Şiir kalsın
Bizi toplumumuzda şiir yazan, şiir okuyan birini gördükleri zaman çok romantik, hayal dünyasında yaşayan bir insan olarak nitelerler onu. Oysa insanın özünde olması gereken bir duygudur romantizm ve hayal kurabilme güdüsü. Çünkü romantizm bazılarının abarttığı gibi gerçekçiliğin düşmanı değil, bilakis onu besleyen ve güçlendiren bir şeydir. Sevgiyle bakabilmenin ilk adımıdır hatta. Hayal kurma yetisi ise gelişimin lokomotifidir, zira önce hayalini kurmadığın hiçbir şeyi icat edemezsin. Elbette her alanda olduğu gibi burada da abartı olmamalı, itidali korumalıdır.
Şiir yazan ya da okuyan konusuna dönecek olursak, bu konuda itidal üzerinden yürümek lazım, zira şiir söylemek de söz söylemek kadar mesuliyetli bir şey. Şairin dilinden, kaleminden çıkan mısralar artık okuyucunun anlamasına emanet ediliyor ve orada varlığını sürdürüyor. Aşkını, sevgisini, dünya görüşünü, inancını şirin kanatlarına teslim eden şair, artık dönüşü olmayan bir oku yaydan bırakmış oluyor. O yüzden de hedefini tutturamayan her ok, ölümcül yaralara da sebebiyet verebiliyor. Peki, şiir nasıl kıvama erer, nasıl gelişim gösterir ve büyür? İşte bu soruların tek bir cevabı vardır: konu üzerinde çalışmak… Kendinden önce bu yoldan geçenlerin iyi bir takipçisi olmak, onların ortaya koydukları eserleri dönüp dönüp okumak, üsluplarını, söyleyişlerini ve oluşturdukları poetikayı kendi şiirini, sesini bulmak için kendi potasında eritmek... İşte şiir böylesine önemli bir yer kaplar dünyamızda, ancak bu da yeterli olmaz. Çünkü sadece yazılan, kelimelerle ifade edilen bir şey değildir şiir; şiir hayatın ve bütün kâinatın içinde canlı olan bir şeydir. Şiir, insan yüreğini oynatan her şeyde var olabilen bir tılsımdır.
Osman Şahin, “Ağıt bilmeyen adam aydın olmaz” der. İşte yukarıda kast ettiğim de tam budur. Şiiri olmayan insan yarımdır, şiiri yazılmamış eşya öksüzdür, şiirle anlatılmamış manzara silinir gider, şiiri olmayan ülke yok olmaya mahkûmdur. Akılla var olmak isteyenleri, akıl, ikna edilmemiş bir ruhun içine hapseder. Çünkü aklın matematiğinde her zaman iki kere iki dört eder, oysa hayatta bu böyle değildir. Her insan bir ekmekle doymaz, her gözün güzel tarifi birbiriyle aynı değildir, her adım aynı mesafeyi kat edemez. Hayatın denklemi matematikçinin denklemine uymaz. Hayat varlığın cismi kadar duygunun diliyle de tanımlanmalıdır. Burada şiir ve şiiriyet çıkar karşımıza. Şiir de hüzünden ve ağıttan da beslenir, güzellikten beslendiği kadar.
Zaman bizi öyle bir dünyaya getirdi ki maddi faydası olmayan, haz vermeyen hiçbir şeyin değeri yokmuş gibi düşünen yaşayan insanların arasında buharlaşıp gidiyor şiir gibi manevi birçok kavram. Dünyaya bakmanın, hayatı kavramanın kriterlerini bu çoğunluk belirliyor. Özgür bir dünya vaat eden bu baskın düşünce kitleler halinde bütün bir insanlığı mahkûm ediyor. Artık bir konuda ihtisas yapanlardan ziyade çoğunluk belirliyor herhangi bir konuda verilecek kararları, gidilecek yolu, varılacak menzili. İşin tuhaf tarafı, menzile varılmayınca ya da vardığında umulan bulunamayınca, toplumun değerleri üzerinden bir itiraz geliştirip, o değerlere sahip çıkan, çıkmak isteyen ya da çıktığı zannedilen insanlar suçlanıyor. Suç ya da mesuliyet asla bu çoğunluk tarafından üstlenilmiyor.
Şiir yazan, şiir okuyan ve şiir seven biri olarak bu hal ve gidişten memnun olmadığımı söylememe bile gerek yok. Ama şunu da söylemem lazım diye düşünüyorum: her şeyi maddeleştiren bu düşünce çekilip gitsin istiyorum ve dua ediyorum. Sevgi dolu bir dünya imar etmek için şiir kalsın bizimle.
Alın sizin olsun neyim varsa
Çoluğum çocuğum yok zaten
Hayattan damıttığım zehir kalsın
Kitaplarımı da götürün istiyorsanız
Bana birkaç şiir kalsın
Yavuz Bülent'ten Harman,
Çamlıbel'den Han Duvarları
Ve mısralarından sızan sihir kalsın
Gerçekten başka bir şey istemem
Bana birkaç şiir kalsın
Dokunmayın yaz akşamlarıma
Güllerime çiçeklerime dokunmayın
Hafızamda böylece bu şehir kalsın
Sizin olsun dünyanın gerisi
Bana birkaç şiir kalsın
Kelebek kanatlarındaki sanat
Göğün duruşundaki estetik
Türküler gibi akan nehir kalsın
Aydan, yıldızlardan düşen
Bana birkaç şiir kalsın
Yazılmış, yazılmayı bekleyen
Ne kadar mısra, beyit varsa
Gönlümün toyuna mehir kalsın
Dilimde söyleyebileceğim
Bana birkaç şiir kalsın