Nasıl kıydınız Narin’e?
Narin’in kaybolduğu haberi duyulunca hepimiz üzüldük ve “İnşallah bir an önce bulunur!” Diye dua ettik. Onu kendi evladı gibi gören seksen beş milyon, sağ olarak bulunmasına dair ümit besledi yüreğinde. Epey bir zaman Narin’i arama çalışmaları kesintisiz olarak sürdürüldü. İfadeler alındı, soruşturma derinleştirildi. Maalesef beklenen olmadı, ümitler yeşermedi. Narin’in cansız bedeni bir çuvala konulmuş vaziyette yaşadığı mahallenin bir kilometre uzağındaki bir derede bulundu. Öldürülüp bir çuvala konularak dereye atılan sadece Narin’in cansız bedeni değildi. Narin’le birlikte vicdan, merhamet, ahlak ve acıma duygusu da katledilip atıldı o derenin bir kenarına. Bu üzücü olay toplumun vicdani ve ahlaki çürümüşlüğünü gözler önüne sererken, maşeri vicdanın da derinden yara almasına neden oldu ne yazık ki!
Narin henüz sekiz yaşındaydı. Şayet sağ olsaydı okuluna gidecek ve arkadaşlarıyla oyun oynayacaktı. O’nu gök ekini biçer gibi biçtiler; gözlerindeki ışıltıya ve yüzüne yerleşen o sevimli gülücüğe kast ettiler. Bu masum çocuğun günahı neydi? Vicdansızlığın kitabını yazan insan müsveddesi katil veya katiller küçük Narin’den ne istediler? Elleri titremeden ve vicdanı sızlamadan bu aşağılık suçu işleyenler, er veya geç ortaya çıkarılarak hak ettikleri cezaya çaptırılacaklardır kuşkusuz.
Bu üzücü olayla ilgili olarak hali hazırda; anne, baba, amca ve ağabey ile kuzenlerin de aralarında olduğu 25 kişi gözaltında ve bunların sorgulama işlemi devam ediyor. Diğer taraftan, İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda Narin’in cansız bedeninden alınan 91 numune üzerinde detaylı inceleme sürdürülüyor. Adli Tıp uzmanları Narin’in ne zaman öldüğüne ve nasıl öldürüldüğüne dair bilgi ve bulgulara ulaşmak için hummalı bir çalışma içindeler.
Bildiğimiz gibi; “Kuvvetli suç şüphesi” Bulunan amca Salim Güran tutuklanmış, itirafçı Nevzat Bahtiyar; amcanın Narin’in cesedini kendisine teslim ederek; “Bunu yok et!” Dediğini itiraf etmiş olsa da, daha birçok karanlık nokta aydınlanmayı bekliyor.
Hiçbir gerekçe böyle bir suçun işlenmesine dayanak teşkil edemez. Hele canına kıyılan masum bir çocuk ise; söz biter, idrak durur, toplum vicdanı derin bir yara alır. Dünyada yapılacak en büyük kötülük hiçbir şeyden habersiz olan masum ve savunmasız bir çocuğu katletmektir. Rabbimiz Yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’de; “Bir mümini kasten öldürenin cezası ise içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için pek büyük bir azap hazırlamıştır.” Diye buyurur. (Nisa/93)
İnsan isterse; Allah’ın halifesi olduğu idrakiyle KEMALAT makamına erişir. Şeytana uyar, kötülüklere meylederse kendini sefillerin en sefili, aşağıların en aşağısı seviyesinde bulur. Onun durağı cehennemin en derin azap yeridir.
Narin’e ve Narinlere kıyan, aşağılık yaratıklar için yaşasın cehennem!