Ömer Kocabaş

Ömer Kocabaş

Vergide adalet yalan oldu

Vergide adalet yalan oldu

Biz kendimizi gündelik sıcak gündeme kaptırmaya devam ederken satır aralarında tuhaf işler dönmeye devam ediyor. Geçen hafta bir kısmına değinmiştik, bu hafta kaldığımız yerden devam edelim. Örneğin merakla beklenen vergi paketi kabul edildi. Emekli maaşlarına yapılan zamla gündeme gelen paket beklentiyi karşılayamadı. Vergide adalet yine sağlanamadı. Amaç vergi adaletinin güçlendirilmesiydi ama olmadı. Bakanlık, gariban vatandaş ile küçük esnafla mücadele ederek yola devam etmeye karar verdi.

Vergi adaletinin güçlendirilmesi hedefiyle yola çıkılan paketin taslağında önemli maddeler vardı. Geliri ile harcaması arasında yüzde 20’den fazla fark olanlardan izahat isteneceği söyleniyordu. Örneğin 50 bin gelir gösterip aylık 65, 70 bin lira harcayandan hesap sorulacaktı. Maliye Bakanlığı kaynağı açıklanamayan gelirin vergisini alacaktı. Ecevit dönemindeki nereden buldun yasasına benzeyen bir yasa taslakta vardı. Fakat taslakta yer alan bu madde son anda paketten çıkarıldı. Bu maddenin son anda çıkarılmasında da büyük ihtimalle küresel güçlerin parmağı vardır(!) Aslında çok fazla bir beklentimiz yoktu lakin Bakan Şimşek’in şöyle yapacağız, böyle yapacağız demesinden az da olsa heyecanlanmıştık. İş dön dolaş küçük esnafa IBAN ile gelen paranın hesabını sormaya kaldı.

Bu tarz alınan kararlar vatandaşın devletine olan güvenini sarsmaktan öteye gitmiyor. Geçtiğimiz haftalarda Vergi Denetleme Kurulu ayda beş milyon lira harcayıp hiç vergi ödemeyen 800 kişi tespit etmişti. Şimdi bu madde yasalaşmadığından dolayı onlara hesap sorulamayacak mı? Hani polisler hırsızı bin bir emekle yakalayıp adalete teslim ediyor da yasal boşluklardan dolayı hırsız adliyeden polislerden önce çıkıyor ya o hesap… Yapanın yaptığı yanına kâr kalmaya devam edecek. Maliye, rakamlar, ne anladığımız bir şey ne de hoşlandığımız. Ekonomi haberlerini, yazarları okuyarak bir çıkarımda bulunmaya çalışıyoruz. Konunun uzmanları bu yeni paketi daha afili bir şekilde anlatıyor.

Ekonomiye dair umudumuz gün geçtikçe azalıyor. Enflasyon rakamlarındaki küçük düşüşler işin sadece süsü. Dolar kuru düşmüyor, artmaya devam ediyor. Bakan Şimşek, Merkez Bankası alım yapmasa doların 30 liranın altına düşebileceğini söylemişti. Elbette ihracatçı bu durumdan rahatsız oluyor. Akaryakıt başta olmak üzere pek çok kalemde döviz kuru belirleyici. Lakin ihracatçının beklentisi, isteği sıradan vatandaştan daha önemli. Yıllardır aynı şeyi söyleyip duruyoruz, döviz kuru düşmediği sürece ekonomi de kalıcı bir iyileşme sağlanamaz. Fakat işin başındakiler oralı değil. O yüzden belli bir nokta da dönüp duruyoruz.

Öte yandan tuzu kuru ihracatçıları memnun etmek elbette mümkün değil. Çünkü bizim yüksek bulduğumuz kuru ihracatçılar düşük görüyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe geçtiğimiz hafta yaptığı açıklama da doların en az 37 lira olması gerektiğini söyledi. Dolar kısa vadede buralara doğru giderse şaşırmayın. Çünkü pandemi sonrasında her şey ihracatçıların, zincir market sahiplerinin, büyük holdinglerin istek ve beklentileri doğrultusunda ilerliyor. Vatandaşa ise sadece geleceğe yönelik hayal kurmak kalıyor.

Yaz günü belki de daha güzel, sakin konulardan bahsetmek gerekiyor ama gündemimiz buna izin vermiyor. Bazı şeyleri söylemezsek sanki yokmuş gibi oluyor. Diyeceksiniz ki söyleyince ne değişiyor. Orası meçhul, biz en azından üzerimize düşen görevi yerine getirmiş olalım. Gerisini işin başındakiler düşünsün. Vatandaşın beklentileri görmezden gelinip, her şey sürekli birkaç yıl ileriye ötelenmeye çalışılıyor. Yıl dediğiniz şey çabuk geçiyor. Bir bakmışsınız seçim zamanı gelip çatmış. Tek üzüntümüz vatandaşla inat edilerek sürdürülmeye çalışılan ekonomi politikası yüzünden olan bunca yıldır bin bir emekle elde edilen kazanımlara olacak. Bugünlere kolay gelmedik ama bu kafayla gidersek çok kolay bir şekilde kaybedeceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ömer Kocabaş Arşivi