Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Ülkemizde İlahiyat Eğitiminin Önemi

Ülkemizde İlahiyat Eğitiminin Önemi

Yükseköğretim Kurulu Başkanımız Prof. Dr. Erol ÖZVAR’ın katılımı ile 17 Nisan 2025 tarihinde Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin ev sahipliğinde, Türkiye İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Kalite Geliştirme Çalışmaları odaklı 29. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı Gerçekleştirildi. Verimli bir müzakere ortamı ile gerçekleşen bu toplantıda alınan kararlar kamuoyu ile paylaşıldı. Tarihe not düşme kabilinden bu toplantıda alınan önemli kararları ben de okuyucularımızla paylaşmak istiyorum. İlahiyat Fakülteleri ne yapıyor diyen vatandaşlarımız, onların ne yaptığını, ne düşündüğünü, İlahiyat eğitiminin toplumumuza ne gibi yararlar sağladığını anlamak açısından son derece önemlidir. Çünkü yüksek dini eğitim veren İlahiyat Fakülteleri milletimizin tarihi sürekliliğine dini, ahlaki, kültürel, sosyal, psikolojik ve stratejik açıdan büyük katkılarda bulunmaktadır. Bunun değeri her zaman için takdir edilmelidir. Alınan bu kararların bir kısmı genel, bir kısmı da özeldir. Önemine binaen ben genele şamil görüşlerden bir kısmını siz değerli okuyucularımızın ıttılaına sunmak istiyorum:

Dünyamız sosyal, kültürel, ekonomik, siyasi vb. açılardan büyük bir dönüşüm geçirmektedir. Bu dönüşümün bir parçası olarak mevcut küresel sistemin derinleştirilerek devam etmesi için çaba gösteren güçler, başta İslam dünyası olmak üzere gelişmekte olan ve geri kalmış ülkeler üzerindeki baskılarını artırmaktadır. Bunun tipik örneği, yaklaşık 18 aydır bütün dünyanın gözü önünde sürdürülen Gazze katliamlarıdır. Bugüne kadar 51 bin insanın ölmesine, 200 bin insanın yaralanmasına ve iki milyon insanın evini, işini ve geleceğini kaybetmesine neden olan bu saldırıların bir an önce durdurulmasını istiyoruz. İsrail’in soykırıma varan saldırılarının durması ve Filistin halkının özgürlüğüne kavuşması için mücadele etmek, ahlaki ve insani değere sahip her kişinin, toplumun ve ülkenin omuzlarında büyük bir sorumluluktur.

Dünyamızın inancı, dili, ırkı ve kültürü ne olursa olsun özgürlük, adalet, merhamet ve iyiliğin herkes için cari olduğu bir geleceğe ulaşması için herkesten çok Müslümanlara büyük görevler düşmektedir. Müslümanlar, tarihte bu bilinçle çalışan pek çok eğitim kurumu ihdas etmiştir. Bu misyonu günümüzde Türkiye Yükseköğretiminde temsil eden kurumların başında İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri gelmektedir. Bu kurumlarımız, İslam medeniyetinin tüm insanlığa hitap eden tarihsel vizyonunun önemli bir ayağını oluşturmaktadır.

İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri, fıtratı bozan, insanlık ailesini sınıflara bölen, şiddet ve terör üreten akımlara karşı duran ilimlerin etüt edildiği kurumlardır. Bu kurumların temel hedeflerinden biri de milli, manevi ve insani değerleri taşıyan, toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, sorumluluklarının farkında, geniş bir dünya görüşüne sahip bireyler yetiştirmektir. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri, bu misyon ve hedef doğrultusunda çalışarak daha adil ve özgür bir dünyaya giden en emin ve etkili yolu açmaktadırlar.

İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri, İslam coğrafyasında yaygınlaşan radikal eğilimlerin din adına meşrulaştırılmasını engelleyen tek akademik ve entelektüel direnç noktasıdır. Din adına her türlü ifrat/şiddet içeren yorum (radikal isyanın İslamileşmesi/heretik spiritüel akımların din olarak sunulması) tehlikesine karşı derin dini bilgiyi üreterek, tekfir ve şiddetin önüne geçer. Bu kurumlar olmadan, dinin yanlış yorumlanmasından kaynaklanan kaosun önlenmesi neredeyse imkânsızdır.

Medya ve popüler söylemlerin yarattığı yüzeysel dini tartışmalar karşısında da İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri, akademik derinlik ve eleştirel analiz sunan tek kurumdur. Popüler kültürün acımasız dönüştürücü etkisi karşısında İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri ürettikleri bilimsel bilgi ve bakış açısıyla önemli bir eleştirel perspektif sunmaktadır. Dinden uzaklaşma veya radikalleşme gibi uç eğilimler, ancak sağlam bir teolojik alt yapıyla dengelenebilir. Yetersiz dini söylemler toplumsal kutuplaşmayı tetiklerken, fakültelerimizin disiplinlerarası çalışmaları bu boşluğu doldurur.

Türkiye'deki İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri, Ortadoğu başta olmak üzere tüm bölgelerde ortaya çıkan çağdaş sorunlara İslami perspektiften çözüm üretme misyonunu üstlenir. Gelenek ile moderni bağdaştıran, kadın, aile, küreselleşme gibi güncel konulara dair dini içerikler üretmede kritik bir rol oynar. Bu kurumlardaki bilimsel çalışmalar olmadan İslam Dünyası "Batılı hegemonya karşısında kimlik bunalımına" cevap veremez ve uluslararası düzeyde sesini duyuramaz.

Özetle: İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri, din adına ortaya çıkartılan yapay kaosun freni/çözümü, toplumsal din anlayışının bilimsel temeli ve İslam Dünyasının entelektüel rehberidir. Elbette İlahiyat Fakültelerimiz tarihin derinliklerinden gelen bu sorumluluklarını daha etkili yerine getirebilmesi için bütün zamanlarda kendi köklerinden yenilenmesini ve güncellenmesini yerine getirmesi gerekir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi