Kabahat bende mi?
Şu hazan mevsimi yok mu? Gönül coğrafyamı yine esir aldı. Rüzgârlar hoyratça esmeye başladı kurak tepelerimde. Gönül toprağım bir damla suya muhtaç. Her yeri çatlamış tıpkı dudaklarım gibi. Üzerinde kocaman obruklar oluşmuş. Etrafında tek bir canlı kalmamış hepsi firarda. Yıllar önce gördüğüm; kasımpatım, balon çiçeğim, can çiçeğim ve daha niceleri şimdi nerededir kim bilir. Hani o kuğu gibi beyaz kanatlı gökyüzü kuşlarım? Ufuk belirginliğini kaybetmiş, gökyüzü ve yer bir birinden ayrılmış adeta. Günlerdir göğün suratında bir tuhaflık var sanki. Ha ağladı, ha ağlayacak! Ellerim semada, gözlerim gök kubbenin bilmem kaçıncı katmanına kilitlenmiş vaziyette. Sevgilinin yolunu gözler olmuş bıkmadan, usanmadan. İçimde hasret sancısı, dilimde dua; Allah’ım! Ne olur gönül toprağımı susuz bırakma! Diye yalvarıyorum. Biliyorum sen gelirsen yine dağlarım yeşerecek, çiçeklerim boy gösterecek kurak tepelerimde.
İçimden bir ses; unutma! “Sabır en iyi ilaçtır” diye fısıldıyor can kulağıma. Her zaman olduğu gibi bu günde sabır ve metanet bana, yangınlara kapılıp un- ufak olmak zavallı gönlüme düştü. Ne nefsime gem vurmayı, ne de gönlüme söz geçirmeyi becere bildim. Araf’tayım mütemadiyen. Günlerce düşündüm durdum. Aklımda ne varsa hepsini bir yere koyup tüm ezberlerimden kurtulmak istedim ama nafile. Seni sevip, senden ayrı yaşamak ve böylesi bir hayatı kabullenmek kolay değil elbette.
Gökyüzünde uçan kuşlara ne oldu? Ya rüzgâr ne diye esmez hoyratça. Yollar kimsesiz, dağlar çırılçıplak. Kuraklık kol geziyor gönül iklimimde. Yeşerecek bir dalım bile yok! Biliyor musun? Sık sık soruyorum kendime kabahat benim mi diye. Kendime kızıyorum bir de kaderime. Ama en çokta kuşlara kızıyorum, kanatlarında seni bana getirmediler diye. Bir de şiir yazdım senin için. Dedim ki; Gün ışığım Ay’ım heyecanımsın/Bitmeyen şarkısın dudaklarımda/Adını kazıdım taşlara bir bir/Seni adımladım sokaklarında./Sensizliğe inat seni soludum/Zonklayan bir dertsin şakaklarımda/Gönlümde, ruhumda ta içimdesin/Süzülen bir yaşsın yanaklarımda./Umutsun özlemsin her gece düşsün/Ağladım günlerin sabahlarında/Gökyüzünde uçan kuşlara küstüm/Seni getirmediler kanatlarında.
Senden haber gelmiyor artık. Nerelerdesin? Nasılsın? Hangi atmosferi soluyor, kimlerle gezip tozuyorsun? Yoksa benim gibi müzmin yalnızlığın pençesinde kanadı kırık bir kuş gibi çırpınıyor musun? Maazallah diyorum ama inan hayatta olduğunu bile bilmiyorum. Elimde yırtık bir resmin, yüreğimde koskoca bir hüzün kaldı senden geriye. Bir de gönlümde acımasızca hüküm süren hazan iklimi. Gelirsen yeşerecek dağlarım. Tepelerim kavuşacak narin çiçeklerine. Yeter artık, yaşattıkların yetmez mi şu garip gönlüme. Söyle yetmez mi?
Esenlik dileklerimle.