Prof. Dr. Ramazan Altıntaş
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Ramazan Ayı, Ahlaki Bir Dönüşüm Ayıdır

Ramazan Ayı, Ahlaki Bir Dönüşüm Ayıdır

İbadet, Yüce Allah’ı razı etmek adına yapılan her türlü meşru davranışın adı. İslam’da niyet ise, ibadetlerin iliği, beyni olarak kabul edilmiştir. Bu bağlamda niyet, ciddiyet, kararlılık ve yöneliştir. Çünkü “ameller, niyetlere göre” anlam kazanır. Herkese de niyet ettiği şeyin karşılığı vardır. Niyetin özünü, Yüce Allah’a katışıksız bir şekilde itaat etmek, teslimiyet göstermek ve herkese hakkını tam olarak vermek ahlakı oluşturur. Böyle bir niyetin her anı ibadetlerle kuşatılmıştır. Ramazan ayı tam da budur, işte…

Ramazan ayında her Müslüman önce iyi insan ve iyi bir Müslüman olmaya niyet etmelidir. Bu bir kararlılık göstergesidir. Herkes kendi konumuna göre bir vaziyet almalıdır. Bu yolculuğun içe ve dışa doğru yönelimleri vardır. İçe doğru yapılacak yolculukta ilk adım, nefsi, her türlü kötülük unsurlarından arındırmak ve saflaştırmaktır. Dışa açılan yönelimlerin başında ise; iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir anne, iyi bir evlat olmaya karar verme niyeti gelir. İç kalenin tahkim edilmesiyle birlikte iyi işler yapmaya dair bir planlama yapılmalıdır. Örneğin, bütçe imkânları doğrultusunda ihtiyaç sahiplerine dönük ayni ve nakdi yardımlarda bulunmak, iftar sofralarımızı toplumun zayıf kesimiyle paylaşmak, olabildiğince akraba ilişkilerini kuvvetlendirmek… Yani, paylaşma ahlakına işlerlik kazandırmaktır. Çünkü ramazan mektebi, hızlandırılmış bir eğitim kampı gibidir. Bu kampta insan, lebalep maneviyatla dolar. Kalpte oluşan bu güzellik dışarı güzel ahlaka dayalı davranışlar olarak yansır. Bunun titreşimleri ve etkileri toplum hayatında huzurun, kardeşliğin, barışın ve sosyal dayanışmanın tezahürleri olarak görünür.

Ramazan ayı, aynı zamanda bir muhasebe ayıdır. Kar ve zarar hesabını çıkarmak için ciddi bir muhasebeye ihtiyaç duymalıyız. Geçen gün geçmiştir, gelecek ise meçhuldür, içinde bulunduğumuz anı verimli ve üretken bir şekilde değerlendirmeye karar vermeliyiz. Yeniden yarınlar için tertemiz bir sayfa açmalıyız. Kişiliğimizi ve diğer insanlarla olan ilişkilerimizi gözden geçirmek adına kendimizi bir çekaptan geçirmeliyiz. Hastalıklı yanlarımıza kuvvetli bir neşter vurmalı ve şifaya kavuşmalıyız. Akıllı insan davranışı, böyle bir muhasebe ve sorgulama yapmayı gerektirir. Bilgi, teenni, bilinç gibi alanlarımızı kuvvetlendirmede takviye yoluna gitmeyi ihmal etmemeliyiz. Manevi gelişimin de gereği bu enstrümanları çalıştırmak ve aktif hale getirmektir. Ramazan ayı, ibadetlerde yoğunlaşma ayıdır. Bilgi ve bilinç geliştirme de bu ibadetlerin önemli bir parçasını oluşturur. Bu yanımızı kararlılıkla kuvvetlendirmek için sosyal medya ve uydu kanallarında geçirdiğimiz süreyi azaltmalı, ortaya çıkacak zamanın bereketini daha faydalı işlerle değerlendirmeliyiz. Kendimize dönmeli, ailemizin değerini yeniden kavramalı ve çevremize yararlı bir insan olmalıyız.

Oruç, insanın kendisini ve azalarını her türlü masiyete karşı tutmayı, olabildiğince hayır işlerinde yarışmayı beraberinde getirir. Böyle bir niyet ve kararlılık ahlaki alanda büyük bir değişimin kapısını aralayacaktır. Elbette bunun etkileri hem ailede ve hem de dış çevrede davranış tarzı olarak; kabalığa karşılık nezaket, cimriliğe karşılık cömertlik, somurtkanlığa karşılık gülümsemek, öfkeye karşılık yumuşaklık şeklinde kendisini gösterecektir.. Çünkü İslam her daim müntesibinin iyi ve güzele doğru yücelmesini hedefler.

İslamın temel ilkelerinden birisi, vasatiliktir. Hz. Peygamber (a.s), “işlerin en hayırlısı ortası olanıdır” buyurmuşlardır. Müslüman her türlü ifrat, tefrit ve abartılı davranışlardan kaçınmalıdır. İtikattan ibadete, giyimden binite, ev tefrişinden yeme-içme kültürüne, komşuluk ilişkilerinden arkadaşlık ilişkilerine varıncaya kadar itidal ve ölçülülük bizim kılavuzumuz olmalıdır. Bizler şu anda cennette değiliz. Ama cennetimizi inşa etmeye yatırım yapmalıyız. Kim önceden ahirete iyiliklerini gönderirse, karşılığını orada bulacaktır. Onun için iyiliklerin, güzelliklerin ve insaniyetin yaşandığı, tatbik edildiği yer öncelikle aile karargâhımız olmalıdır. Burası bizim enerji ve güç depoladığımız yerdir. Burada biriktirdiğimiz huzur ve neşe, dış dünyamızda bize yol gösterecek, destek olacaktır. Bizler insanız, bazen zayıf yönlerimiz öne çıkabilmektedir. Bu sebeple ailede eş ve çocuklar arasında bir takım istenmeyen sorunlar yaşanabilmektedir. Ailenin devamı, aile fertleri arasında sosyal iletişim kanallarının açık olmasına bağlıdır. Yaşanmışsa istenmeyen bir olay, ailenin devamı ve huzuru için eşlerden birisi diğerine barış elini uzatmalıdır. Hatta bu adımı, eşin ya da kocanın atmasını beklemeden birisi hemen atmalıdır. Burada kaybeden yok, kazanan vardır. Varsa ebeveynden ya da çocuklardan birisinde psikolojik sorunlar, gurur yapmadan tedavi olma cihetine gidilmelidir. Esas olan mutlu ve huzurlu bir ailenin devamıdır. Bir başka önemli konu da adalet temelinde, eşin kocasının ailesine, kocanın da eşinin ailesine iyi davranması gelir. Her iki taraf da birbirlerinin ailelerine karşı saygıda kusur etmemelidirler. Eğer iftar verilecekse, her iki aileye birlikte verilmelidir. Bu tür davranışlar aileler arasındaki muhabbeti güçlendirir.

Velhasıl, İslam’da bütün ibadetlerin amacı, iyi ahlaklı bir Müslüman bireyi yetiştirmektir. Ramazan ayı, ibadet ayı olunca güzel ahlaklı bireylerin yetişmesine çok elverişli bir aydır. Ramazan ayının hakkı tam olarak verilirse katma değer olarak mutlaka ahlaki bir dönüşüm kendisini gösterecektir. Bir gün Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde bana en sevgili ve en yakın olanın kim olduğunu söyleyeyim mi?” Bunu iki veya üç defa tekrarladı. Onlar da : “Evet, ey Allah’ın Elçisi” dediler. O da “ahlakça en iyinizdir” dedi. Bu sebeple ailede, iş yerinde ve komşuluk ilişkilerinde bu güzel ahlakı geçerli kılmak her Müslümanın sorumluluğu olmalıdır. Ramazan ayında kazanılacak bu erdemli davranışlar, bizleri ramazan ayından sonraki aylara taşıyacaktır. Bir kimsenin ramazan ayı düzgün geçerse diğer aylar da düzgün geçer. Esas olan işte bunun farkına varmak ve gereğini yerine getirmektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Prof. Dr. Ramazan Altıntaş Arşivi