Kanaryaspor
Yıl 1991. Bir gurup gençle benim bakkal dükkanında birlikteyiz. Birkaç aydır konuştukları yeni bir futbol takımı kurma isteklerini yinelediler. Tamam kuralım takımı ancak benim bazı isteklerim var, dedim. Söyle abi ne istersen razıyız, dediler. Dedim, forma renklerimiz sarı lacivert olacak, ismi Fenerbahçe’nin bir özelliğinden alınacak ve takımda sadece Fenerliler oynayacak. Hemen razı oldular. İsmail Turan, ismi Kanaryaspor olsun, dedi kabul ettik.
Takım kuruldu ama bir sürü eksik var, para lazım. O zamanın meşhur futbol alanı Aslım’da büyük bir futbol turnuvası düzenlemeye karar verdik. Yerel gazetelerimizden birine haberi gönderdik, sağ olsun onlar da ilan ettiler ve turnuva başladıktan sonra da her hafta maç sonuçlarını bildirirsek yayınlayacaklarını söylediler. Yanılmıyorsam çeşitli mahallelerden 10 takım benim bakkal dükkânın adresine müracaatta bulundu.
Ve aynı yılın yaz aylarının birinde turnuva başlama tarihi geldi. Bir arkadaşımızı görevlendirdim turnuva başkanı olarak. Saha kireçle çizildi, temin ettiğimiz fileler kalelere gerildi ve belirlediğimiz hakemlerle maçlar başladı. Elde ettiğimiz gelirle de üstü sarı, kollarında on bir tane lacivert yıldız olan ve altında lacivert şort bulunan, o günler için rüya gibi bir forma yaptırdık. Turnuvada oynayacak arkadaşlar için Fenerli olma şartını erteledik ve tecrübeli oyuncularla da takımı güçlendirdik. Takım sahada gerçekten de sarı kanaryalar gibi bir görüntü veriyor ve önüne gelen rakibini önemli farklar atarak yeniyordu. 8 haftada 8 galibiyet. Son haftaya girdiğimizde, yine Araplar gençlerinin takımı Gönülsporla aynı puanda ve sadece averajla liderdik. Final günü geldi, karşı takımda oynayan Vadık Mehmet sabah erkenden bana geldi ve biz arkadaşız, iki takım da bu kupa için hırslı ve sert oynamaya hazırlanıyor, biz takım arkadaşlarımızla bir karar aldık maça çıkmayacağız, şampiyon siz olun, yalnız gidelim iki takım karma bir dostluk maçı yapalım, dedi. Bu beni çok duygulandırdı. O günlerdeki rekabetin dozunun çok yükseklerde olduğu düşünülünce doğrusu böyle bir teklifi ihtimal dahilinde görmüyordum. Dediği gibi iki takımdan karma takımlar oluşturup bir güzel gösteri maçı yaptık. Şampiyonluk kupasını Konyaspor'a, ikincilik kupasını Gönülspor’a verdik ve turnuvayı bitirdik.
Mahallemizde bir de Çağlayanspor vardı. Onlar turnuvaya katılmadılar ama en büyük rakibimiz onlardı. Maçlar yaptık, yendik yenildik ama mahallede birbirimize takılmalarımız sürdü gitti. O günlerde belediye mahallemize bir parke saha yaptı. Artık maçlarımızı orada yapıyorduk. Bu arada istemediğimiz sonuçlar alınca başka futbol kulüplerinin taraftarı olan oyuncuları da takıma dahil ederek o kuralımızı kaldırdık. Artık çok güçlü bir takımımız vardı. Adeta yenilmez armada olmuştuk. Çok seyrek yeniliyor, parke saha yönetiminin belirlediği rakiplerimize karşı büyük başarılar kazanıyorduk. Kanaryaspor. Araplarspor’dan sonra belki de en şöhretli takım oluyordu mahallede.
Formalarımız eskiyince yeni bir forma alma ihtiyacı doğdu. Bir de daha gençlerden oluşan bir takım kuralım diye bir teklif geldi. Başkanım bu takımın ismi de senin hayranı olduğunu bildiğimiz Aydan Şener’in adı olsun, dediler. Böylelikle bir tür altyapı takımı olarak Aydanspor’u kurduk. Yeni, çubuklu sarı lacivert bir forma yaptırdık. Bunun gelirini mahalle takımlarında belki de hiç olmamış bir şeyle, göğsümüze forma reklamı alarak sağladık. Kanaryaspor’un göğsünde Elvan Ambalaj, Aydanspor’un göğsünde Kaya Tesisat yazıyordu.
1998 yılına kadar sürdü bu serüven. Yüzde doksan beşlik galibiyet başarısı gösteren Kanaryaspor’da şu arkadaşlar forma giydi: (kimseyi unutmak istemem ama unuttuklarım olursa affetsinler) Kaleciler, Bilal Ukdem, Âdem Koyuncu, Veysel Geçer, Derviş Orgerin Ferhat Elmacı. Oyuncular, İsmail Turan, Yasin Filik, Fatih Bitki, Mustafa Kahraman, Hüsnü Ceylan, Veli Kaya, Vadık Mehmet, Çavuş, Muhammet Asiltürk, Mustafa Kaya, İbrahim Turşu, Osman Karabayır, Bilal Közenek, Mahmut Kesek, Mustafa Palancı, Levent Gökkaya, Ramazan Yaşar, Âdem Bayam, Yasir Elmacı, Ali Osman Çolak, Murat, Bahri, Yakup.
Yıllar geçti, şimdi bu takımda yer alan arkadaşların boylarınca oğulları kızları var. İçlerinde dede olanlar bile var O günlerin neşesi, coşkusu, sevgi dolu sokakları, sıcacık kerpiç evleri yok. O mahalle, o Araplar yok. Sokaklarında top koşturan, tekerlek çeviren, bilyeli arabalara binen çocuklar yok. Hepsi beton yığınları altında bir hatıra bile değil sanki.
Sevgiyle kalın.