Osman Uzunkaya
Osman Uzunkaya Kadir Usta

Kadir Usta

Gökyüzü siyaha bürünmüş, bulutlar kapatmış her yeri. Hava ha yağdı, ha yağacak. Fabrika bahçesinde bekleyen kamyon şoförleri sabırsızlıkla yağmur yere düşmeden yüklemenin bitmesini bekliyorlar. Arada bir işçilere; “Haydi arkadaşlar biraz acele edelim!” Deseler de yapacak bir şey yok! İşçiler, sırtlarındaki çuvalların altında can alıp can verirken, Kadir ustanın sevecen sesi ortalığa yayılıyor; “Arkadaşlar aceleye gerek yok! Dikkatli olun yeter!” Yağmurun yağma ihtimalini hesaba katıp, su geçirmeyen brandalarını hazırlamaya çalışan şoförler; Kadir ustaya bir hayli kızıyorlar işçilere, “Aceleye gerek yok!” dediği için. Şoförlerden biri Kadir ustanın yanına sokulup, “Senin yaptığın iş değil usta!” diyor. Kadir usta ona laf yetiştirmek yerine, önündeki kamyonun kasasına çıkıp, çuvalları istifleyen işçiye yardım ediyor.

Nihayet beklenen yağmur geliyor. Gökyüzünden süzülüp yere çakılan yağmur damlaları, hengâmenin kopmasına neden oluyor. Şoförler hızlıca bir ucundan tuttukları brandaları kamyon kasalarındaki un çuvallarının üstüne sermeye çalışıyor. Un çuvallarının ıslanmasını önlüyorlar ama kendileri bir türlü ıslanmaktan kurtulamıyor. Yağmur daha da hızlanmaya başlayınca dışardaki şoförler ve işçiler güç bela kendilerini fabrika binasının içine atıyorlar.

Islanmaları yanında kan ter içinde kalan işçilerin bir biri ardına öksürmeleri Kadir ustayı tedirgin ediyor. Hızlı adımlarla depoya yöneliyor. Oradan aldığı pamuk dokumalı boş çuvalları işçilerin eline tutuşturup; “Bir yer bulup üzerinizi kurulayın.” Diyor. Bir müddet sonra yağmur diniyor, işçiler yarım kalan işlerini tamamladıktan sonra kamyonlar bir biri ardına yola çıkmaya başlıyor.

İşçiler Kadir ustayı hem çok seviyor, hem de saygı duyuyor. Kadir usta da onları bir baba şefkatiyle koruyor ve kolluyor. İşçilerden biri patronun yeğeni muhasebeci Levent’e ateş püskürüyor; “Bu olanlar hep onun yüzünden, yağmurlu havada sevkiyatın yapıldığı nerede görülmüş ya!” Diyor. Kadir ustanın yıldızı bir tek Levent denen adamla barışmıyor. Patron Cemil beyin fabrikada olmadığı zaman yerine vekâlet eden muhasebeci Levent, iş bilmezliği ve patavatsızlığıyla pot üstüne pot kırıyor. “Bugün hava yağmurlu, sevkiyatı yarın yapalım!” Diyen Kadir ustaya; “Hayır, bugün olacak!” Diye talimat veren bu zat, en ufak bir olumsuzlukta ortadan kaybolmayı biliyor. Cemil bey defalarca yeğenine; “ Kadir ustayı dinle, tecrübesinden istifade et!” Dediği halde o, burnunun dikine gidiyor. Geçen gün, Cemil beyin karşısına dikilip; “Bu iş böyle yürümez amca, ya Kadir usta ya ben!” Diye çıkışmış, amcası ona; “Otur oturduğun yerde, Kadir usta kim, sen kimsin!” Diyerek bir güzel haddini bildirmişti.

Cemil bey Kadir ustanın da olduğu bir ortamda; “Kadir benim kardeşim, bu fabrikada benden çok onun emeği var!” Demiş, Kadir usta ise, “Çok teşekkür ederim Cemil bey, olur mu öyle şey!” Diyerek mütevazılık örneği sergilemişti. Gerçekten de öyleydi. Kadir usta, ustabaşı olmanın yanında kamyondan bozma servis aracını kullanır, patronun şoförlüğünü yapar, ayrıca; arızalanan araç ve gereçleri tamir edip, gerektiğinde elektrik ve su tesisatını da onarır ve fabrikanın beyni gibi çalışır dururdu. Onun sayesinde üretim kesintiye uğramaz, işler hep rayında yürürdü.

Fabrikada her kesin bir lakabı vardı. Cemil beyin lakabı, “Posbıyık” idi. Onu görünce işçiler; “Bizim posbıyık” Der gülüşürlerdi aralarında. Kadir usta için, “Kadir baba”, Muhasebeci Levent için ise; “Kılçık” Derlerdi kısaca. Çalışkan, sevecen, adil ve merhametli olmak insan olma erdemine işaret ederdi. İşte bu işaret, Kadir ustanın üzerinde yıldız gibi parlardı her zaman. Yunus Emre’nin; “İşi kolay kılalım, sevelim, sevilelim; Dünya kimseye kalmaz.” Sözünü şiar edinen Kadir usta, örnek bir kişilikti. Böylelerinin olduğu yerde; huzur, başarı ve bereket eksik olmazdı elbette.

Güzellikler sizinle olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Osman Uzunkaya Arşivi

Bitsin

29 Ağustos 2024 Perşembe 00:03