Cem Ali Yaman
Cem Ali Yaman Dedem Korkut Doğru Söyler

Dedem Korkut Doğru Söyler

Bir yiğidin Karadağ yumrusunca malı olsa; yığar, derler, talep eyler! Nasibinden fazlasını yiyemez!

Evvela nasip evvela kısmet.2012 den bugüne yerel bölgesel pek çok gazeteler de yazılar yazarak yazınsal nasibimi her daim kovaladım durdum. Şiir yazdım Ali Çankırılı hocamla birlikte pedagoji alanında kitap yayınladım ünlü mütefekkir Nurettin Topçu üzerine master tezi yazdım. Türk v Dünya edebiyatından okuduklarım felsefe psikoloji sosyoloji tarih ve siyaset alanından beslendiklerimde işin çabası. Okumak ve okuduğunu aktarmak nasip olduğu kadar, yazdığımı okuyanın anladığı kadarı da nasipmiş. Herkesin ambarındaki darısı kadar bazen de diyorum vermeyince Mabud neylesin Sultan Mahmut.

***

Kainat bir adalet terazisinde ölçü ile bilimin ifadesi ile de altın oran yasası ile Yaratıcı tarafından idare edilmektedir. Güneşin dünya ekseninde konumu, yağmurların yağma şiddetlerinden doğan fizik kanunları, ineğin besin akışı, toprağın molekül yapısı, insanın çehrelerindeki benzersizlik her şey ama her şey bir özgünlük, orijinallikle kanun ve metotla yapılmaktadır. Karıncanın midesindeki nasip miktarı ile filin midesindeki nasip miktarı bir ölçü ile tanzim edilmektedir. Bu cihetle kimse kimsenin hakkına tecavüz etmez karınca yediği darısının miktarını filin yediği miktarınca kıyas etmez etse de bu onlar için bir hasetlik arz etmez.

Şayet eğer bir yerde hasetlik varsa o yerde nasibinden fazlasını yeme gayretiyle ortaya dökülmüş his heves ve arzuları ile nefse teslim yönelim vardır. Konuya mukayese katacak olursak ademoğlu ile hayvan popülasyonu yeme huşunda pek çok açıdan bir birinden ayrılır. Örneğin insanlar yemek yerken ellerini ağızlarına götürmekle birlikte hayvanlar ağızlarını ellerine götürmeleri yönüyle davranım sergilerler. Bu işin biraz magazinsel yönü olarak kalsın hayvanlar yaşamak için yerler biz ademoğlu çoğu zaman yemek için yaşarız hızla tüketilen fast foodlar her tarafımızı kuşatan restoranlar anında yemek sürekli yemek doyumsuzca yemek sonunda obozite sorunu evde yemek kültürünün çektiği acılar yaşamak için yeme halinin ötesinde birikim empozesinin bir dayatması olarak karşımızda dağ gibi durmaktadır.

***

Tabağındakini yer tenceredekini düşünür, Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz bu atasözlerinin meselemizle buluştuğu kesişim alanları elbet dikkatimize dokunuyor. Fakat asıl meselenin kapitalist sistemin Dedem Korkut’un fikrine ve zikrine muhalefet ederek nasibini buluyor olmasıdır. Günlük hayatın içtimai meselelerinde meşguliyetlerimizin kırmızıçizgisi anı değil yarını kucaklar nitelikte. Ertelediğimiz onca nasibimiz var. Sanki bir saniye sonrasına sahipmiş gibi hayaller, hedefler, gayeler biriktiriyoruz. Bunlar soyut ifadeler olarak görülebilir işin rengini biraz daha somutlaştıracak olursak bir tıkla kapımıza elen aldığımız ayakkabılar, t shirtler, kazaklar, gömlekler aklınıza gelecek her şey ama her şey dağ gibi biriken fakat bir avuç toprak misali Dede Korkutun derdine denk düşen hadiseler değil midir?

Hep daha fazlası hep daha fazlası isterik tutulmalarımız bu asrın Dedem Korkutlarını da eminim korkutmaktadır. Mal biriktirme telaşını çocuğunu aşmış torunu için yaşama telaşı içimizdeki derin boşluğu, dipsiz kuyuyu bir nebzede olsa da yansıtmaktadır.

Zenginlerin dağ kadar malları karşısında bir dirhem nasiplenmelerini gördükçe mülkün yegane sahibi olan Allah’ın dünya bakışını kısmen de olsa anlamaya çalışıyorum. Zengin demişken Sakıp Sabancı’nın bir röportajı hatırıma geldi unutmadan sizlerle hemen paylaşayım. Bir gün gazetecinin biri Sakıp Ağa’ya sorar hayatta en çok neye sahip olmak isterdiniz. Sakıp Ağa şöyle cevap veriri ‘Koskoca Toyota fabrikasına sahibim fakat bir Toyota’yı sürecek oğlum yok der.’ Konumuzu bir yönüyle de olsa subuti olarak ortaya koymaktadır.

Gelelim zaman nakittir deyip biriktirme derdini sırtımıza yüklemeyen Tanrıya şükürler olsun. Düşünsenize zamanı akçe gibi hiç yaşamadan bir kenara bıraksaydık acaba o torununa araba almak için benimde bulunduğum bir mekana gelen ihtiyarın bir torunu olabilir miydi? Efenim konuyu parasını pulunu biriktirmek ve biriktirdiğini yiyemeden o birikimlerinin sefasını sürenlere bir öğüt bırakmak maksadıyla yazımı kaleme almış değilim. Kimsenin malından da gözüm yok parasında da. Bu kedi ciğer kaprisi de değil! Hem ne demişti Dedem Korkut insanı malı değil kanaatı zengin eder.

İnsanın şu sınırlı dünya hayatında sınırsızca tüketmek arzusu ile tüketim çarklarında tüketerek biriktirdiği israf hali her şeyden ziyade herkeste şükürsüzlüğü çoğaltmakta mutsuzluk girdabında kalpleri ve akılları yoğurmaktadır. Oysa bizler bir işi bitirip hemen diğerine koşturarak Allah’ın kaderinden başka bir kadere meyil ederek nasibimizi aramak üzere bu dünyaya gönderilmişiz. Evvela dünya da olup biten pek çok olgu ve kanunlar nasip olarak hissemize yazılmış. Nasibiyle arasına kara kedi girenler hallerindeki nasibini beğenmeyenler kaderiyle münakaşa edenler nasipsizliği düstur edinenleri Dedem Korkuta havale edip Türk bilgesinin açtığı yolda ilerleyelim.

Okumakta bir nasip meselesi çünkü insan ak akçe biriktirip bir kefen bezine tav olduğu gibi ilim biriktirerek sonsuz rahmete mazhar olabilir heybesinde ne varsa o nasibidir. Birazda neyi nasıl biriktirdiğiniz de önemli borsadan aldığınız bir hissenin akıbeti doların iniş çıkışları kalplerinizi zihinlerinizi elbet nasiplendirmektedir. İnsan içindeki sonsuz yaşama arzusunu sonlu neneleri biriktirerek tatmin etmeye çalışabilir bu bir cihetle mümkünüdür fakat binler cihetle ne mümkün çünkü aciz biçare ve ölümlü insan dünyaya bakan ne varsa bir gün bakmayacağı şekliyle var edilmiştir. İnsan dünya da birikim biriktirme arzunu sonsuz kıymette olan şeylerin birikimi üzerine oluşturmadığı sürece nasipsizlikten kurtulamayacaktır. Bu şu demek oluyor. Dünya da değil Sakıp Sabancı, Koç, Jeff Bezos kadar servetin olsa hastalık ölüm afet kriz bedenen acziyet gibi durumlar her an insanın başında olma hali göz önünde bulundurduğundan sonlu şeyleri birikiminin en azından öte diyarlarda pek çok yönleriyle işimize yaramadığı gerçeğidir. Aksi takdir de hüsranlarımızdan öte bir yükü- nasibi sırtlamıyor olabiliriz.

Sonuç itibariyle şahsen zenginlik karşıtı ya da fakirlik savunucusu değilim. Dedem Korkut bize ne demek istedi nasibimce peşindeyim. Şayet bir idrake ermiş ve nasibimin kıymetini bilmişsem nasiplisin oğlum Cem Ali diyebilirim. Elimde avucumda ne varsa şükrün idraki ile kıymetlendirir belki başka ebedi diyarlara o malımı ibka edebilirim. Mesele nasibinin kıymetini bilmek değilse nedir?

Elbette hayırlı ve güzel olanı bulup yaşayıp biriktirmeye devam edeceğiz. İyilikler biriktireceğiz, maddiyatımızın nasibini hep daha fazla hep daha fazla doyumsuzluğuyla değil evvela sahip olduğumuzun güzel yönlerinin idraki ve şükür ile zekat ve sadakalarımızla yaşam heybemize işleyeceğiz. En nihayetinde ne yaparsak yapalım takdiri ilahi demenin sırrına ereceğiz. Bu yolda teslim olup kendimizi bir adım ileriye taşımanın heyecanını yaşayacağız. Bize dayatılan yahut bizim bir şekilde huy edindiğimiz hep daha fazlası daha fazlası hastalığının şifasını arayacağız.

Allah nasibimizdeki istifademizi bereketli kılsın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cem Ali Yaman Arşivi