Yaratılış Hikmetleri
Şükredecek ne çok nimetimiz var, öyle değil mi? Kaşımızdan tırnağımıza; ailemizden yaşadığımız şehre; iman nimetinden sağlıklı olmamıza kadar ne de çok şükür sebebi var yaşantımızda. Rabbimize sayısız hamd olsun. Hangi insanın gücü yeter ki o dna tanelerini bir araya düzenle dizmeye? Yahut Allah’tan başka kimin gücü yeter bir damla atılmış sudan akıl ve izan sahibi, eşrefi mahlukat, beşerin halifesi olan insanı yaratmaya? Geceyi gündüzü, asılmış gökyüzünü, sarsılmaz dağları galaksileri… zerreden kürreye kim var edebilir yüce Rabden başka?
Hükümdarlar, meclisinde bulunan kişiler baktıklarında ferahlık duysun, zevk alsın diye bulundukları yerin tavanını nakış ve işlemelerle, değerli mücevherlerle süsler. Tekrar tekrar bakınca bunlar zevk değil bıkkınlık verir. Halbuki sema böyle midir?
Derler ki gökyüzüne bakmanın 10 yararı vardır: üzüntüyü hafifletir, vesveseyi azaltır, korku hissini giderir, Allah’ı hatırlatır, kalpte Allah’ın azametini uyandırır, kötü düşüncelere iyi gelir, sıkıntıyı bertaraf eder, aşk acısına teselli verir, sevenlere teselli verir ve dua edenlerin kıblesidir.
Yeryüzü canlıları soğuk ve sıcaktan koruyan bir barınaktır. Ayrıca “Biz yeryüzünü toplanma yeri yapmadık mı? Dirilere ve ölülere (Mürselat 25-26) ayette de ifade edildiği gibi yeryüzünü kaplayan toprak tabakası insanı rahatsız eden bozulmuş, kokmuş maddeleri atık ve cesetleri örterek etrafa zarar vermesini engeller.
Canlıların ağız yoluyla aldıkları besinlerin sindirilip gereksiz kısımların vücut dışına atılabilmesi için suya ihtiyaç duyulduğundan Allah cc ona hoş bir lezzet vermiştir. Yeryüzünde suyu yaratmakla yüce Allah, yeryüzünü yaşanılır kılmıştır.
Hani zaman zaman üşüyünce rüzgâra kızarız ya, rüzgar ile havanın hareketli özelliği sayesinde hava sirkülasyonu ile yeryüzü temizlenir ve çeşitli hastalıklara sebep olan bakteri ve mikroplar ölür.
Şura suresi 27.ayette belirtildiği gibi yüce Rab kullarına rızkı bol bol vermez; çünkü kullar azar. Düşünelim bir kere her şeye para, makam, şöhret…bazen verir bazen elinden alır. Zaman zaman da insanoğluna hastalıklar, dertler akın eder ya kötülük yapmasına fırsat bulamaz bu sayede.
İnsan büyüdükçe akıllanır; anlayıp kavrama yeteneği gelişir. Düşünsenize bir ya bebek de minicik yürekken aklı başında olsaydı ne olurdu? Belki doğumu bile kabullenmezdi. Sürekli çevrenin dediğine bilgiç bilgiç cevap verse tatlılığını yitirir; bebek halinden eser kalmazdı.
Bazı uzuvlar çift bazıları tek yaratılıştır. Kulak yerine başımız çift olsaydı ne kadar kötü olurdu hiç düşündünüz mü? Sinek ve benzeri haşereler sürekli insanın etrafında dolaşır; onları rahatsız eder. Bu böceklerin yaratılış hikmeti ise insanların onların varlığından duyduğu rahatsızlıkla dünyanın değersiz bir yer olduğunu; dünyadan ayrılışın kolay olması için buranın gözde büyütülmemesi gereken bir yer olduğunu insanoğluna anımsatmaktır.
Misaller uzar gider. Rahman suresinde Rabbimiz defalarca sorar “O halde Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz!”
Akledenlerden olmak hakikati görme gözüyle bakabilmek duasıyla.