Necmettin Şimşek
Necmettin Şimşek Konfor Bataklığı

Konfor Bataklığı

*Konforun yanına çok çeşitli kelime ararken en güzeli bataklık. Konforun devamı bataklık ve sonu hüsran. Bir gün uyandığımızda, yapmayı isteyip de yapmadığımız şeyler için zamanın kalmadığını fark edeceğiz ama çok geç olacak. İnsanlık, binlerce yıl boyunca toprağa bağlı ve mütevazı bir hayat yaşayageldi. 19. Yüzyıla gelinceye kadar şatafatlı yaşantı, yalnız bazı saraylara ve kimi yüksek devlet görevlilerinin konaklarına has bir durumdu. Tarih boyunca şatafata dalmış saraylar ve köşklerin sahipleri, idare ettikleri devletlerin felaketi olmuş ve böylelikle tarih, yıkılan ve yerine yeninden kurulan devlet ve hükümranlıkların sahnesi olmuştur. Mütevazı saraylarını adalet dağıtan bir merkez yapan hükümdarlar olduğu gibi konaklarını muhtaçların sığınağı haline getiren eşraf ve yüksek memurin de olmuştur. Zaman, nice debdebeli yaşantılara sapmış iktidarların devrilip gittiklerine de şahit olmuştur. Firavunlar, Nemrutlar, Neronlar, Hâmanlar, Kârunlar ve daha niceleri yer ile yeksan olmuşlardır. Kaldı ki onlardaki konfor ve şatafatı bugün ile kıyaslasak, herhalde bugünden fersah fersah geride kalacaklardır.

**Modern zamanlara gelinceye kadar, İslam başta olmak üzere bütün semavî ve beşeri dinler, bütün ahlak öğretileri, âlimler, ârifler, hakîmler insanlara sade yaşamayı, mütevazı olmayı ve kanaatkârlığı öğütlemişlerdir. Bu öğütlerin hem milletler üzerinde hem de idare edenler nezdinde büyük tesirleri olmuştur. Kadim dinler ve öğretiler insanlık üzerindeki tesirini kaybetmeden insanlar, topyekûn, çılgın gibi sermaye birikimi ve konfor sevdasına kapılmamıştır. Geçmiş zamanlarda elbette gösterişli yaşama meyleden varlık ve iktidar sahipleri olmuştur. Ancak bu durum her daim bir sapma olarak görülmüş ve fazilet ehlince kınanmıştır. Modern zamanlara gelene değin bütün insanlık için; yaşamak için çalışmak, yaşamak için yemek, temel ihtiyaçları gidermek ve kanaatkârlık temel düsturlardır. Her millette ve kültürde bu temel düsturlara dair izler, öğütler bulmak mümkündür. Meselâ müsrifin birisi Yunan bilgesi Sokrat’a parasız kaldığından şikâyet edince Sokrat ona ettiğin masraflardan kısarak kendi kendinden borç akçe al demiştir. Bizim ise meşhur bir atasözümüz: Kanaat tükenmez bir hazinedir. der. Hazreti Peygamber(sav)’den zenginlik mal çokluğuyla değil göz tokluğu iledir. buyurduğu rivayet edilmiştir. Kur’an’ı Kerim’de çoklukla övünmek, sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı. Sonra, yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız. buyurulmuştur. Yine Kur’an’ı Kerim, birçok ayette israftan sakınmayı, haddi aşmamayı ve ölçüyü korumayı ve iktisatlı olmayı emretmiştir. 150 aşkın zamandır bir illüzyona kandık. Sürekli yenilik peşinde koşarak, daha çok tüketerek mutlu olacağımıza inandırıldık. Kadim yaşayış tarzımızda daha çok tüketmek diye bir dert/çaba yoktu. Yaşamak için çalışıyor, yaşamak için yiyordu insanlık. Böyle olmayanlar hemen her kültürde yeriliyor, ayıplanıyordu. Şimdi ise sürekli daha çok tüketmemiz telkin ediliyor. Bunun için de kendi hesabımıza daha çok üretmemiz de istenmiyor. Zira üretme işini egemenler kendi üstlerine aldılar. Bize ise sürekli yenilenip çeşitlendirilen tüketim araçlarına uygun olarak değişmek ve ayartılmış tüketme iştahımızı tatmin için sürekli borçlanmak düşüyor. Sermaye ve üretim araçlarına sahip olanlar emeği elde etmek için zorlanmadılar. Yerinde barınamaz hale koydukları kitleleri göçe ve sömürülmeye mecbur kıldılar. Sömürmek zaten onların işiydi. Zamanımızda ise küresel sermaye sahipleri, ellerinde bulundurdukları istihsal vasıtalarıyla üretmek için insan emeğine de ihtiyaç duymuyorlar, onların yerini artık robotlar aldı/alıyor.

***Konfor alanında kalmamıza neden olan en önemli düşüncelerin başında; gelecekte daha çok zamanımızın olacağına inanmak, zamanı biriktirebileceğimizi varsaymak, ilgili konuda hiç bir şey yapmamanın bize vermiş olduğu haz gibi görünen o miskinane his veya bizi harekete geçirecek hayata dair büyük bir resmimizin olmaması geliyor diyebiliriz. Oysa bu alandan çıktığımızda, diğer bölgenin kısa süre sonra daha keyifli olduğunu anlayabiliriz. En basit örnekle, sabah sporu yapmak için biraz erken kalkmak bize anlık da olsa bir acı verebilir, fakat spor yaptıktan sonra hissettiğimiz o mutlu anımız bizi gün boyu dinamik tutmak için bir zemin hazırlar. Ve kendimizi gün boyunca daha dinç ve enerjik hissederiz.

Benim bu konu hakkında yıllar önce keşfettiğim bir yöntem var ve şimdiye kadar da çok faydasını gördüm. Kısaca bahsedeyim. Konfor alanımdan çıkmak zorunda olduğum meselelerle ilgili yeni bir iş projesi, spor yapmak, erken uyanmak, girişimcilik, kötü/yanlış alışkanlıkların değiştirilmesi vb. zihnimin içindeki o sesle pazarlık yapıyorum. Şu anda konfor alanımın dışına çıktığım için, hafif bir acı/kaygı hissediyorsam, bu durumum beni gelecekte daha güçlü bir hale getirecek veya gelecekte bana daha çok fayda sağlayacak vb. Şimdiye kadar da kendimle yaptığım bu pazarlıklardan hep fayda gördüm ama hiç zarar görmedim. Konfor alanının dışına çıkmakta zorlanan kişilere bu yöntemi tavsiye edebilirim. Diğer bir sihirli söz ise, ben değilsem kim, şimdi değilse ne zaman? Evet yaşam bize bana ne kadar veriyorsun, ben de sana gelecekte bir o kadar fayda sağlayacağım diye fısıldıyor aslında.

Günümüzde başarı tahtına oturmuş iş insanlarını incelediğimizde, hemen hepsi, konfor alanından çıkmış kişilerden oluşuyor. Çünkü konfor alanı dışındaki bölge aynı zamanda ‘öğretici’ bir alan ve bizi geliştiriyor. Hafif stresli/riskli olan bu bölgede yaptığımız işlerle ilgili olarak performansımız yükseliyor ve yaratıcılığımız da artıyor. Gelişim tamamen konfor alanımızın dışında dersek doğru bir ifade olur diye düşünüyorum. Bu sistemin ise farkına vardığımızda, konfor alanı dışına çıkmak dediğimiz tabirin aslında, konfor alanını genişletmek olduğunu rahatlıkla fark edebiliyoruz.

****Sonuç olarak; Konfor alanı dışına çıkmak istiyorsak başarısızlıkları göze almalıyız. Hatta başarısızlık diye bir şey yoktur. Ya başarırız ya da tecrübe ediniriz. Bu felsefe ile yola çıkarsak emin olun başarısızlıkların sizi nasıl güçlendirdiğini kendiniz de göreceksiniz. Benim sevdiğim bir laf vardır En çok zaman geçirdiğiniz 5 insanın ortalamasısınızdır.Konfor alanından çıkmak istiyoruz, o zaman çevremizdeki insanları gözden geçirmemiz gerekiyor. Sizi daha çok konfor alanı dışına çeken insanlarla zaman geçirin ve sonrasında aradaki farkı kendi gözlerinizle görün.

En son olarak da konfor alanından çıkmak için özdisiplin sahibi olmalı veya değilsek bunu oluşturmalıyız ve bahane üretmemeliyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Necmettin Şimşek Arşivi