Paralel Evren
*Her konuda olduğu gibi ayrışma veya paralellik en çok yılbaşında var. Diğer konulardaki paralellik bir şekilde mantıklı açıklanırken yılbaşı anlamsız bir şekilde düşmanlık körükleniyor. Ekonomik sistemler tamamen paralel bir durumda aynı yönde gibi fakat ulaşılan nokta çok farklı. Orijinal fikir bulamayanlar veya farklı tarihlerde önemli kutlama yapamayanlar aynı gün organizasyon yaparak farklı bir hava yaratmaya çalışıyorlar. 1 Ocak en kolay iş 1/1/……. tamam başlangıç ama ne oldu o gün kolaydı yazması söylenmesi falan. Orijinallik bizi kurtaracak bu sıkıntıdan.
*2025 başlangıç yılı, 2030’a kadar olacaklar çok büyük bir olasılıkla belli. Özgünlük veya orijinallik, başarı açısından son derece önemli. Daha doğrusu başarının altında yatan en önemli özellik. Orijinalliğin ayırt edici özelliği, varsayılanı kabullenme dürtüsünü reddetmek ve daha iyi bir seçenek olup olmadığını araştırmayı seçmek.
Başlangıç noktası merak: Her şeyden önce, varsayılanın neden var olduğunu sorgulamak. Dahi çocukların büyüyüp dünyayı değiştirdiği çok ender görülür. Psikologlar dünyanın en önde gelen, en etkili insanların geçmişlerini incelediğinde birçoğunun çocukken sıra dışı becerilere sahip olmadığı görülmüş. Dâhiler, büyüleyici Mozart melodilerini, harika Beethoven senfonilerini çalmayı öğrenir ancak asla kendi orijinal bestelerini yapamazlar. Hayatları boyunca ebeveynlerinin onayını, öğretmenlerinin takdirini kazanmak için çabalar dururlar. Araştırmalar gösteriyor ki, en yaratıcı çocuklar, öğretmenlerinin gözdesi olma olasılığı en düşük öğrencilerdir. Başarıya ne kadar çok değer verirseniz başarısızlıktan o kadar korkarsınız.
* Yaratıcılık hata yapmak için kendinize izin vermektir. Sanat ise bu hatalardan hangisinin saklanacağını bilmektir. Edison otuz ve otuz beş yaşları arasında ampulün, fonografın ve karbon telefonun öncüsü olmuş fakat bu süre içinde yüzden fazla icat için de başvuruda bulunmuş.
* Büyük insanlar daima vasat zihinlerin muhalefetiyle karşılaşmıştır. Bir şeye ne kadar çok maruz kalırsak o şeyi o kadar severiz. Salt maruz kalma etkisi defalarca tekrarlanmıştır. Bir yüze, harfe, rakama ya da Çin harfine ne kadar aşinalık kazanırsak onu o kadar severiz. Alışkanlık bıkkınlığa yol açmaz, rahatlık sağlar.
Bir şeyi ne kadar çok görür, duyar ve ona dokunursak o kadar alışırız ve bizim için tehdit olmaktan çıkar.
* İşi erteleyenler %28 oranında daha yaratıcı. Uzmanlar Da Vinci’nin Mona Lisa tablosuna 1503’te başladığını, birkaç yıl içinde ara sıra tabloya devam ettiğini, sonra bitirmeden bıraktığını ve 1519’da ölmeden hemen önce tamamladığını tahmin ediyorlarmış. Bir iş tamamlandığında onu düşünmeyi bırakırız. Ama yarıda ve eksik kalan işler zihnimizde etkin olarak bulunmayı sürdürür. Ertelemenin yeni fikir üretmek için zaman sağlamasının yanı sıra bir faydası daha vardır. Bizi doğaçlamaya hazır hale getirir. Düşmanlar, dost görünen düşmanlardan daha iyi müttefiktir.
* Orijinal olmak için risk almaya istekli olmamız gerekir. Kök salmış gelenekleri, adetleri alaşağı etmek için akıntıya karşı kürek çekerken başarıp başaramayacağımızdan asla emin olamayız. İlk doğan ve sonrasında doğan kardeşler üzerinde orijinallik konusunda yapılan bir araştırmada, akademik alanda başarılı olanların ilk doğan olma olasılığı küçük kardeş olma olasılığından 2-3 kat daha fazla olarak çıkmış. İlk doğanlar daha baskın, özenli ve hırslı olma eğilimi sergileseler de sonradan doğanlar risk almaya, orijinal fikirleri benimsemeye daha açıktır. İlk doğanlar statükoyu korumaya meyillidir, sonradan doğanlar ise karşı çıkmaya.
* İşin aslı şu ki birbirimizde asla affetmediğimiz tek günah, fikir farklılığıdır. Uyuşmayan fikirler yanlış olsa bile faydalıdır. Sıradan insanlar korkularını sıraladıklarında, bir korkunun ölümden bile daha yaygın olduğu görülür: halkın karşısında konuşma, eğer cenaze törenine katılıyorsanız, tabutta olmak veda konuşması yapmaktan iyidir. Konuşma yapacak öğrencilerin bir kısmına konuşmadan hemen önce sakinim, diğer kısmına da heyecanlıyım sözcükleri yükses sesle söyletilmiş. Öğrenciler konuşma öncesindeki duygularını heyecanlıyım olarak belirttiğinde konuşmaları %17 daha ikna edici ve %15 daha özgüvenli olmuş. Ayrıca konuşmalarının uzunluğu da %29 artmış. Olaya bak. Yani korkuyu yenmede heyecanlanmak sakinleşmeye göre daha çok işe yarıyor. Bu durum sakinleşme, saatte 120 km hızla giden bir otomobilin frenine basmak gibidir. Bir hedefe ulaşmak istediğimizde, bizi harekete geçiren şey, olduğumuz şeyle olmak istediğimiz şey arasındaki uçurumdur.
* Sonuç olarak, Orijinallik ölmez. Dönüşür, dünyamızı yeniden şekillendiren aynı teknolojik gelişmeler tarafından yönlendiriliyor, geleceğin bakış açısı farklı görünebilir, ancak değeri ve önemi güçlü kalmaya devam ediyor. Sürekli değişen şekillerde yenilik yapma ve güzelliği bulma yeteneğimizin bir kanıtı. Benzer işler köreltiyor. Orijinal olmayan yeni olmayan her şey kaybetmeye mahkûmdur.