Yahuda’nın Öpücüğü
Hangi yöne yürürsen yürü eceline yürürsün Şeyh Edabali
Efenim buda nereden çıktı diyeceksiniz. Durun hemen anlatayım. Hikayenin aslı şöyle; Hz İsa’nın 12 havarilerinden biri olan Yahuda’nın Hz İsa yı öldürmek üzere şartlanan bir grup bıçaklı kılıçlı sopalı kimselere Hz İsa’yı ifşa etmesi, başka bir ifade ile satması ile müsemma olmuş bir olaydır. Yahuda Hz İsa’nın olduğu bir toplulukta İsa’yı tanımadan adavet geliştirmiş kimselere Hz İsa’yı öperek işte benim öptüğüm kişi Hz İsa dır dediği adete gammazladığı bir ibretlik hadisedir. Hz İsa bu öpücük sonrası esir alınır başka bir ifade ile tutuklanır. Hz İsa dost kazığı yemiştir. Hz İsa aslında Yahuda’nın herkesin içinde kendisini öpmesinin ardında yatan çirkin meseleyi anlar ve Yahu’da ya şu ifadeleri kullanır. Yahu’da insanoğlunu bir öpücükle mi ele veriyorsun?
***
Bu hakikat doğduğu günden bugüne benim zihnime erişene kadar Sokrates’in gerçek hakikat denkleminin ötesinde ifade edilemeyeceği bir boyutta var olmuştur. Dost gibi gözüken fakat düşmanlık eden küresel güçlerden tutun anti imani, anti ahlaki gruplara kadar çevremizde yakinen şahitlik ettiğimiz insanları da içine alan dost mu düşman mı ayırt edemediğimiz bizden gibi görünmesine rağmen varlığımıza kast eden bir cümle insanların ve hadiselerin iz düşümü niteliğindedir.
Asıl olan hayatın her sahnesinde yer bulmuş bu meselenin sosyolojisinden ziyade bireye bakan cihetiyle nasıl ve ne kadar gerçekleşeceğini yani insanın kendisine bakan yönleriyle belki de attığı çoğu zamanda yediği kazıkların varlığını samimi bir kalple samimi kalplere ulaştırmaya çalışacağım inşallah
Yahu’da sivri zekâsı ve kalbi ile münafıklığa namzet etmiş olsa da onun şahsında vuku bulmuş bu alameti acaba kaç kişilerce ve münafıklık alametlerinin kaç tanesiyle ruhumuza dokunmuş ve bizi salih olmaktan alıkoymuş meselelerle karşı karşıyayız önce benliğime sonra da sizlere soruyorum. İsa’yı öpen Yahu’daydı peki Cem Ali’yi kendisinden alıkoyan neydi? Hangi meşguliyeti, Cem Ali’yi kötülüğe esir kıldı. Cem Ali’nin hangi davranışı hakikatten kopardı, hangi dost bildiği yanlışı Cem Ali’yi bir zehirli sarmaşık gibi sardı hangi seçimleri onun zararına sebep oldu ve hangi dostlarla aldandı ve Cem Ali’ de hangi hali ile aldattı. Bu önemli soruların cevabı Yahu’daların bu asırdaki öpücüğüne bir panzehir olacak. İnşaalah
***
Şairin de dediği üzere ‘‘Gülümsüyor birazdan ısıracak gerçeği’ ile ‘‘Aldananın aldatan kadar suçludur hakikatini’’ nasıl es geçebilirim nasıl sizlerle paylaşmaktan imtina edebilirim. Ben bu hakikatleri sizinle paylaşmadığım takdirde Yahuda’nın durduğu yerden nasıl ayrılabilirim. Sizin zihin ve gönül dünyanıza bir öpücük kondururken bunun masumiyetini nasıl sağlayabilirim Şairsiz pek mümkün gözükmüyor.
Yazımın girişinde beyan ettiğim ‘‘Hangi yöne yürürsen yürü eceline yürürsün diyen Şeh Edabali’nin’’ şifalı öpücüğünü azık edinenlerden miyim yoksa kendi hayatımı dünyanın oyun ve eğlencelerden ibaret zannıyla hayat süren bir aldanışla aldanmış bir gammazcı mıyım bunu hesap günü hesabı en iyi gören tarafından görülmesi ile neticelenecektir.
Bu demek oluyor ki benim her an gerek filli davranışım gerek seçimlerim gerek beni seçenler - öpmenin her halini yaşayanlar- bunun bilincini ve niyetini her an kontrol etmek her an aldanmak ve aldatmak halini çek etmekle meşgul olmak zorundadırlar.
Yani Yahu’danın niyeti Hz İsa’nın bilinci ve siz okurun seçimi aynı dünya düzeninde aynı hesap terazisinde aynı dünya ve ahiret halinde bilfiil zuhur edecektir.
Biz ne olursa olsun münafıklığın öpücüğü ile yoğrulduk veya yoğrulacağız da diyebilirsiniz. Buda bir tercih. Kişinin münafık olma haline yönelik farkındalığı da bir değer olabilir. Nitekim Son Peygamber insanlar; Altın Gümüş Bakır olarak vardırlar İslam öncesinde de İslam’a girmeleri ile de bu Altın Bakır Gümüş olma halleri devam eder neyseler odurlar buyuruyor. Altın bir münafık olabilirsiniz.
Kötülük eden kendine eder düsturunu şiar edinebilenlerden olmak kendimize kondurduğumuz taze bir öpücük olsun. İnsanın kendisinden uzak bir meselesi yoktur. Ve insan Albert Camus’un ifade ettiğinin ötesinde kendisine tahammül ettiği ve kendisiyle kaldığı nispette varlığının tekâmülünü sağlayacaktır ve mutlu olacaktır. Kendimiz dışımızda nereye koştuysak gurbette kaldık diyen Nurettin Topçu’nun bu öpücüğü hayat öpücüğü değilse nedir?
Kardeşlerim bir de ölümün öpücüğü olacaktır. İnsan ne kadar çok öpücükle öpücüklenmiş öyle değil mi? Şimdi Emparyalizmin kondurduğu öpücükleri anlamanın ve arınmanın ilk şartı olan ecelin yani ölümün kondurduğu öpücüğü fark etmenin bunu kalplerinize bir buse ile takdim etmenin zaruriyetini taşıyorum.
Ölümün bize dostluk mu düşmanlık mı getireceğini es geçip size en unutulmaz olanın Yahuda’nın İsa’ya attığı öpücük desem sizin aldanışlarınızın dellalı olur muyum? Bu hikâyenin her birimize konduracağı öpücüğü yok sayarak Yahu’danın aldattığı gibi aldatır mıyım? Yalnızlığınıza ilişen dost bildiğiniz düşmanlarınızı hatırlatmasam, ölümün varlığını yok saysam Yahu’danın halinden bir hal almaz mıyım?
Sahi en son kaç saat kendinle kaldın? Etrafında olup bitene aldandın, kandırıldın, aldatıldın, yahut aldattın. Dost bildiğin haline yanıldın. Kaçını kendin gibi sandın hakikatten kaçtın dost bildiklerinin ardına saklandın. Sonunda gammazlandın. Biz başımızı kuma gömdükçe Yahu’dalar dünyayı öpmeye devam edecektir.
Sen kendi durumunu düzeltmeden Allah senin durumunu düzelmez diyen bir inanca kondurduğumuz lakaytlık belki de o ihanet Amerika’nın dünyaya Gazze konusunda kondurduğu öpücükten daha yaralayıcı olmadı ve olmayacak. Bunu İsa’nın ruhları anladı. Neye satıldıklarını ve kiminle satıldıklarını anladıkları gibi
***
Ağlamadan
Dillerim Dolaşmadan
Yumruğum Çözülmeden gecenin karşında
Şafaktan Utanmayıp Utandırmadan Aşkı
Üzerime yüreğimden başka muska takmadan
Konuşmak İstiyorum – Mazot şiir İsmet Özel