İyi Partili Aytun Çıray, “Teravih Bidattır” Demiş, Keh Keh Keh
Ramazan yaklaşıyor ya, artık her kafadan bir ses gelmeye başlar. Konu din olunca, bilen de konuşur bilmeyen de… İç hastalıkları uzmanı bir doktor olan İyi parti İzmir milletvekili ve dahi Akşener’in başdanışmanı Aytun Çıray, “Teravih bidattır” buyurmuşlar.Attığı tweet aynen şöyle: “Allah (cc) Kur'an'ı Kerim'de kendisine nasıl ibadet edileceğini açıkça belirtmiştir. Peygamber efendimiz de hiç teravih kılmamış. Ancak, yalnız kendisine farz olan gece namazlarını kılmıştır. Gerisi bidattır.”
Eski Saadetli, şimdi CHP İstanbul milletvekili Mehmet Bekaroğlu da “Ben Ankara Tıp Fakültesi 1978 mezunuyum, bizde o dönem tefsir, siyer ve hadis dersleri okutulmadı. Sayın Çıray hangi tıp fakültesinden mezundu acaba?” diyerek meslektaşını “tii”ye almış.
Aytun Çıray, Mehmet Bekaroğlu'na cevap olarak,“Allah'ın(cc) ilk emri 'İkra/oku' İsteseydi 'başkası okusun sen ondan ders al' derdi. O nedenle ben dersimi, Allah'ın mucizesi olan Kur'an'dan alıyorum. Ama tabii siz farklı inanabilirsiniz. Çünkü inançların teminatı olan laiklik, henüz kısmen de olsa koruyucu”buyurmuşlar.
Aytun efendiye kaynağın nedir? Diye sorulunca“Prof. Dr. Aziz Bayındır" şeklinde cevap vermiş. Keh keh keh, breh bereh breh. İşte ben buna katıla katıla gülerim. Yoldaşı karga olanın burnu pislikten çıkmaz. Bayındır dediğin adam, geçmiş müktesebatı inkâr eden, dört mezhep imamını Kur’an’ın dışında hüküm veren “Kur’an hainleri” olarak ilan eden, Vatikan papazlarına ekselans/hazret diye kıvrılarak takla atan, hurafecileri bırakıp geçmiş âlimlere acımasız ve haddini aşan eleştiriler yapan, duruşu olmayan bir akademisyendir. Hatta kendisine telefonda birisi “Hocam, ben kimle evleneceğimi bilmiyorum da Allah da bilmez mi? Dört mezhep imamı bu konuda ne diyor?” diye sorunca: “Bırak şimdi dört mezhep imamını. Onlar dini bu hale getirdiler. Kur’an’a aykırı hükümler ortaya koydular. Evet, Allah da senin kiminle evleneceğini bilmez” diyerek Allah’ı bile cahillikle nitelendirdi. Allah’a cehalet isnat eden bu herifin “Teravih bidattır” demesi o kadar büyük bir cürüm değildir.
Üstelik Bayındır, teravih konusunda da tutarsızdır. Hz. Ömer’in, Mescid-i Nebevide dağınık şekilde kılınan teravih namazının, Übey b. Ka’b’ı imam tayin ederek cemaat halinde topluca kılınmasını sağladıktan sonra “Ne güzel bir yenilik” anlamına “Ni’mel bid’ah” sözünü sloganlaştırıp “Hz. Ömer bile bidat demiştir” diyerek güya kendince delil üretiyor. Hâlbuki kendisi de bal gibi biliyor ki Hz. Ömer o sözü lügat manasında kullanmıştır. Teravih namazını cemaat halinde, bir imamın arkasında disipline etmiş olması, dinde olmayanı dine sokmak anlamındaki terim manasında “bidat” olarak kullanmış olsaydı,sahabenin âlimleriHz. Ömer’e itiraz ederdi. Hiçbir itiraz yok.Aslında bu konuda sahabenin icması söz konusudur.
Bayındır, bir taraftan Hz. Ömer’in uygulamasının doğru olduğunu söylüyor, diğer taraftan da “ne güzel bid’at/yenilik” dediğine sığınarak “Teravih bidattır” iddiasını sürdürüyor. Bu yaman bir çelişkidir. Bu konu ile ilgili Dr. İhsan Şenocak’la Habertürk televizyonunda birkaç sene önce yaptıkları “Teravih bidat mı Sünnet mi?” programını,Google’dan yazıp izlemenizi tavsiye ederim. İslam’ı kendi ideolojisine alet eden ve cımbızlama usulüyle kaynakları tahrif eden, işine gelmeyen hadisleri de ilmî bir kriter göstermeden reddeden, ayetlere de keyfince yorum getiren Prof. Namlı bir kişinin, talebesi yaşındaki Dr. unvanlı birinin karşısında düştüğü panik ve çırpınışlara şahit olursunuz. Bunlar meydanı boş bulunca kurusıkı atarlar. Karşılarına birikimli, kaynaklara hâkim olarak konuşan birisi çıkınca, biraz da işi polemiğe taşıyarak eveleyip gevelerler.
Ben bu programı TV’den canlı izlemiştim. Erinmedim youtubdan bir dahaizledim. Gerçekten Bayındır’ın bocalamalarına bir daha şahit oldum. Bu tür “Kur’an bize yeter” diyen ve hadislerden de işine geleni uydurma veya sahih ayırt etmeksizin kabul edip, işine gelmeyenleri de külliyen reddeden adamlar, kendilerini çok akıllı, geçmiş âlimleri de Kur’an’ı anlamayan, kafalarına göre hüküm koyan salaklar yerine koyuyorlar. Bir taraftan “Kur’an aklınızı kullanın diyor, ben aklımı kullanıyorum” diyerek kendi münferit akıllarını doğrunun merkezi kabul ederken, Sahabenin ve onları takip eden tarih boyunca varlığını devam ettirmiş olan ve Sevâd-ı A’zam denen ezici âlim çoğunluğunun ortak aklını hiçe saymaktadırlar. Bunların maksadı üzüm yemek değildir, bağcı dövmektir. Resmen fitne çıkartmaktır. Bunların yaptıkları, kaynakları tahrif ederek çıkardıkları fitneye bilimsellik elbisesi giydirmektir. Kur’an’ı da, Haccac-ı Zalim’in, zulmüne araç olarak kullandığı gibi bunlar da ideolojilerine alet olarak kullanıyorlar. Kendi çarpık anlayışlarını, Allah’ın muradıymış gibi yutturmaya çalışıyorlar.
Dinî alt yapısı olmayıp aykırı görüşlere sempatisi olanlar, modernistler, laikler, Müslümanların birlik ve dirliklerinin bozulmasına sevinenler ve bilumum İslam düşmanlarıbu fitnecilerin görüşlerine sazan gibi atlarlar.İyi partinin Aytun Çıray’ı da bu sazanlardan biri. Bir taraftan “Ben dersimi, Allah'ın mucizesi olan Kur'an'dan alıyorum” diyor, diğer taraftan da kaynak sorulunca “Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır” diyor. Güler misin ağlar mısın?
“Ben dersimi, Allah'ın mucizesi olan Kur'an'dan alıyorum” derken yalan söylüyorsun. Çünkü senin kapasiten ve kalibren buna yetmez. Sen dâhiliye uzmanısın, beyin ameliyatı yapabiliyor musun? Yapamıyorsun. Hâlbuki tıp tahsili yaptın. Ama görüyorsun ki tıp alanında bile ihtisas grupları farklı. O konuda haddini biliyorsun da dinî konuda, okuduğunu bile anlamaktan aciz olduğun kavramlar karşısında nasıl oluyor da Kur’an’dan hükümler çıkarıyorsun? Bu konuda da haddini bilmeni öneririm.
Bir iki hukuk kitabı okuyup da avukatlık bürosu açmak veya birkaç cilt sağlık kitabı okuyup da ben doktor oldun diyerek reçete yazmak ne kadar abes ve mümkün değilse, Kur’an meali okuyarak dinin sütunlarına Donkişot vâri saldırmak da o kadar abes ve imkânsızdır Sayın Çıray… Bilmem anlatabildim mi? Umarım anlamışsındır. Haddimizi bilelim. Çünkü haddini bilmek gibi irfan olmaz.