çocuklarla

Toprakta bitmek istiyorum

Benizleri kan

Yüzleri toz duman

Zulmün belediği

Acıların emzirdiği bebekler!

Mahşerde nasıl bakacağım yüzlerinize?

Kırıp dünya dolusu kalabalığı

Size yalnız ben yetmek istiyorum

Rabbimin rahmetini

Peygamberlerin duasını

Meleklerin yardımını

Kapınıza kilit, canınıza kalkan

Üstünüze yorgan etmek istiyorum

Yıkılan evleriniz

Bombalanan hastaneleriniz

Alçağın alçağı bir vicdanın

Sevgi bilmez bir kalbin tezahürü

İnsanlığın hayvandan aşağı indiği

Bir devirde bir çağdayız

Sanma bu azgınları gütmek istiyorum

Yakıp dünyanın bütün ormanlarını

Size bunu yapanları

Ve de buna susanları

Cehennem ateşinden önce

Ben ütmek istiyorum

Annelerinizi babalarınızı

Dedelerinizi ninelerinizi

Çaresizliğin çukuruna atıp

Âleme masal anlatanları

Öfkemin potasında

Bir demiri, bir taşı, bir dağı

Eritir gibi kor ateşlerde

Damla damla eritmek istiyorum

Krater tükürsün bunları

Güneş yaksın içlerini

Sözün bittiği yerdeyiz

Şiirler yansın şair şair

Ben de bu mısralarla tütmek istiyorum

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Ukdem Arşivi