Hakan Bahçeci
Hakan Bahçeci Eksiğiz Hem Natamam

Eksiğiz Hem Natamam

            “Nasılsın” dedi “eksik” dedim eksiğim, şükrümü Hakka saklayarak. “Gönlün” dedi “ıstırap” dedim. Söyle dedi, natamam dedim.

Döndüm içime… Mecbur mudur hiçbir parçamız yekpare olmayacak, bir yerlerde bir şeyler hep yarım ve yitik kalacak? Yitip gitmiş, bırakıp gitmiş, küsüp gitmiş kim ve ne varsa hep eksik bıraktılar. Ya biz; hangi limandan demir almışsak eksik bırakmadık mı el sallayan birilerini?

Eksiğiz, küçük bir çocuk gibi içten ve sebepsiz gülüşlerimizi kaybettiğimizden beri. Annemizin kanayan dizlerimizi öpmesi kadar hiçbir şey iyileştirmiyor kalbimizi. Ya babamız göçüyor bu dünyadan ya biz doyamıyoruz omzumuzdaki eline. Eksik kalıyor “özledim” demek. İçimize atıyoruz lal olup, söz eksiliyor dilimizden.

Hani bir hayali oluyor ya insanın, hani böyle dolup taşıyor, hani sığmıyorsun ya içine. Bugün diyorsun olmadıysa yarın, bekliyorsun işte; ümit diyorsun bizim ekmeğimiz, sabır desen erenlerin kapısı. Baktın olmuyor, hayalinle yetiniyorsun.  “Vardır bunda da bir hayır” diyor dostların, boyun büküyorsun “eyvallah” diyorsun da bir daha dolup taşamıyorsun.

Hep istiyor insanlar, hep senden istiyor, sen ağla onların yerine, sen gül hatta sen dertlen istiyorlar. Senden istemelerine değil daha çok veremediğine yanıyorsun. Yetim bir çocuğun elinden tutuyorsun, bir yetim daha oluyor, sonra biri daha sonra diğeri… Yetemezsin biliyorsun bu da eksik bırakıyor.

Hayat diyorsun, gelip geçici bir fanisin dünya kadar. Yaşamak dediğin rıza göstermektir, tüm eksikliğine rağmen sevincin. Ölüm kaçınılmaz gerçek, hayatın tek çıkış kapısı. Yaşamak dediğin işte bu kapıyı beklemek. Natamam kalmak bir şey değil de buna rıza göstermek asıl mesele.

Eksiğiz azizim, şiirimiz eksik, o son mısra hep eksik. Natamam öykülerin güftesini yazdık da bestesini mırıldanamadık. Bu dünya eksik kalacak böyle bilirim. Penceremizde güvercinler eksik, odamızda lavanta kokusu. Bir arabesk şarkıya eşlik ederken teselli verecek dostlar eksik. Oysa onlara sitem edemezsin, çünkü derdini açacak mecalin eksik.

Demli bir çayın kekremsi tadını acı bir ilaca yeğlersin, güller döşenmiş bir yolda tek başına yürümek yerine, fırtınada sevenlerinle olmak bahtiyarlığındır. Yol tamam da yolcu eksik.

Eksiğiz hem natamam. Mecnun Leylasından şekva etmez de neden hep eksik kalır madem böyle? Aşk mı bizi yarım bırakır biz mi aşkı eksiltiriz? Bulduğumuzu sandığımız aşk değilse nedir ve neden hep eksik hissederiz?

Ya uzunsun ya kısa ya uçmayı seviyorsun kuşlar gibi ya denize vurgunsun yunus gibi. Gözlerin uzağı seçemiyor, kulakların iyi duysa da. Bir gün sofranda beyler paşalar oturuyor bir gün sokak çocukları. Kâh on beş yaşında bir delikanlı kâh yetmişinde bir yatak misafiri. Farkındasın değil mi, eksiğiz, biraz kırık dökük, biraz yaşama sevinci. Öyle ya! Tüm eksik ve natamam halimizle varacağız huzura.

Her insan eksiktir dedi Paşam. Bunu bilmektir dedim asıl olan. Bu kadar keskin ve acımasız iki cümleyi ne tamamlar sahi? Bir ömrün ne kadarı “tamam” olarak geçer. Hesapsız bir sevda yaşasan mesela…

Eksiğiz, gidince birileri. Hem nasıl gitmek öyle; çıkmaz sokağın ortasında, devirip bir maziyi üstüne, dönüp bakmadan geriye… Biz gidince de eksiliyoruz, geride kırık bir gönül, işlemeli bir mendil, bir eski şarkı bırakıp öylece yürürken, tüm öykümüzü sırtımıza alıp, tüm hüzünlü sözleri, tüm kahırlı sözleri olduğu gibi kabullenip giderken yine biz eksiğiz.

Eksiğiz hem natamam. İnsanız ya şu dünya denen handa ki dünya eksik, vicdan eksik, merhamet eksik… Boynu bükük yetimlerin, zulme uğramış gariplerin, hakkına girilmiş sessizlerin duası tamamlar bu eksikleri de bize kalan bir geçmiş nedamet olur.

Şiirimde vuslat, elimde tespih, dilimde zikir, alnımda iz eksik. Bense eksikliğimin farkında olarak sana emanet ediyorum yarım kalmış öykümüzü.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hakan Bahçeci Arşivi